Libya'nın doğusundaki gayrimeşru silahlı güçlerin lideri Halife Hafter, ülkenin batısında hükümet güçlerine karşı yaşadığı yenilgileri, kendi müttefiklerine karşı bir darbe girişimiyle atlatmaya çalıştı.
Libya'nın Birleşmiş Milletler nezdindeki meşru temsilcisi Ulusal Mutabakat Hükümeti'ne bağlı güçler son dönemde ülkenin batısında askeri alanda birçok başarıya imza atarak yaklaşık üç bin kilometrekarelik alanı Hafter milislerinden temizledi.
Yaklaşık bir yıl önce başkenti ele geçirmek için milislerine saldırı emri veren ancak aradan geçen bir yıl sonunda başarısızlığa uğrayan Halife Hafter'in, bu gerileme karşısındaki tavrı merak ediliyordu.
23 Nisan Perşembe akşamı kameralar karşısına geçerek, Libya'daki "siyasi geçiş sürecinin çerçevesini çizen BM'nin kabul ettiği Suheyrat Anlaşması'nın geçerliliğini yitirdiğini" ileri süren Hafter, "ülkeyi yönetecek uygun kuruma karar verilmesi gerektiğini" söyledi. Bu konuşmanın ardından Hafter taraftarları sokağa inerek, Hafter'in görevi üstlenmesini talep eden gösteriler düzenledi.
Halife Hafter'in kendi kontrolündeki bölgelerde Trablus'taki resmi kurumlara karşılık oluşturduğu sözde merkez bankası, elektrik idaresi, petrol kurumunun yanı sıra destekçisi milletvekilleri, yerel meclisler, aşiretler, Libya Ulusal Ordusu, Hafter'i ülkenin başına geçmesi için yetkilendirdiklerine yönelik açıklamalar yayınladı. Hafter yanlısı basın da söz konusu kampanyaya geniş biçimde yer verdi.
27 Nisan Pazartesi akşamı Hafter yanlısı basın, önemli bir açıklama yapılacağını duyurdu. Halife Hafter, kameraların karşısına geçerek Suheyrat Anlaşması'nın sona erdiğini ve "halkın kendisine verdiği yetkiyi kabul ettiğini" iddia etti. Hafter, bu adımıyla Mısır'da Abdulfettah es-Sisi'nin darbe sonrasında yaptığı bir konuşmasında kullandığı "halkın yetkilendirmesi" şeklindeki aynı kelimeyi kullanarak, ülkenin başına geçtiğini öne sürdü.
Hafter'den bir plan hatası örneği daha
Hafter'in bu çıkışı, Libya'nın batısında "Hafter'in darbe girişimi" şeklinde değerlendirildi. Ancak, 80'ine merdiven dayayan general, bu kez yaşadığı yenilgilerin ardından ülkenin doğusundaki kendi müttefiklerine yönelik bir darbe girişimiyle güçlenmeye çalıştı.
Hafter'in önce taraftarlarını sokağa dökerek sonra da bu sokağın çağrısına karşılık verdiğini açıkladığı darbe, yaşadığı hezimetlerin ardından olası bir müzakere masasında ülkenin doğusundaki aktörler arasında kendisini tek muhatap olarak kabul ettirme çabası olarak yorumlandı.
Ülkenin doğusundaki Hafter yanlısı Tobruk Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih'in sunduğu Suheyrat Anlaşması'nı yeniden formüle etmeyi içeren yeni bir uzlaşı teklifini de Hafter bu hamlesiyle boşa çıkardı.
Ancak, tıpkı Nisan 2019'da Libya bir barış görüşmesine hazırlanırken beklenmedik ve acele biçimde başkent saldırısını başlatan Halife Hafter'in, bu darbe adımını çok yönlü planlamadığı görülüyor.
Hafter'in önde gelen destekçilerinden Fransa ve Rusya tek taraflı adımların kabul edilmeyeceğini duyururken ABD de aynı şekilde Hafter'in bu adımına karşı çıktı.
Şu ana kadar bir tek Kahire yönetimi, Hafter'in liderlik ettiği sözde Libya Ulusal Ordusu'nun yanında yer aldığını açıkladı. Mısır, konuya ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, siyasi süreci desteklediğini belirtirken Hafter'in ülkenin başına geçtiği iddiasına değinmedi.
Hafter'i tekrar "acele darbeye" zorlayan Barış Fırtınası
Libya'nın meşru temsilcisi UMH'nin, mart ayı sonunda sivilleri korumak amacıyla başlattığı Barış Fırtınası Operasyonu'ndaki ilerlemenin Hafter'i bu kadar acele ve keskin bir adıma ittiği ifade ediliyor.
BM, dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle Libya'da savaşan taraflara, 22 Mart'ta "insani ateşkes" önerisinde bulundu. UMH öneriyi kabul etti, Hafter tarafı da çağrıyı kabul ettiğini duyurdu fakat dakikalar içinde Trablus'a roketli saldırı gerçekleştirdi.
Libya'da ilk Kovid-19 vakasının 23 Mart'ta tespit edilmesinden bir gün sonra Hafter milisleri, başkent Trablus'un yerleşim bölgelerine son dönemdeki en yoğun saldırılarından birini gerçekleştirdi.
UMH askeri birlikleri, 25 Mart'tan itibaren "sivillerin hayatını korumak için" savunma pozisyonundan saldırı pozisyonuna geçtiklerini ve "Barış Fırtınası Operasyonu"nu başlattıklarını açıkladı.
Hafter milisleri sahadaki baskıyı hafifletmek için başkentin sivil bölgelerine hedef gözetmeksizin intikam saldırılarını sürdürdü.
Koronavirüs salgınına rağmen Hafter milislerinin başkentteki sivil nüfusa karşı intikam girişimlerini artırması ve uluslararası toplumun bu saldırılar karşısında sessiz kalması üzerine hükümet güçleri Barış Fırtınası'na hız verdi.
Harekat kapsamında, Hafter milislerine ait 3 Rus yapımı Su-22 savaş uçağı ile çok sayıda tank, top, zırhlı araç, ağır silahların yanı sıra milislere ait tesislerin imha edildiği bildirildi. UMH'ye bağlı askeri birlikler operasyon kapsamında milislere mühimmat, yakıt ve diğer ikmal malzemeleri taşıyan çok sayıda kamyonu da vurdu.
Hükümet güçleri ayrıca, Trablus'un yaklaşık 90 kilometre güneydoğusundaki Terhune kenti yakınlarına indikten hemen sonra askeri mühimmat taşıyan bir uçağı vurduklarını duyurdu. Hafter tarafı, UMH hava kuvvetlerinin Sirte kentine düzenlediği saldırı sonucu Halife Hafter'e bağlı üst düzey komutanların hayatını kaybettiğini doğruladı.
Hükümetten 3 bin kilometrekarelik alanda ezici taarruz
Hükümet güçleri, 13 Nisan'da başkentten batıdaki kentlere doğru bir taarruza başladı. Önce Surman ardından da Sabrata kenti Hafter milislerinden geri alındı.
UMH güçleri, Hafter milislerini bu kentlerde bozguna uğrattıktan sonra batıya doğru ilerleyerek El-Cemil, El-Uceylat, Rikdalin, Melite, Zlitenn ve El-Asse beldelerinin içinde yer aldığı Tunus sınırına kadar sahil şeridindeki bölgeyi Hafter milislerinden temizledi.
Hükümet güçleri sözcüsünün açıklamasına göre UMH, başkentin batısında Tunus sınırına kadar 170 kilometre boyunca uzanan 3 bin kilometrekarelik alanı Hafter milislerinden arındırdı.
UMH, hemen birkaç gün sonra Hafter'in ülkenin batısında başkente saldırılarında harekat ve ikmal merkezi olarak kullandığı Terhune kentini milislerden geri almak için operasyon başlattı.
Hükümet güçleri, Terhune kentinin dışındaki bazı bölgeleri milislerden temizlemesinin yanı sıra Beni Velid ve diğer bölgelerden kente gelen ikmal hatlarına da SİHA'larla elde ettiği hava üstünlüğüyle göz açtırmadı.
Sahada gerileme durumuna düşen Hafter ise yaşadığı güç kaybını taraftarlarını sokağa dökerek ve müttefiklerine darbe yaparak gidermeye çalıştı.
"Hafter ve BAE'yi en çok zarara uğratan Türkiye'nin SİHA'ları"
Avrupa Konseyi Dış İlişkiler Libya Araştırmacısı Tarık el-Megrisi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "UMH, şu anda güvende Türkiye her zaman hükümete kendilerini savunacak kapasiteyi sağlayacağı sözünü vermişti ve şu anda bunun ne anlama geldiğini biliyoruz." diye konuştu.
Hafter'in mali, siyasi ve askeri anlamda baş destekçisi BAE'nin eskiden olduğu gibi Libya'ya daha fazla "top mermisi, roket ve paralı askeri" göndermeye devam edeceğine işaret eden Megrisi, BAE'yi ve Hafter'i en fazla sahada kayba zorlayan Türkiye'nin sağladığı silahlı insansız hava araçları (SİHA) olduğunu vurguladı.
Megrisi, Hafter'e sağlanan Rus hava savunma sistemi Pantsir'in Türkiye'nin sağladığı bazı SİHA'lara karşı yeterli olmadığının ortaya çıktığına dikkati çekerek, BAE'nin İsrail'den yeni hava savunma sistemleri getirmeye hazırlandığı yönünde haberlerin basına yansıdığını aktardı.
Libya'da çatışmanın sona ermediğini ancak hükümetin uzun bir aradan sonra Tunus sınırından Misrata açıklarındaki Ebu Gureyn bölgesine kadar uzanan geniş bir toprak parçasını güvenli bölge hale getirdiğini söyleyen Megrisi, şunları kaydetti:
"Eğer hükümet, Hafter milislerini başkentin güneyindeki Kasr bin Gaşir gibi mahallelerden çıkarırsa belki savaşın değil ama Hafter'in Trablus'a saldırısının sonu gelecek ve bu da oldukça büyük bir gelişme."