BDP milletvekilleri, okul saldırıları hakkında acaba ne düşünüyorlar?
Gerçekten merak ediyorum.
BDP’li milletvekillerinin büyük çoğunluğu, kendi çocuklarını özel okullara gönderiyorlar.
Özel okul derdinde değilim..
Ama çocuklarını bu sistemin içindeki okullara gönderiyorlar. Hatta klasik okullar da değil, azınlık okulu diyebileceğimiz yabancıların kolejlerini, üniversitelerini bile tercih ediyorlar da..
PKK’lıların bölgedeki okullara saldırılarını ne ile izah ediyorlar?
Eğer “Bu sistemin okullarına çocuklarımızı göndermek istemiyoruz. Onun için okullara saldırı düzenleniyor” diyorlarsa..
BDP milletvekilleri, kendi çocuklarını da, torunlarını da, gittikleri özel okullardan çeksinler.
Ki, PKK’nın yaptığı okul saldırıları hakkında tek kelime etmemelerinin bir anlamı olsun.
Kendileri sistemin okullarına gitmişler. Kendi çocuklarını sistemin okullarına göndermişler. Göndermeye devam ediyorlar. Ama bölgedeki fakir-fukaranın çocuklarının gittikleri okulların yakılıp yıkılmasına seyirci kalıyorlar!
Oysa, bölgede şu veya bu gösteride, bir çocuk küçücük zarar gördüğünde kıyameti kopartanlar, bunlar değil mi?
Kopartsınlar, haklarıdır..
Ama samimi olsunlar..
Bölge çocuklarının gittikleri okulların yakılması, bölgeye nasıl özgürlük getirebilir?
Üstelik tam da seçimlik Kürtçe derslerinin konulduğu yıl, bu yakma işleri başladı ise.. Bunun arkasında Kürt çocuklarının haklarını koruma değil, tam aksine Kürt çocuklarının bilinçlenmesini önlemenin yattığını görmek, hiç de zor olmasa gerek.
PKK’nın ne mal olduğu belli. BDP’lilerin ne mal olduğu belli.
Ya liberallerimizin, sözde aydınlarımızın hali ne?
Galler’i örnek veriyorlardı. İspanya’yı örnek veriyorlardı..
Haydi koçlar, örnek verdiğiniz ülkelerden, okul yakma benzeri bir eylemi, bize gösterseniz ya..
Ders almak için Galler’e gidiyorsunuz ya.
İspanya’da, Türkiye’ye örneklik olması için geziler tertipliyorsunuz ya..
Haydi gittiğiniz, gezdiğiniz yerlerden bir örnek verin.
Oralardaki terör örgütleri, okulları yakmaya varan bir tedhiş hareketi içinde miydiler, bir izah edin bakalım.
Ki, biz de size hak verelim, “Vay canına, onların başından da, tam bizim başımızdan geçenler geçmiş. Birebir aynı. Öyle ise, onların tecrübesinden yararlanalım” diyelim..
Haydi Ali Bayramoğlu.. Haydi Cengiz Çandar.. Haydi Mithat Sancar..
boyunuzu.. Göreyim
Haydi Hasan Cemal, “okul yakmaları”nın da kitabını yaz..
PKK’nın ne için okulları yaktığını öyle iki satırlık karalamalarla değil, sözde Ermeni soykırımına verdiğin önemi vererek yaz..
Ajandanda, bir Kandil seferi daha varsa, ordakilere sor: “Okullar yakılınca, Kürt çocukları aydınlanmış mı olacak? Zaten bölge çocukları aleyhine, üniversite imtihanlarında bir fırsat eşitsizliği var. Okullar yakılınca, bu eşitsizlik giderilmiş mi olacak?”
Hazırla sorularını. Ve sor, teröristbaşına..
Devam et sorularına: “Kürtçe müzik dinlemenin yasak olduğu Türkiye’de, okullara seçimlik Kürtçe dersi konuldu. Kızgınlığınız buna mı? Niye geçtiğimiz yıl, önceki yıl, ondan önceki yıl olmayan okul yakma eylemleri başladı? Niye?.. Kürtçenin öğrenilmesini istemiyor musunuz?”
Sorular uzar gider..
Gerçekten gazetecilik yapmak istiyorsanız, bu soruları sorarsınız...
Yok öyle.. Sırtına parka giyip, teröristle benzeşerek, “gazetecilik yaptım” mavallarını okumak..
Gazetecilik, gidip görüştüğün teröriste, bu soruları sormaktan geçer.
Bu soruları soramıyorsan, sen gazeteci değilsin, bay Cemal.
Talimat almaya gitmişsin, talimatını alıp, gelip yazmışsın.
Başka izahı yok, yaptıklarınızın..
Dürüst olun.
Derdiniz; Kürt çocuklarının hakları ise, o çocukları önce PKK’dan koruyun..
Devlet o çocuklara zarar verirse, nasıl olsa devletten bir şekilde hesabı sorulur.
Ama PKK’nın verdiği zararı, kimden soracaksınız?
Kendi çocuklarınızı el bebek-gül bebek eğitirken, istismar ettiğiniz Kürt çocuklarının eğitimlerinin engellenmesine seyirci kalmanız, gerçek yüzünüzü de ortaya çıkıyor..
Biz bunu biliyoruz da..
Dilerim, bilmeyenler de öğrenmiş olur!
YENİ AKİT