Kenan Alpay’ın Yorumu:
Yılların siyaset bilimi hocası “Malum, dış siyaset dengeleri tarihi tezler üzerinden değil, güç, kuvvet dengeleri üzerinden kuruluyor” demiş okuyuculara verdiği dersin bir yerinde. Tarihi gerçekler veya toplumsal gerçekler, coğrafi şartlar, egemenlik iddiası, potansiyel tehdidin büyümesi, kuşatma ve tecrit operasyonunun derinleşmesi gibi olguların hepsi birer masal adeta. Bu sebeple Lozan, Musul, Başika gibi tartışmaların hemen hepsi Türkiye’nin hesapsız çıkışlarından neşet ediyor neredeyse. Üstelik bu türden çıkışların bölgesel gücünü ve iddialarını zayıflatmaktan başkaca sonucu da olmuyormuş.
Nuray Mert’in Cumhuriyet Gazetesi’ndeki tezleri üzerinden yürüyecek olursak Türkiye sahada yalnız bırakılmamak için Batılı müttefiklerinin gösterdiği hedeflerle ayrışmaktan, çatışmaktan daima kaçınmalı. Yakın dönemde yaşananlar bu tespiti teyid ediyor, doğru elbette. Lakin güç dengesini değişmez bir statüko üzerinden tasarlayıp işgal ve sömürge devletlerine itaati sadece zaruri değil aynı zamanda makul ve meşru bir hedef olarak teklif etmek de kaçınılmaz oluyor. Mesela şu önermesine bir bakalım: “ABD, Türkiye’ye defalarca “YPG’ye değil, IŞİD’e karşı savaşmasını beklediğini” belirti” (7 Ekim/Cumhuriyet).