Gülen'in hayatının anlatıldığı, yüzbinlerce baskı yapan "Küçük Dünyam" kitabının da yazarı olan Latif Erdoğan, bu kez 30 Mart seçimlerinin Gülen hareketine etkisini ve cumhurbaşkanlığı seçimlerini değerlendirdi. 30 Mart seçimlerinden sonra Fethullah Gülen'in ruh sağlığının bozulduğunu anlatan Erdoğan, şunları söyledi:
Gülen'in ruh sağlığı bozuldu
Fethullah Gülen mağlubiyeti hazmedemeyen bir insandır. Hayatındaki en acı mağlubiyeti tattığı süreç 17 Aralık, 25 Aralık operasyonları ve akabindeki 30 Mart seçimleri olmuştur. Böyle bir hezimet beklemiyordu. Bu cemaatte bir travma meydana getirdi. Yakınında bulunanlardan aldığım bilgiye göre bir ay kadar çok ciddi ruh sıkıntısı yaşadı. Sık sık "Keşke yapmasaydık" şeklinde şikâyette bulunduğunu duyuyorum. Sadece mağlubiyet değil, "Acaba yanlış mı yaptık" düşüncesi ruh dünyasında ciddi bir ıstıraba yol açmış.
Muhalefetin aklına gelecek isim değil
Ekmeleddin İhsanoğlu CHP ve MHP'nin aklına gelecek bir isim değildir. Aydın Doğan ve Pensilvanya'nın desteklediğini biliyorum. Bu daha çok Pensilvanya'nın bir projesi... Ama teklif Gülen'den değil aracılardan gelmiştir. Doğrudan teklif Gülen'den gelseydi Ekmeleddin İhsanoğlu kabul etmezdi. Zira Gülen'e o kadar önem atfettiğini düşünmüyorum.
Muhtar bile belirleyemezler
Cemaatin oy potansiyeli yoktur. Cemaatin yapısının karşılığı devlettedir, toplumda değil. Artık devletteki gücünü kaybediyorlar. Bu potansiyelle cemaatin bir muhtar seçimini belirleyecek bir gücü bile yoktur.
İnsanların beynini yıkadılar
Gülen meseleyi itikat zeminine çekti. Nasıl yaptı bunu?
Mollalar yetiştirdi. İlahiyat mezunu insanlar 3-4 yıl onun eğitiminden geçti ve beyni yıkandı. Artık onlar için din eşittir Fethullah Gülen'dir. Sonra bu mollalara toplum içinde itibar kazandırdı. Gülen, onlar üzerinden kendi itibar çıtasını yükseltti. Benim yüzüme haftada bir "Peygamberimizle görüşüyorum" dedi. Sonra bu "Allah ile görüşüyorum" şekline dönüştü.
"Gül'den sonra İhsanoğlu, tatlıdan sonra turşu gibi olur"
"İhsanoğlu ile Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı iken öncesinde ve sonrasında çok görüştüm. 'Yurtta sulh cihanda sulh' geleneğinden gelen birisidir. Dava adamı değildir. O yüzden Mısır'daki darbeye karşı çıkamamıştır. Ahmet Necdet Sezer dönemi zorluklarla aşıldı. Abdullah Gül ve eşi zorlukla bu süreci aştı. Böyle bir mücadeleden sonra halk İhsanoğlu'nu niye kabul etsin? Gül'den sonra İhsanoğlu tatlıdan sonra turşu gibidir. Kimse artık ağzının tadını bozmak istemiyor. Devlet doğru refleksle, paralel yapıyı ve masum cemaat gönüllülerini ayırt ediyor.
Kazansa da askerler tutmaz
Gülen bu sonucu neden öngöremedi?
Ben Gülen'in siyasi öngörüsünde hiçbir zaman bir isabet göremedim. AK Parti kurulma sürecinin tamamen karşısındaydı. Hatta cemaatteki arkadaşların o sırada sağda bir birleşme gayretleri içinde olduğunu biliyorum. 2002 seçimleri sürecinde bile AK Parti'nin kazanamayacağı düşünülüyordu. O süreçte ben ABD'de Gülen'in yanındaydım.
Sürekli olarak, "AK Parti 500 milletvekili kazansa da askerler onu orada tutmaz" sözünü tekrarlıyordu. Bir gün GYV'nin Başkanı Harun Tokak bana anlattı. Seçimlerden sonra Gülen, Tokak'a telefon açmış. "AK Parti gürül gürül geliyor, daha ne duruyorsunuz siz de gidin içinde bulunun" demiş. Bu siyasi öngörülerinin hepsinde eksiklik, yanlışlık ve isabetsizlik görüyoruz.
CHP ve MHP tabanı için yanlış tercih
Ekmeleddin İhsanoğlu siyaset insanı değil. Ayrıca temsil etmeye hazırlandığı taban açısından çok yanlış bir tercih. O taban ile hiç alakası yok. Ne CHP ne de MHP'nin tabanının benimseyeceğini düşünüyorum. İsmi, çaresizlikten gündeme geldi. Demek ki Tayyip Erdoğan karşısına kendi içlerinden çıkaracakları bir çatı adayları yokmuş.
İhsanoğlu'nun cumhurbaşkanlığı seçimini kazanma şansı sıfır. Fethullah Gülen işin başından bu yana İhsanoğlu'nu destekliyordu. Gülen ile İhsanoğlu birbirini yakından tanır. Gülen'in İhsanoğlu'na karşı gizli bir kompleks içinde olduğunu biliyorum. Buna rağmen cemaatten Ekmeleddin İhsanoğlu'nun kayıtsız şartsız desteklenmesi istenecektir.