‘Laiklik Dini’ Bağlıları Kendi Dinlerine Dokundurtmuyorlar

Selahaddin E. Çakırgil yazısında, geçmişte yaşanan hadiselerden verdiği örneklerle laikliği bir din olarak ifade ediyor ve bunun dinin bağlılarının ne kadar bağnaz ve baskıcı olduğunu gözler önüne seriyor.

Selahaddin E. Çakırgil'in Türkiye'de laiklik hakkındaki değerlendirmeleri:

Meclis Başkanı İsmail Kahraman’ın laiklik üzerine söylediklerinde mâlum bir avuçluk kesimde yükseltilmeye çalışılan itirazlar, laiklik dini’ne bağlı olanların kendi inançlarına asla dokundurmak istemediklerini göstermektedir.

Hatırlayalım, 10 yıl kadar önce, o zamanki Meclis Başkanı Bülend Arınç tarafından dile getirilip, ‘laikliğin tarif edilmesinin gerekliliği’ vurgulanınca, henüz yeniçeri hastalığının hecmelerinden kurtulamamış olan bir kısım generaller, hemen, ‘laikliğin tarife ihtiyacı yoktur’ diye tartışmayı kesmişlerdi.

***

Geçen pazartesi günü, Ankara’da Maltepe Camii’ne gittim.

Bu camiin bizim neslimizin gençlik yıllarında zehirli bir hâtırası da vardır. Çünkü kemalist-totaliter, müdahaleci laiklik tipinin en çarpıcı örneği, laikliğin bir din gibi dayatılma çabasına sahne olmuştu.

1967 yılıydı.

Zamanın Temyiz (Yargıtay) Başkanı olan (İmran Öktem isimli) bir kişi, yaptığı bir konuşmada, ‘Tanrı’yı insanlar yaratmıştır’ gibi bir laf etmişti. Bunun üzerine bir grup ‘hoca’, ‘Bu söz geri alınmaması hâlinde, onun cenaze namazını kılmayacağız. Çünkü bu görüşleri taşıyan bir kişi müslüman değildir’ açıklamasında bulunmuşlardı. O kişi ise nice ünlü ateist (tanrı inancı olmayan) filozofların da böyle düşündüğünü belirterek görüşünde ısrar etmişti.

(...)

Yazının Devamı İçin Tıklayın >>>

Yorum Analiz Haberleri

Yapay zeka statükocu mu?: ChatGPT'de cevaplar neye göre değişiyor?
Devrim ile derinleşen kardeşlik: Suriye & Türkiye
Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm