Laikçiler için dönüşüm programı..

Abdurrahman Dilipak

Bakmayın siz hâlâ bombalı araçların sağda solda dolaştığına, “darbe olacak” laflarına. Çetelerin hücre evleri BBG evi gibi..

Zaten Özden Örnek’in 5000 sayfalık hatıra defterinde kimin kim olduğu yazılı.. Asker, sivil, emekli muvazzaf, siyasi, bürokrat, işadamı, basındaki adamları, “iyi çocuklar” hepsi belli. Uluslararası bağlantıları, mafia içindeki “çözüm ortakları”..

Hani bir umutları şu irtica bahanesi idi olmadı. Terörü büyük şehirlere yaymaya çalışıyorlardı, o da olmadı. Global krizin Türkiye'yi sallamasını hayal ediyorlardı, Kriz geçici sarsıntılara sebep olsa da, sonunda Türkiye'nin lehine gelişiyor.. Laikçileri sokağa dökeceklerdi, umutlanmışlardı, ama o da olmadı..

Ellerinde çok miktarda silah ve mühimmad bulunuyor.. Şimdi nasıl olacak da bunlar kayıt altına alınacak.. Soğuk harbin kayıtdışı silah stoklarının tasfiyesi, envanter kayıtlarının tutulması ve savunma ihtiyaçlarına göre yeniden yapılandırılması gerekiyor. Bunun için yeni bir “Sivil Savunma” konseptine ihtiyaç var..

Yani demem o ki; kayıtdışı ekonomi, kayıtdışı siyaset gibi, bir de kayıtdışı savunma güçleri ve kayıtdışı silahlar var.. Bu dört olgu da birbirine bağlı ve birlikte düşünülmesi gerek.. Ve beşincisi bu derin yapının ortaklaşa kullandığı, “çözüm ortakları” olan mafia.. Sistemin ruhu burada. Sistem yozlaşarak, kontrol dışı bir şekilde, aynı eş zamanlı olarak mafia biçiminde yeni ve farklı bir yapı oluşturmuştur ve bu ahtapotun kolları hayatın her alanına uzanmıştır..

Bu yapının ihtiyaç duyduğu “insan kaynakları”nı hazırlayan eğitim kampları var.. Sağ-sol, milliyetçi, dindar, Alevi her çeşit adamı alıp eğitiyorlar.. Ve herkesi birbirine karşı kullanıyorlar.

Hep söylüyorum ya; Sivas'ta ateşi tutuşturanlar da, Başbağlar'da tetiği çekenleri servis yapanlar da aynı merkezden kontrol ediliyorlardı.. Basın ve bir takım STK'lar yolu ile halkı birbirine karşı kışkırtan, kan ve nifak tohumları saçanlar da, yine aynı siyaset mafiasıydı. Buna “kontrollü bunalım stratejisi” diyorlar. Bunun adı “verimli kaostur.”

Neyse; sis bulutları yavaş yavaş dağılmaya başladı.. Biraz halk uyanmaya başaldı, biraz bunlar kendi içinde birbirine düştü, biraz konjonktür değişti, biraz da iktidarın tavrı.. Kurtlar vadisinde şafağın ilk ışıkları altında görünen manzara bu..

Başörtüsü tartışması bereketli bir bahara rasladı. Sonuç ne olursa olsun, bu süreç muhteşemdi. Kimin kim olduğu ortaya çıktı.. Bana göre en büyük kazanım bu.

Şimdi çıkarları gereği, ya da korktukları için çetenin kuyruğuna takılan, kendini onlardan göstermek için kraldan çok kralcı roller üstlenen, sesi çok fazla çıkan kesimlere bir uyarım var.. Bakın, hizmet ettiğiniz çevreler ilk sizi ele verebilir. Zaten sesiniz çok çıktığı için adınız malûm.. Bu durumda ağır bir bedel ödemek durumunda kalabilirsiniz.. Ya da çıkarlarınız artık bulunduğunuz yerde değil. O haksız kazandığınız malınızı, itibarınızı, statünüzü, imtiyazlarınızı kaybedebilirsiniz.. Bunların hesabını vermek durumunda kalabilirsiniz.. Onun için zırh olarak gördüğünüz, ama paratonere dönüşen bulunduğunuz yerden hemen uzaklaşın..

Biliyorum, halkın arasına karışıp kaybolmak isteyeceksiniz.. Hani size göre “çok dindar bir hükümet” var ya, sizin de araziye uymak için yapmanız gereken bazı şeyler var.. Mesela erkekler sakal bıraksa.. Hanımlara önerim başörtüsü. Çene altı zor, kayar durur. Bir de düğüm, başörtüsünün ütüsünü bozar. Hep aynı şekilde örtmeniz gerekir; ya da düğüm yeri kırıştığından, sürekli ütülemek zorunda kalırsınız.. Şık da durmaz.

Bundan sonra evlere terlikle girilecek.. Ayakkabı ile girmek yok. Hemen bir seccade, bir takke ve bir de tesbih edinin. Banyoda diş fırçalarının arasına bir de misvak katın. Ucu açılmış olsun, ama dikkat edin.. Sonra aksesuar olduğu anlaşılır.. Duvarınızın bir yerine bir “hat” iyi gider. Mutlaka bir hacı teyzeniz vardır. Söyleyin size bir bidon zemzem versin, bir de zemzem takımı alın. Mütedeyyin misafirleriniz gelirse ikram edersiniz.. Bisküvi Ülker; kola Cola Turka olmalı.. Malûm; Filistin meselesi, Coca Cola'ya boykot var!

Eve dergi olarak, Umran, Haksöz filan.. Çocuklarınız için de var yayınlar, hanımlar için de.. Gazete çok, Vakit, Zaman, Yenişafak, Yeni Asya.. Hani bunlar “sert” geliyorsa; Star, Sabah, Bugün, ne istersen.. Mesela televizyon kanallarınızdan birine Hilal TV’yi, Kanal 7’yi, TV NET’i, Samanyolu’nu filan sabitleyin, ne olur ne olmaz, lazım olur..

Kitaplığınızın bir yerine bir Kur’an-ı Kerim, bir meal, bir ilmihal, bir hadis kitabı koyun.. Yanına bir de Şule Yüksel'in "Huzur Sokağı"..

Hani işadamı iseniz MÜSİAD’a, ASKON’a üye olabilirsiniz. Çocuklarınıza söyleyin Mazlum-Der, Özgürder, Akder, İHH falan.. Sendikanız belli işçi ise HAK-İŞ, memursa MEMURSEN.. Bankanız katılım bankalarından biri olmalı. Hani başka bankalarda olursa olsun da, bir de buralardan bir hesap açın, özellikle de bir kredi kartınız bulunsun. Sahi; bir de tarikat düşünür müsünüz?.. 1954 yılı Cumhuriyet gazetesinin Fetih eklerini bulun, orada tarikatların listesi, zikir adabı, sarık, cübbe ve âsâ şekli filan hepsi var. Hatta hangi camide, hangi tarikatın zikri var bulabilirsiniz..

Duvarınızdaki takvim de önemli.. İsterseniz diyanet takvimi asın..

Hiç olmazsa 'Cuma'ları kaçırmayın. Giderken birkaç arkadaşınıza telefon edin, bu Cuma hangi camiye gidiyoruz filan diye. Sinemadan çıkıp aynı filmi birbirine anlatan gençler gibi, ya da futbol seyircisi gibi; dönüşte imamın vaaz ve hutbesi üzerine engin fikirlerinizi arkadaşlarınızla konuşabilirsiniz..

Partiye üye olur musunuz bilmem; ama bazı köşe yazarları, bazı milletvekillerinin açıklamaları ile ilgili olarak zaman zaman onlara mailler atın mesela..

Önemli bazı toplantıları, mitingleri kaçırmayın ve gittiğinizde bir noktada durmayın, dolaşın, isbatı vucud edin, tanışın, kendinizi tanıtın, kartınızı verin.. "Bir arzunuz var mı?.." filan diyin, ne bileyim işte, bir şeyler yapın..

Hepsinden önemlisi; bu işlerin ustası kişiler mutlaka vardır çevrenizde, peşlerine takılın.
Aman ha dikkat!.. Malcom X de bu işe yalancıktan başlamıştı, sonra gerçekten inandı.. Dikkat edin, sonra siz de farkında olmadan mürteci olabilirsiniz.. Çünkü onlar da bu süreçte çok akıllandılar, çoook.. Hâlâ aralarında bir takım saflar, sloganlarla dünyayı açıklamaya çalışıp, kendilerince siyasi, ideolojik fanteziler üretip, övünenler ya da dövünenler olsa da..

Selam ve dua ile..

Vakit gazetesi