Laik CHP, ABD gemisini mahya ile karşılamıştı

Mustafa Armağan

Mahya İstanbul'la o kadar derinden özdeşleşmiştir ki, başka şehirlerde son yıllara kadar minareler arasına gerilen ışıklı yazıları göremezdiniz.

Mesela ben Bursa'da geçen çocukluğumda hiç mahya gördüğümü hatırlamıyorum. Lakin Ramazan'ın geldiğini önce ışıl ışıl mahyalarından anlar İstanbullu.

Perşembe gecesi yarısı kapalı Haliç Köprüsü'nde şehrin lacivert semasına asılan bu ışıktan yazıları görünce arşivimdeki fersude bir fotoğraf canlandı hafızamda. İster inanın, ister inanmayın, 1946'da laik olduğunu her fırsatta tekrarlayan Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi İstanbul'a bir "Hoşgeldiniz" mahyası astırmıştı. Ancak ilginç olan, bu mahyanın hangi dilde yazıldığı ve kime hitap ettiğiydi.

Hazır Kemal Kılıçdaroğlu da CHP'nin "Laik, Aydınlanmacı ve Atatürk'ün partisi" olduğunu söylemişken, bu partinin-kendileri açısından- günah galerisinin kapısını aralayalım istedim.

CHP'nin ABD ile dostluğu

Atatürk dönemi de dahil olmak üzere CHP'nin 1960'ların ortalarına kadar Amerika'ya karşı olmadığı gün gibi açıktır. Günün birinde ayrıca yazmak istediğim 9 Nisan 1923'te TBMM'de onaylanan Chester Projesi gibi şimdiki anlayışta bayağı "Amerikancı" ve ülke topraklarını peşkeş çekiyor diye nitelendirilebilecek ekonomik taahhütlerin altına da girilmişti vaktiyle. Proje için gereken yasal düzenlemeyi yaptığımız halde biz değil, Amerikan tarafının bundan vazgeçmesi ilginçtir.

İkinci Dünya Savaşı bitmiş, Türkiye, ABD'nin başını çektiği Hür Dünya tarafını seçtiğini ve Komünist bloka karşı olduğunu San Francisco Konferansı'na katılmakla göstermişti (Nisan 1945). İyi de bu 'Amerikancılık' anlamına gelir mi? diye soracaklara zamanın CHP Genel Başkanı İsmet İnönü'nün 25 Şubat 1960'ta Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yaptığı bir konuşmadan ibretlik birkaç satır nakletmek istiyorum.

Diyor ki İnönü: "Birleşik Amerika NATO'dan evvel yardımcımız, NATO içinde müttefikimiz, CENTO içinde ittifakın teşvikçisi ve bunlardan başka iktisadî, malî alanda kuvvetli desteğimiz olmuştur. Siyasi partilerin hiçbirinde Amerika (ile) münasebetleri kıymetli tutmayan bir telakki (anlayış) yoktur."

Hadi Paşa'nın şu sözünü de aktarayım da içimde kalmasın: "CHP bu yeni münasebetlerin 15 sene evvelki kurucusu ve 15 seneden beri sadık taraftarıdır. (...) Samimi olarak müşahedemiz odur ki, Amerika Devleti, Amerikan halkı ve Amerika kültür âlemi Türkiye'nin iyiliğini istemekte ve dostluğu milletten millete olarak benimsemektedirler."

Bunlar zabıtlara geçen resmi konuşmalar. Buna rağmen siz hâlâ Amerikancılık denilince Celal Bayar ve Adnan Menderes'ten başkası aklına gelmeyenlere inanmaya devam edin isterseniz.

 

Cumhurbaşkanı İnönü, ABD savaş gemisi Missouri'nin gelişine o kadar büyük önem vermişti ki, bizzat Amiral Hewitt ve Başkan Truman'ın özel temsilcisini verdiği bir davetle ağırlamıştı.

Welcome Missouri

Bu sımsıcak dostluk ortamını bir hayli ısıtan olay, 1946 Nisan'ında gerçekleşir. Gazeteler günler öncesinden Missouri adlı ABD savaş gemisinin Cebelitarık'tan geçip İstanbul'a gelmekte olduğunun haberleriyle dolup taşar. Amerikalılar sözde 1,5 yıl önce ölen ama savaş sırasında Türkiye'ye getirilemeyen eski ABD Büyükelçimiz Münir Ertegün'ün kemiklerini getirmektedirler. Bunun tamamen bir bahaneden ibaret olduğu, bir süredir Türkiye'ye sarkmakta olan Sovyetler Birliği'ne gözdağı vermek ve bizi ABD koruma şemsiyesi altına almak için geldiği 5 Nisan 1946'yı takip eden günlerdeki şaşaadan ortaya çıkacaktır.

Şimdilerde Amerikan karşıtı olduğunu iddia eden CHP'liler bile Missouri'nin gelişinin o yıllarda ne yaman bir coşkuyla kutlandığını hatırlayacaklardır. Mesela Altan Öymen anılarında o günlerin İstanbul'undaki hazırlıkları şöyle aktarıyor:

"Amerikan denizcilerinin iyi şeyler görmesi isteniyordu. Dolmabahçe rıhtımından Taksim'e ve Beyoğlu'na giden yollardaki kötü görüntüler yok ediliyordu. O sırada genelevlerin bulunduğu Abanoz Sokağı da içten ve dıştan badana ediliyordu."

Ayrıca Missouri markalı bir sigara çıkarılmış, hakkında şiirler yazılmış, hatta Ankara'nın en iyi lokantalarından biri adını Washington Lokantası olarak değiştirmiştir. ("Bir Dönem, Bir Çocuk", Doğan: 2002, s. 515 vd.)

Üstelik Cumhurbaşkanı İnönü ve savaş kaçağı iken nasılsa başbakan yapılan Şükrü Saraçoğlu ile birlikte göğsüne İstiklal Madalyası'nı takarak ABD'li generallerle boy boy pozlar vermekte herhangi bir sakınca görmemişti. Anlayacağınız CHP, Amerikalı denizcileri 'büyük üniforması'nı giyerek ağırlamakla meşguldü.

İngilizce mahya

İstanbul'da 4 keyifli gün geçiren Amerikalı denizciler, Missouri'yi günde 2 saat süreyle meraklı ziyaretçilere açıyorlardı. Halk bir tür ilk turist kafilesi sayabileceğimiz 'Coni'leri görmek ve kendilerine bir şeyler satmak için seferber olmuştu. Dükkânların kapısına "Welcome" yazılması, o zamana kadar Rus Salatası diye bilinen soğuk yiyeceğin isminin Amerikan salatası olarak değiştirilmesi, Beyoğlu'nda bulunan "Rus Çorapevi" tabelasındaki ilk harfin silinerek "Us Çorapevi"ne dönüştürülmesi gibi operasyonlar da kimi tepeden inme emirle, kimi de gönüllü olarak gerçekleştiriliyordu.

Tabii "Welcome" levhaları yalnız genelev, pavyon, bar gibi eğlence yerlerinin kapılarına değil, Kızkulesi'ne de asılmıştı. Ancak bir "Welcome" yazısı vardı ki, hepsini fersah fersah aşıyor ve CHP iktidarının laiklik söyleminin nasıl da kabukta kaldığını, hiçbir samimiyeti bulunmadığını en çarpıcı bir şekilde gösteriyordu. Bu, Missouri zırhlısının önünde demirlediği Dolmabahçe Camii'nin minareleri arasına asılan "Welcome" mahyasıydı.

Burada yayınladığımız "Welcome" yazılı mahya fotoğrafını aziz dostum İsmail Kara da yıllardır arıyor ve bulamadığını söylüyordu. Mübarek Ramazan vesilesiyle 66 yıl önceki bu İngilizce mahyayı yayınlayarak hem laikliğin bizzat CHP tarafından ne kadar ciddiye alındığını görmenizi, hem de Ramazan'ınıza "Hoş geldi, safa getirdi" demenin bir yolunu bulmak istedim.

Bu yazıdan sonra CHP'li belediyeler camilere İngilizce mahya astırmaya kalkarlarsa şaşmayın. (Laf arasında İzmir'e pek yakışırdı!)

Ne de olsa mirasları laiklik değil mi? İzindeyiz efendim! İzindeyiz!