Kuzu: “Anadilde Eğitim Şeytana Uymaktır!”

TRT Türk’teki programda konuşan Burhan Kuzu, “Anadilde eğitim şeytana uymaktır” dedi.

ISLAH-HABER, Burhan Kuzu'nun "anadilde eğitim" hakkındaki sözlerini böyle yorumladı:

Assolistliğini Başbakan Erdoğan’ın yaptığı son günlerin bu meşhur şarkısına Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu da katıldı. Kuzu, koroda Başbakan’ın assolistliğine geri vokalistlik yaptı ancak sesi assolistinkini bastırınca ortaya çıkan melodi kulak şişirmekten gayrısına yarayacak gibi değil.

Hatırlanacağı üzere 10 Ekim tarihinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ekranların karşısına çıkarak yüksek perdeden “Anadilde eğitim hak değildir!” şarkısını okumuştu. Buna şarkı diyoruz çünkü sözler içerisinde ancak şarkılar anlık bir etkiye sahiptir. Onlar; ya muhataplarını güzel bir melodi eşliğinde bir süre ferahlatarak efkârını dağıtır, ya bir an için coşturarak heyecan dalgası yaratır ya da kulak tırmalayan bir melodi ile söylendiğinden dinleyenin yalnızca yüzünü buruşturmasına sebep olabilir. Şarkıların söz ve müzik düzeyinde birbiriyle uyumlu, toplumsal sorunlara karşı harekete geçiren, çözüm süreçlerine katkı sunma niteliğine haiz ve dinleyenlerinde memnuniyet uyandıranları da vardır kuşkusuz. Ancak Sayın Başbakan’ın geçenlerde besteleyip kamuoyuna okuduğu “Anadilde eğitim hak değildir!” şarkısı gerek söz ve gerekse de melodi yönünden bu ülkedeki toplumsal gerçekliğe aykırı, fıtrata yabancı. Bu nedenle sevilmedi ve dinlenmek istenmiyor.

Burhan Kuzu’nun yeniden düzenleyerek okumaya kalkıştığı bu şarkı, bu kez çirkin seslere aşina Şeytan’ın bile kulaklarını tırmalayacak cinsten.

Kuzu, anadilde eğitim hak ve talebini “Şeytan’a uymak” olarak nitelendirmiş. Oysa Âdemoğlunun baş düşmanı Şeytan bile anadilin Allah vergisi olup ilahi bir lütuf niteliğinde olduğunu ve onu tahfif veya da inkâr fiilinin doğrudan Allah’ın yüce yaratışını kerih görmekle eşdeğer olduğunu biliyor. Ama gel gör ki “Şeytan’a uyma”ma konusunda duyarlılık geliştiren bir parti kadrosunun üyesi Burhan Kuzu, Şeytan’ın bile söylemekten hayâ duyacağı bir sözü söylemekten çekinmiyor.

Sayın Kuzu, Başbakan okuduğunda beğenilmeyen şarkıyı yorum bakımından aşağıdaki kıyas ürünü özensiz dizelerle daha okunur, yutulabilir kılmaya çalışmış:

 “Yani memleket bakımından ben öyle görürüm. Çünkü bu memleketi o böler. Her türlü özgürlük tamam bakın Amerika bunu bir kez denedi, Bir eyaletinde denedi, İspanyolcanın yoğun olduğu bir yerde iki sene uyguladı baktı ki eyalet elden gidiyor hemen İngilizce eğitimine tekrar döndü. Eğitim dili böler. Bu budur yani. Dolayısıyla her türlü özgürlük tamam ama bunu ayrı tutmak Başbakan da biliyorsun bunu çok net olarak vurguladı.”

Bu benzetmeye iki açıdan el-kıyasu’l batıl derler. Birincisi; anadilde eğitim talebinin “bölücük”le ilişkilendirilmiş olması açısından… Hâlbuki insanlık tarihinin gerek geçmişinde gerekse de bugününde yaşanan onlarca örnek bunun gerçekdışılığının kanıtlarıyla dolu. Yine de bir an için anadilde eğitim konusunun ülkeyi böleceğini farzedelim: Ne yani, o zaman ülke bölünmesin diye o ülkede yaşayan belirli bir insan kitlesi kişilik bölünmesi mi yaşasın? Yaradan’ın kendilerine verdiği dil nimetinden baskın “ulus dili”nin ve zoraki birlikteliğin yüce hatırına feragat mi etsin? Bir birliktelik ki gönüllülük ve eşit hak ve sorumluluklar temelinin altı oyularak mecburi birlikteliğe dönüştürülüyorsa böylesi bir birlik ve bütünlük Sayın Başbakan ve vekiline hayırlı uğurlu olsun! Allah’ın verdiği anadil nimeti ve onunla eğitim görme hakkının beraberinde bölünmeyi getiren Şeytansı bir amel olduğunu bu vesileyle Sayın Burhan Kuzu’dan öğrenmiş olduk (!).

İkinci olarak ise bu kıyasın Amerikan vurgusu batıldır. Öncelikle Türkiye toplumunun gerçekliğini Amerikan ulusu ile karşılaştırmak yanlış. İkinci olarak Türkiye-Amerikan karşılaştırmasını özgürlükler bağlamında yapmak yanlıştır ki; bu yanlış, sahibini de zora sokacaktır. Çünkü mesele özgürlükler dolayımında ABD-TC kıyasıysa eğer, o zaman TC’nin birçok alanda sınıfta kalacağı kesindir. Ek olarak en azından “eski düzen”in muhafızlarının İslami duyarlılık taşıdığı için düşman olduğu bir siyasal oluşum üyesinin hak ve özgürlükler mefhumunda Amerika’yı veri alması kendisine yakışmıyor ki, nispet olunan bu duyarlılık açısından tutarlı bir tutum da değildir.

Öte yandan reel açıdan bakıldığında yukarıda da belirtildiği gibi birçok Avrupa ülkesinde gerek yazışma ve gerekse de eğitimde çokdillilik prensibi uygulanmakta ve bu model hiç de bölünmeye yol açmamaktadır. Yani Burhan Kuzu’nun Hz. Amerika’sı tek örnek değildir!

Ayrıca varsayalım ki ABD de dâhil dünyanın hiçbir yerinde çokdillilik uygulanmamakta ve hatta bölünme sonucunu getirmektedir. Böyle olsa bile ortaya çıkan sonuç temeldeki olgunun meşruiyetini ortadan kaldıramaz. Yani hak ve özgürlüklerin talep ve karşılanması noktasında beraberinde doğuracağı sonuçlara bakılamaz, bakılmamalıdır.

Biz Müslümanlar açısından anadil olgusu en temel fıtri haklar mesabesindedir. Başbakan ve Sayın vekili hangi siyasi maslahata binaen bu çirkin şarkıyı dillendiriyorlar; bunu bilmiyor ve öğrenme gereğini hissetmiyoruz. Bizler tarihi, toplumu ve sistemi aziz İslam’ın bize sunduğu fıtri değerler uyarınca ıslah ve inşa etme gayretindeki Müslümanlar olarak gerekçesi her ne olursa olsun Allah’ın yarattığı diller üzerindeki baskı ve inkârın da, dili bir araç olmaktan çıkarıp amaçlaştıran milliyetçi tuğyanın da, dil üzerinden yapılan sekülerleştirme politikalarının da tam karşısındayız!

Başbakan ve Burhan Kuzu’nun tek koldan okuduğu bu çirkin koronun tanıklığını yaptığımız coğrafya insanına bir hayır getirmeyeceğini, tam tersine milliyetçi histeriye taze kan pompalayacağını ve bu yüzden sadece insan hakları ve adalete aykırı değil aynı zamanda politik basiretten de uzak olduğunun altını bir kere daha çiziyoruz! 

 

Haber Haberleri

Suriye yeni bir hikayeye başlarken bize düşen sorumlulukların farkında olmalıyız!
Sistematik bir katliamı "Bahane" olarak görme hezeyanı
Türkiye’deki Suriyeli muhacirler Halep’e dönmeye başladı
Şeyho Duman vefat etti
BM temsilcisine Hamas protestosu