HAKSÖZ-HABER
BDP Diyarbakır il örgütünün desteğiyle DTK bugün (19 Nisan) Diyarbakır Nevruz alanında Kutlu Doğum programı düzenliyor. Bazı çevreler Kürt milliyetçi hareketinin bu yıl ilk defa başlattığı bu organizasyonları “sivil Cuma namazı” girişiminden sonra Kürt halkının dini kimliğiyle barışma yönünde yeni bir adım olarak değerlendirmekteler. Yine Kutlu Doğum etkinlikleri 30 Mart yerel seçimlerinde bazı belediyelerde başörtülü hanımların aday gösterilmesiyle devam eden bu sürecin devamı olarak görülüyor.
Ne var ki, BDP’nin de, DTK’nın da ve tümünün bağlı olduğu PKK hareketinin de İslam’a yaklaşım konusunda asla samimi bir tutum içinde olmadığı, tüm bu girişimleri politik yönelimli birer taktik adım olarak devreye soktuğu açıkça görülmekte. Bir anlamda bu tür adımlarla “devletin ve gerici örgütlerin bu tür organizasyonlarla Kürt halkını etkilemesinin önüne geçme” mantığı gözetildiği anlaşılıyor.
Yani ortada samimiyet, içtenlik ve tutarlılık yok; sadece istismar çabası var.
Zaten aksini düşünmek de mümkün değil! Bir yandan Kürt halkını ulusalcı bir ideolojik doğrultuda bazen sosyalist, bazen liberal, bazen otoriter söylemlerle ama istikrarlı bir biçimde laikleştirmek, İslami değerlerden uzaklaştırmak siyaseti güden bir hareketin zaman zaman dini sembol ve değerleri kullanmasının hiçbir inandırıcılığı olamaz.
Bu yapılan aslında Kemalist Türk ulusalcılarının yaptığının aynısıdır. Onlar da Cumhuriyetin kuruluş sürecinde bir yandan bu topraklarda İslam’ın kökünü kazıma çabasına girişip, bilinçli Müslümanlara kan kustururken, öte yandan çeşitli İslami sembolleri, değerleri alabildiğine kullanarak halkı kandırma taktiği izlemişlerdi.
Bu hareketin yücelttiği, rehber bellediği, bağlılığını adeta tapınma boyutuna vardırdığı, ilahlaştırdığı bir isim olan Abdulah Öcalan’ın dine-İslam’a dair düşünceleri, değerlendirmeleri sır değil. “Dine Devrimci Yaklaşım” kitabından “Sümer Rahip Devletinden Halk Cumhuriyetine Doğru” adlı kitabına yazdıkları, söyledikleri açıkça materyalist bir perspektiften dinin inkar edildiğini ortaya koymakta. Ve ayrıca Kürt milliyetçi hareketinin ideolojik eğitiminden geçen herkese ateist-materyalist bir kimlik aşıladığı biliniyor.
Şimdi tüm bu arkaplanı görmezden gelip “bakın ne güzel Kürt milliyetçileri de İslami değerlerle barışıyorlar” diye düşünmek saflıktan öte aptallık olmaz mı?