Şevket Kazan, "Kurtulmuş hata yaptı, cezasını çekmeli" demiş.
Acaba ne ceza vermeli Kurtulmuş'a? Kazan'ın öfkesini nasıl bir ceza dindirir?
.....
Her iki listede de Numan Kurtulmuş genel başkan adayıydı.
Kurtulmuş'un listesi 490 oy alarak seçildi.
Ama Kurtulmuş'un kendisi ancak üçüncü turda ve sadece 310 oy alarak seçilebildi.
Bu görüntü Saadet'teki sancıyı anlatmaya yeter de artar bile.
Herkesin ortak adayı ama neredeyse seçilememe riski ile karşı karşıya kalan bir lider.
Ne garip!
....
Bir soru:
Sizce Fehim Adak veya Oğuzhan Asiltürk Genel Başkan adayı olsa ve seçilse (seçilebilir miydi ayrı bir konu) nasıl bir Saadet görüntüsü çıkardı ortaya?
Bir soru daha:
Sizce Numan Kurtulmuş, Genel İdare Kurulu listesine Fatih Erbakan'ı, Erbakan Hoca'nın kızını, damadını, damadının kardeşini alsaydı nasıl bir "Numan Kurtulmuş liderliği" ve nasıl Saadet imajı çıkardı ortaya?
...
Bir soru daha:
Erbakan Hoca'nın Saadet camiasındaki etkinliği, liderliği tartışılmaz. Bir siyasi liderden öteyi temsil eder Erbakan Hoca.
Soru şu:
Saadet, bu kongrede şayet yasal olarak yapabilse ve Erbakan'ı genel başkanlığa getirseydi, -getirir miydi, bizzat hoca ister miydi ayrı- bunun kamuoyu nezdinde Saadet adına nasıl bir karşılığı olurdu?
....
Eğri oturup doğru konuşmak lazım.
Saadet'e Kurtulmuş gibi bir lider gerekliydi. Bu liderliğin karşılığı Oğuzhan Asiltürk değildi. Lider olamamak, hiç kimse için bir nakisa değildir, herkesin bir misyon hareketinde hizmet karşılığı vardır ve orada kıymetlidir. Kurtulmuş, hakkı teslim etmek gerekirse, yerini doldurdu. Hem kişilik ve misyon aidiyeti ile bizzat Saadet camiasında, hem genel Türkiye kamuoyunda fark edilir bir karşılık buldu. Hatta, Saadet çizgisinde, AK Parti'den farklı bir "yenileşme" ümidini de verdi. Dolayısıyla Saadet, Kurtulmuş'un şahsında, hem "Milli Görüş" çizgisine bağlı hem de "Yenileşme beklentisi"ni karşılayan bir lider bulmuş oldu.
"Saadet'te beklenen liderliğin karşılığı Asiltürk değildi" dememin sebebi bu.
Paragrafı şöyle bağlamak isterim:
Eğer bu lideri içinizden çıkarmışsanız, kendi kendinizi de liderinizi de kutlayın. Onu kongrede en düşük oyla cezalandırıp, "topal ördek" haline getirmeyin. Hele, "O cezasını çekecek" gibi yanlışlıklar içine girmeyin.
Partinize lider yaptığınız bir kişiye "O cezasını çekecek" diyebilmek, orada parti başkanını bile tehdit edebilen bambaşka bir "vesayet olgusu"nun bulunduğunu gösterir. Saadet'i yaralayacak olan asıl bu görüntüdür.
....
Erbakan Hoca ile ilgili kişilerin parti yönetimine girmesi... Sancı odaklarından birisi bu. Anlaşılan Numan Bey, bu isimlerin GİK'te bu ağırlıkta yer almasını istememiş.
Doğrusu ben, söz konusu kişilerin, bir siyasi partinin tepe noktasında, bu yoğunlukta bulunmaları için sahip oldukları "hayati birikim"in ne ölçüde olduğunu biliyor değilim. Anlaşılan o isimlerin parti yönetiminde yer almasını gerekli görenler nezdinde, "vazgeçilmez" bir nitelikleri bulunmaktadır.
Acaba Numan Bey, onların bu niteliklerini mi görememiştir yoksa onlar çok vazgeçilmez olsalar bile, bu yoğunlukta yer almalarının, vazgeçilmezlikleri sebebiyle değil, "Hoca'nın hatırına" olduğu izlenimi vereceğini düşündüğü için mi böyle davranmıştır? Sonuçta bir lidere, birlikte çalışacağı insanlar konusunda "bir miktar" inisiyatif tanınması da olmazsa olmaz bir durumdur. Kaldı ki, Saadet delegeleri, söz konusu kişilerin yer almadığı listeyi 490 oyla onaylamış bulunmaktadır.
....
Yeni GİK listesinde, oldukça yoğun oranda, Saadet çizgisinin kadim isimleri yer alıyor. Zaman içinde sanıyorum bu isimlerin gençleşmesi talebi de seslendirilecektir. Numan Kurtulmuş, bir yenilenme ve dinamizm işareti ise parti yönetiminin de ona paralel bir yapılanma içine girmesi beklenecektir.
.....
Ben Saadet'in varlığını önemsiyorum. Hep "Keşke Meclis'te olabilse" diye düşündüm. AK Parti için en "tanzim edici" misyonu ifa edecektir. Bu belli ki Saadet'in bu toplumsal karşılığı inşa etmesine bağlıdır. Onun için, içerideki sancıyı bitirip, toplumun kılcal damarlarına ulaşma çabasını önemsemeli derim.
BUGÜN