Kürtlerin Referandum Tercihini Nasıl Okumalı? Erdal Eker Yorumladı

Erdal Eker, 16 Nisan Referandumunu Kürt illerindeki sonuçları açısından sitemiz okuyucuları için değerlendirdi.

HAKSÖZ-HABER

Resmi olmamakla birlikte Türkiye genelinde sonucu gösteren tablosuyla 16 Nisan Referandumu’nun AK Parti açısından bir galibiyete işaret etmekle birlikte olabildiğine moral bozucu olduğu da ortada. Anlaşılan ya AK Parti’nin oylarında ciddi bir düşüş olmuş ya da MHP ile girilen ittifaktan pek de umulan sonuç elde edilmemiş. İstanbul ve Ankara gibi stratejik önemdeki büyük şehirlerde “Hayır” cephesinin birkaç puanla önde gidiyor görünmesi ciddi anlamda moral bozucu bir duruma işaret. Bununla birlikte Kürt illerinde bölge geneli baz alındığında ve bu sonuç 7 Haziran ile 1 Kasım seçimleriyle kıyaslandığında “Evet” lehine yapılan tercihlerdeki artış dikkat çekici bir husus olarak öne çıkıyor.

Haksöz-Haber’in 16 Nisan Referandumu ile ilgili demeçler dizisine cevap veren Erdal Eker’in değerlendirmesi bu bağlamda önem taşımaktadır.

Erdal Eker beyefendiye bize zaman ayırıp demeç verme nezaketinde bulunduğu için teşekkür ediyor ve konuyla ilgili değerlendirmesini okurlarımızın ilgisine sunuyoruz.

*

Zorlu kavşaklardan sağ salim geçmeyi başaran ülkemiz bir virajı daha atlatarak yeni bir sürece girdi. Bu süreçte Kürt illerine göz attığımızda “Evet” oylarında nispi bir artış var ki batı illerinde düşüşü göze aldığımızda bu artış değerli bir artıştır.

Diyarbakır ve Mardin %11-12 bandında artış gösterirken Bitlis, Muş, Ağrı, Şırnak’ta ise %16-17 bandında bir artış gözükmektedir. Bu artışların en temel nedeni çözüm sürecinde Kürtlerin devletle barışma ve sorunlarını Ankara’ da arama gayretleridir. Zira PKK’nın ciddi bir pay tuttuğu geniş spektrumlu “Hayır” cephesine ve cephenin tehditlerine ve milliyetçi Kürt siyasi aktörlerinin soruşturma ve cezaevlerinde olmasına rağmen Kürtler Erdoğan’a güveniyorlar ve onun çözüm iradesinin olduğunu halen kabul ediyorlar.

Peki, bu kar dilimi daha yüksek olamaz mıydı? Yani bu dilim %20’ lerin üzerinde seyredemez miydi? Bir taraftan HDP erirken diğer taraftan AK Parti aynı oranda niçin yükselemedi? Tüm seçimlerde dillendirdiğimiz argümanları bir daha ifade edelim: Bu sonuçlardan yerel aktörlerin yeniden taranması gerekiyor. Zira yerel aktörler Kürt sosyolojisine dokunmuyorlar. İş çevreleri ve rantiyeyle olan ilişkileri AK Parti öncesi kimlikleri ve ideolojik zayıflıkları büyük oranda kayba neden oluyor.

Diğer bir faktör ise Kürt sorunuyla ilgili halen bir vasatın yakalanmamış olmasıdır. PKK’nın büyük darbe yediği ve şehirle ilişkilerinin bu kadar zayıflatıldığı bir dönemde temel haklar konusunda AK Parti cesur adım atmak durumundayken bunu yapmaması yadırganacak bir tutum oldu. Sokak, belde, şehir isimlerinden tutun da Kürt dilinin devlet eliyle korunması ve güçlü bir akreditasyon verilmesi gerekliydi. Ulus-devlet yapısını aşmaya çalışan AK Parti için Kürtler tam bir imtihan ve eşik konumundadır. Zira Kürtler hendek siyasetine, “Rojava devrimi”ne falan çok teşne bir tutum sergilemiyorlar. Ancak etnik bakışı aşacak kardeşlik projelerine ise oldukça yakındırlar. “Türk milleti” terkibi 100 yıl öncesinde kaldı. Şimdi tüm renkleriyle beraber bir Türkiye olgusu var ve yeni Türkiye yabancı ve yerli oryantalizmi aşarak elde edilebilir. Çünkü oryantalizm demek kibir demektir.

Her seçim bir muhasebedir. 7 Haziran Seçimleri, Kobani Hadisesi ve 1 Kasım seçimleri bizim için yeni alanların doğmasına vesile oldu. Bu referandumla ilgili en büyük kazancımız iki hattın daha belirgin hale gelmesi oldu. Seküler batıcı hat ile geleneksel motif ve değerleriyle ümmet üst kimliğini benimseyen İslam coğrafyasının kendi evlatlarından oluşan İslami orta dalga ve ortak dilinin söylemleştiği gönül coğrafyamızın oluşturduğu hat. Hükumet bu hattı besleyerek vesayeti aşmalıdır. Uluslararası kumpanyalar ve yerli işbirlikçilerine rağmen halen % 50’yi aşabiliyorsa demek ki iyi bir muhasebe ve murakabeyle çok büyük bir oranda kazanç sağlanacaktır. Sine-i millet, sine-i haktır! 

Soruşturma Haberleri

Ankara'da "Filistinli Çocuklara Yönelik Hak İhlalleri ve Soykırım Raporu" açıklandı
“İslami sembolleri ve Müslümanları hedef alan eylemler birkaç psikopatın aşırılığı olarak görülemez”
Kur’an yakma: İfade özgürlüğü mü, tehlikeli bir saygısızlık mı, suç mu?
"Eşcinsellik doğuştandır" yalanı nasıl ortaya çıktı?
"Her Ramazanı bir öncekini aratmayacak şekilde ihya etmeliyiz"