Kürt meselesini, bu meseleyi yaratanlar 'ayrılıkçılık' olarak niteledi. Kürt kimliğini öne çıkaranlar ya 'şaki' idi veya 'bölücü'. Devlet meseleyi böyle 'paketledi' ve halka böyle anlattı.
Resmî söylem zaman içinde, terörün de etkisiyle toplumu derinden etkiledi. Kürtçülüğü bırakın, Kürt varlığı bile ayrılıkçılıkla eş görülmeye başlandı. Kimse de çıkıp, 'Kürtler hakikaten ayrılmak mı istiyorlar?' diye merak etmedi.
Sonuçta öyle bir tablo çıktı ki, tam bir garabet. Seta-Pollmark araştırmasına göre Türk kökenlilerin % 71'i Kürtlerin ayrı bir devlet istediğini düşünüyor. Bilgesam'ın bulgularına göre ise bağımsızlık isteyen Kürtlerin oranı % 10.
İşte Türkiye'nin sorunu bu: Kürtlerin ne istediğine dair 'olgu' ile 'algı' böylesine farklılaşmış. Nedeni ne olursa olsun Türkler arasında bir 'bölünme korkusu', Kürtlere yönelik bir 'güven' erozyonu var. Sorunun düğümlendiği yer burası; düğümün çözüleceği yer de... Türkleri kim ikna edecek Kürtlerin ayrılmak istemediklerine? Peki, Türkler Kürtlerle birlikte yaşamak istiyorlar mı?
Araştırmalar Türk kökenlilerin birlikte yaşama iradesinde az da olsa bir aşınmanın bulunduğunu gösteriyor. SETA-Pollmark araştırmasında bunun bazı unsurları göze çarpıyor.
Öneğin, Türklerin % 57'si Kürtler hakkında 'iyi kanaat' sahibiyken Kürtlerin % 86'sı Türklere yönelik 'iyi kanaat' taşıyor. Türkler arasında Kürtlere ilişkin 'kötü kanaat' taşıyanların oranı % 25. Türklere yönelik 'kötü kanaat' sahibi Kürtlerin oranı ise %7.
Bu, hâlâ bir arada yaşamanın sosyolojik zemininin var olduğunu, siyasal gerginlik ve çatışmaların bunu yok edemediğini gösteriyor. Ancak Türklerin Kürt algısının belli bir aşınmaya uğradığı da açık.
Benzer bir sonuç, karışık evliliklere yönelik tutumda da çıkıyor. Bir Kürt'ün evlilik bağıyla yakın akraba olmasından rahatsız olup olmayacakları sorusuna Türklerin % 70'i 'hayır, olmayız' diyor. Rahatsız olacağını belirten Türklerin oranı % 24. Türk'le evlilikten rahatsız olmayacağını söyleyen Kürtlerin oranı ise % 87. Rahatsızlık belirten Kürtler % 11. Bu rakamlar genelde iyi. Son 25 yıllık sıcak çatışmaya rağmen hâlâ birlikte yaşamaya, evliliklerle akraba olmaya ciddi bir direnç yok. İki halk sosyal ilişkiler zemininde ayrışmış değil.
Ancak yine de dikkatinizi Türk kökenlilerin nasıl farklılaştıklarına çekmek istiyorum. Türklerin dörtte biri Kürtlerle evlilik yoluyla akraba olunmaktan rahatsızlığını beyan ediyor ki az değil.
Ayrıca, Türklerin % 75'i, Kürtlerin ise % 92'si diğer etnik grupla 'yakın arkadaş' olabileceklerini belirtiyor. Yakın arkadaş olamayacağını söyleyen Türkler % 19, Kürtler ise % 6. Yani arkadaşlığa sıcak bakmayanların Türkler arasındaki sayısı Kürtlere göre üç kat fazla.
Bu tablo Kürtlerin birlikte yaşama isteğinin Türklerden daha yüksek olduğunu gösteriyor. Devletin neredeyse son yüz yıldır yürüttüğü 'Kürt siyaseti'nin yarattığı bütün olumsuz sonuçlara, binlerce faili meçhule, yasaklanan Kürtçeye, boşaltılan binlerce köye, yaşanan büyük iç göçe ve bunun getirdiği yoksulluğa ve yoksunluğa rağmen Kürtlerin birlikte yaşama iradeleri çok 'değerli'.
Sonuç: Türkiye'de yaklaşık % 20-25'lik bir Türk kitlenin Kürtlerle birlikte yaşama iradesinde bir gevşeme gözlemleniyor. Türkler arasında 'ayrılıkçı' fikirler daha yaygın. CHP ve MHP'nin Kürt meselesine yaklaşımları bu kitleyi daha da büyütebilir. Siyaseti bu kesimlerin 'kötü kanaatleri', 'rahatsızlıkları', 'sosyal mesafesi' ekseninde yaparsak Türkiye'yi böleriz.
Devletin neredeyse yüz yıldır yürüttüğü yanlış Kürt siyaseti Kürtlerin Türklerle birlikte yaşama iradesini ortadan kaldırmadı, ama Türk halkının sosyal ilişkilere yansıyan olumsuz tutumları ve dışlayıcı tavırları Kürtleri bu ülküden koparabilir. A. Turan Alkan'ın dünkü uyarısını dikkate alalım: 'Bir ülkeyi, milliyetçilerinden başka kimse bölemez'.
ZAMAN