“Kürt Meselesinde Rehavete Kapılmamak Lazım”

Yazısında 16 Nisan referandumunda Doğu-Güneydoğu bölgelerinde tırmanışa geçen “Evet” oylarını değerlendiren Hakan Albarak, “‘Nasıl olsa HDP tabanı sakin ve mutedil’ diye rehavete kapılmamak lazım.” diyor.

Hakan Albayrak’ın konuyla ilgili yazısı şöyle:

Kürt Meselesinde Rehavete Kapılmamak Lazım

Diyarbakır’da, Van’da, Ağrı’da, Hakkari’de, Şırnak’ta, hatta Tunceli’de “Evet” oyları AK Parti’nin son seçimlerde aldığı oyların epey üstünde çıktı, HDP seçmeninden anayasa değişikliği paketine ve dolayısıyla AK Parti’ye hatırı sayılır bir destek geldi, ama bu illerimizde HDP’ye teveccüh hâlâ olağanüstü büyük.

PKK’nın uğradığı muazzam itibar kaybı HDP’ye aynı azamette yansımıyor.

O azametin yanından bile geçemiyor HDP’nin kaybı.

Kürt açılımı, terörle mücadelede medenî ve ahlakî bir tarzın benimsenmesi, görevden alınan HDP’li belediye başkanlarının yerine atanan kayyımların çalışkanlığı ve halka yakınlığı bölgedeki devlet algısını müsbet yönde değiştirdiyse de, yüzde 70-80’lere varan oranlarla HDP’nin kalesi olmaya devam eden illerimiz var.

Diyarbakır’ın bile neredeyse yüzde 70’i her şeye rağmen hâlâ HDP’li.

***

Ne yapalım şimdi?

HDP yeterince oy kaybetmiyor diye üzülelim mi yoksa HDP yeterince oy kaybetmese de PKK’nın itibarı yerlerde sürünüyor diye sevinelim mi?

İkisi beraber de olur, ama ille de ikisinden birini tercih etmek gerekirse tabii ki ikincisi.

Yakın geçmişe kadar PKK taraftarı olan bir HDP seçmeninin şimdi HDP saflarından ayrılmamakla beraber PKK’yı “Siyasete bir şans tanımadın, Kürtlerin siyasette elde ettiği büyük kazanımın içine tükürdün, barışı durduk yerde bozup milleti bir hiç uğruna felakete sürükledin” diyerek telin etmesi iyimserlik sebebi değilse nedir?

PKK’nın halk ayaklanması çağrıları halkta makes bulmuyor.

HDP’liliğin de bir harareti yok artık; partinin onca yöneticisi ve belediye başkanı tutuklandığı halde kimse ortalığı yakıp yıkmaya teşebbüs etmedi, hatırı sayılır bir protesto gösterisi bile yapılmadı.

Bir tarafta hem PKK’nın hem de siyasetlerini PKK ile tevhit eden HDP yöneticilerinin gafleti, öbür tarafta yeni -müsbet- devlet algısı, daha sakin ve mutedil bir HDP’liliğe yol açtı.

AK Parti fahiş bir hata yapmazsa bu durum kolay kolay değişmez.

PKK’nın ve dolayısıyla HDP’nin siyasi ve psikolojik zeminini teşkil eden meselelerde yeni açılımlar yaptığı takdirde ise daha müsbet yönde değişir.

***

‘Nasıl olsa HDP tabanı sakin ve mutedil’ diye rehavete kapılmamak lazım.

AK Parti’li Kürtlerin desteğinin tamamen ‘ukdesiz’ olduğunu düşünmek de doğru olmaz.

Konu kapanmamıştır.

Kapanması için, devletle Kürtler arasındaki psikolojik duvarın son kalıntılarını da yerle bir etmek için, PKK’nın elindeki son argümanları da elinden almak için atılması gereken bir-iki adım daha kaldı.

Mesela ana dilde eğitin hakkı.

Reel karşılığının çok büyük olacağını zannetmiyorum, ama psikolojik faktör işte…

Halledelim gitsin.

Ne var ki bunda?

Karar

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!