Gözümüzün önünde adım adım uygulanan bir hükümet düşürme operasyonu var. Operasyonun ana komuta merkezi her şeyi çok önceden ince ince planlamış. Böyle bir operasyonda kilit rolü oynayacak kurumlar hazırlıklarına çok önceden başlamışlar. Polisteki, yargıdaki, HSYK'daki, TÜBİTAK'taki, TSK'daki, Adli Tıp'taki gruplar arası koordinasyon mükemmel.
Binlerce kişi yıllarca dinlenmiş, on binlerce sayfa dinleme tapesi satır satır incelenip "işe yarar" her ayrıntı zamanı gelince kullanılmak üzere istiflenmiş. Bazılarını suçlayıp yargılamak, bazılarını korkutup etkisizleştirmek, bazılarını şantajla operasyona dahil etmek için...
Ekonominin hayati noktalarına, mega projelere can alıcı vuruşlar için planlar yapılmış.
İttifaklar üzerinde dikkatle çalışılmış. İş dünyasının bir bölümü, kimi siyasi partiler, merkez medyanın ana gövdesi, eski ve yeni AK Parti muhalifi aydın kamuoyu yedeğe alınmış.
Ülkenin uluslararası kamuoyundaki itibarını sarsmak, boynuna El Kaideci yaftası asmak için gerekli operasyonlar yapılmış.
Uluslararası ittifaklar tamam. Yabancı basındaki güçlü bağlantılar sayesinde anlı şanlı kimi yayın organları neredeyse her gün siyaset mühendisliği yapıyor, "yol haritası" çiziyor, hatta isim isim yeni hükümeti belirliyor. Marjinal sol molotoflarını hazırlamış bir işaret fişeği bekliyor.
Tablodaki tek eksik: Kürtler
Bu tabloda tek bir eksik var. Ama çok önemli bir eksik: Kürt siyasi hareketi...
Eğer Kürt siyasi hareketi de yedeğe alınabilse, çözüm süreci çökertilip silahlı çatışmalar yeniden başlayabilse, işte o zaman iktidarın altından çok önemli bir tuğla çekilmiş olacak. AK Parti iktidarı hem ABD ve AB nezdinde en önemli projesinde yenilgiye uğramış, dolayısıyla gözden çıkarılması kolay bir müttefik haline gelecek hem de barış umudu ile AK Parti'ye sarılan kitleler umutları kırılmış bir halde ondan uzaklaşacak.
Bu şimdiye kadar mümkün olamadı. Kürt siyasi hareketi Gezi günlerinden bu yana, kuşatma ve yıkma planını hazırlayanların umutlarını üst üste boşa çıkarttı. Gezi olaylarında sorumlu bir tarafsızlık tutumu takınıp alanlara çıkmadı. 17 Aralık operasyonu başlar başlamaz aldığı net tutumla bu operasyonu yapanların yanında olmayacağını da net bir biçimde ortaya koydu.
Güç dengesi hesapları
Ne var ki Kürt siyasi hareketinin lider kadrosunun yekvücut olmadığını da biliyoruz. Son günlerde BDP'den yapılan bazı açıklamalar, bu hareket içinde ciddi yalpalamaların varlığına işaret ediyor. Demirtaş'ın "bu iktidarla yürümenin imkansızlığı" ve "geçiş hükümetinin tartışılabilirliği" yönündeki açıklamaları bunun en tipik belirtileri...
Daha çok "sol" tandanslı diyebileceğimiz kanatta görülen bu tutum değişikliğini nasıl yorumlamalıyız?
İlk akla gelen ihtimal seçim ortamına girilmiş olması ve bu ortamda AK Parti'nin BDP'nin tek rakibi olması...
Ne var ki ben meselenin bundan ibaret olmadığını hissediyorum. Umarım yanılıyorumdur ama sanıyorum ki bu yalpalamada son günlerde yaptıkları güç dengesi hesaplarının da bir etkisi var. Kürt siyasi hareketi içinde bir grup, hükümetin karşı karşıya kaldığı kuşatma harekatında giderek zorlandığı, geleceğinin belirsizleştiği ve güçler dengesinin muhalefet lehine değiştiği değerlendirmesinden hareketle çizgisini esnetmeye ve muhtemel dönüş hareketi için kendisine manevra alanı açmaya çalışıyor.
Eğer durum buysa, hemen söylemeliyim ki bu büyük bir hatadır.
Birincisi güç dengeleri yanlış hesap ediliyor olabilir -ki bu durumda öyle görünüyor.
İkincisi, siyasetçi güç dengelerini kolluyor ve "kazanacak ata oynama" hesabı yapıyorsa bile, bu hesabı günlük ya da aylık vadeleri göz önüne alarak değil, çok daha uzun vadeleri düşünerek yapması beklenir.
Ve tabii üçüncüsü de, kazanacağını sandığınız güç kazandığında sizin kaybetmeniz mukadderse -ve tarih bunun şahidi ise- o zaman yaptığınız şey en azından gaflet ve dalalettir.
BUGÜN GAZETESİ