Kürt, Alevi, Çingene derken...

Abdurrahman Dilipak

Önceki gün Konya’daydım. Dün Kocaeli’ne geldim.

İki gün burada Çerkezlerle birlikte olacağız.. Kocaeli’nde Çerkez Halkları İnisiyatifi, hareketin bundan sonrasını konuşacak..

Bu işin Kürt, Alevi ve Çingenelerle sınırlı kalmayacağı açıktı.. Bu iş Çerkezlerle de sınırlı kalmayacak. Burada Arap da var, Laz da, Arnavut da var, Boşnak da. Ermeni, Rum, Yahudi’nin dışında Süryani, Keldani, Arami Asuri diye bir sürü halk yaşar bu topraklarda..

3 kıtaya yayılmış bir imparatorluğun mirasçısı olmak zordur.. Arap dediğimizde tek bir Arap yok. Balkan ve Kafkas halkları açısından da durum pek farklı değil.

Kürtler de tek bir kitle değil..

Dini, ideolojik, politik, kültürel, sınıfsal, vicdani kanaat gibi farklılıklar yanında bir de çapraz aile bağları sonucu son derece karmaşık bir durumla karşı karşıyayız..

Kemalist paradigma çöktü.. 1. Dünya savaşı yıllarında oluşan uluslararası düzen de tıkandı.. Buna bir de iletişim teknolojisindeki gelişmeleri eklerseniz yeni bir durumla karşı karşıya olduğumuz görülecektir.

Şimdi, bu sürece Çerkezler de katılıyor. Bu süreçte yaşananlar... Aslında Osmanlı ülkesinde bugün varolan ülkeler ve halklar bu süreçten ciddi olarak etkileneceklerdir diye düşünüyorum. Onun için bu işi ciddiye almamız gerekiyor..

Bana kalırsa Çerkezlerin bu sürece katılmaları işi daha da çıkmaz hale getirmeyecek, aksine çözüm yönünde umutları artıracaktır diye düşünüyorum..

Bu iş dil sorunundan ibaret değil. Ama sanırım bu sürecin en önemli halkalarından biri dil konusu..

Bunun ardından kültürel haklar sorununa gelecek sıra.. Sanırım siyasal haklar daha sonra gündeme gelecek. Çünki, siyasal haklar aslında sadece Kürtler ve Çerkezler için değil, herkes için gerekli.. Onun için bu işi hep birlikte başarmamız gerekiyor. Aslında insan hakları ve hukuk devleti, kültürel haklar da hepimizin ortak meselesi değil mi?

Benim çözümüm çok basit, mesela ben Müslüman ve Türk kimliğimle, Bulgaristan’daki, Yunanistan’daki Müslüman ve Türkler için ne talep ediyorsam, buradaki gayrimüslimler ve gayri Türkler için de onu talep ediyorum.. Haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana, zalime karşı olacağım. Bir topluluğa haklı gerekçelere dayalı olan düşmanlığım bile, beni onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmeyecek..

Lozan benim meselem değil. Tarihin kavgalarına, yanlışlıklarına da girmek istemiyorum.. 19. YY sonrası savaş yıllarında oluşan kavram ve kurumlar, uluslararası düzenin çözüm modelleri ile mevcut sorunların açıklanmaya çalışılmasında bir fayda görmüyorum. Yeni bir dünya kuruluyor.. Şimdi yeni şeyler söyleme zamanıdır.. Yeni hayaller kurma zamanıdır..

İnkar ya da vazgeçme değil kastım.. Ya da dün dünde kaldı da değil demek istediğim. Tarihi övgü ya da sövgü kitabı gibi görmeyelim.. Tarihin kavgalarını yeniden canlandırmaktan vazgeçelim.. Tarih bir bilgi kitabı, bir tecrübeler birikimi olarak ufkumuzu aydınlatsın yeter..

Yeni bir dünya kuruluyor..

Umudumuz korkularımızdan önce gelmeli.. Sevgimiz nefretimizi aşmalı. Yusuf’un kardeşlerini affettiği gibi biz de kardeşlerimizi affedebilmeliyiz.. Peygamberimiz Mekke’nin fethinde de aynı şeyi söylemedi mi?

Çerkez inisiyatifinin sürece renk ve canlılık katacağını düşünüyorum.. Gürcü, Arnavut, Arap inisiyatifleri de, Süryani inisiyatifi de adaletten, barıştan, hürriyetten yana sesini yükseltmeli..

Birbirimizden hak almak değil, birbirimizle hesaplaşmak, hesap sormak, suçlamak yerine, herkes bu süreçte biraz da kendi içine bakmalı. Nerede yanlış yaptık demeli.. Kendi içimizde yanlış yapanları, yanlış yapılan işleri de savunmaktan vazgeçmeliyiz..

Çerkezler yanlış yapan Çerkez’i savunmamalı, ya da Kürtler, bölge Ermenilerine yapılanları meşru kabul etmeli mi, Topal Osman Karadenizli diye, ille de Karadenizliler savunmalı mı? Kemalist kadroların Türkçülük adına estirdikleri terörü, tenkil, tedip, tehcir ve asimilasyon politikalarını ben niye savunayım ki? Osmanlı paşaları diye, niye İttihat Terakki’nin suçlarını görmezden geleyim ki?

Yeni bir dünya kuruluyor. Bu yeni dünyayı birbirimize rağmen değil, birlikte kurmanın bir yolunu bulmamız gerek.. Çerkezler bu tartışmalara katılırken politik ve ideolojik bir dil yerine felsefi, etik ve estetik bir dil kullanırlarsa, bu hepimiz için büyük bir kazanım olacaktır..

Selâm ve dua ile..

YENİ AKİT