Son bir aydır 'Kürt açılımı'nı konuşuyoruz. İktidar süreci başlattı, muhalefet pozisyonunu belirledi. Gazeteciler, akademisyenler, sivil toplum kuruluşları da düşüncelerini ve önerilerini hem bu işi yürüten koordinatör bakan hem de kamuoyu ile paylaştılar.
Peki açılıma, açılıma yönelik muhalefete, çözümün olası içeriğine ve imkanlarına ilişkin olarak halk ne düşünüyor?
Son günlerde yapılan çok kapsamlı bir SETA-Pollmark araştırması bu sorulara net cevaplar veriyor. Türkiye genelinde 10.500 kişiyle yapılan kamuoyu araştırması adeta bir yol haritası; iktidarın, muhalefetin ve kamuoyu önderlerinin mutlaka derinlemesine tahlil etmesi gereken sonuçlar.
Öncelikle halkın % 55'i 'Kürt sorunu'nun Türkiye için önemli bir sorun olduğu kanaatinde. Yani artık böyle bir sorunun varlığını inkar etmek abesle iştigal. Daha da çarpıcı olan PKK'nın askerî yöntemlerle etkisiz hale getirilmesi halinde bile Kürt sorununun çözülmüş olmayacağını düşünenlerin oranının % 56'ya ulaşması. PKK'nın kendi iradesiyle silahı bırakıp dağdan inmesi durumunda bile sorunun çözülmeyeceğini söyleyenler % 51 düzeyinde. Buradan çıkan sonuç çok net: PKK'dan bağımsız olarak memleketin bir Kürt meselesi var. Dolayısıyla bunun aşılması sadece askerî tedbirlerle olamayacak. Siyasetin devreye girmesi kaçınılmaz. Buna paralel çok önemli bir sonuç daha var: Halkın % 71 gibi çok büyük bir kısmı son 25 yılda terörle mücadelede uygulanan yöntemlerin başarısız olduğunu düşünüyor. Üstelik bu 'başarısızlık' tespitinde Türk ve Kürt kökenli yurttaşlarımız neredeyse tam mutabık (Türk kökenlilerin % 71'i, Kürt kökenlilerin % 75'i).
Dolayısıyla tüm siyasî aktörlere buradan duyurulur: halk, varlığını kabul ettiği bu sorun hakkında yeni şeyler söylenmesini, yeni çözüm yöntemlerinin geliştirilmesini istiyor.
İşte tam da bu nedenle halkın çoğunluğu hükümetin açılımını olumlu buluyor (% 43, olumsuz görenler % 39). Belki de daha çarpıcı olan, muhalefet partilerinin açılıma yönelik tepkilerinin kamuoyu tarafından nasıl algılandığı. Halkın % 16'sı CHP'nin bu konuda izlediği siyaseti olumlu bulurken % 64'ü olumsuz olarak niteliyor. Aynı şekilde MHP'nin yaklaşımını olumlu bulanların oranı % 16, olumsuz görenlerin oranı ise % 62. Bu rakamlar bence muhalefet için üzerinde ciddiyetle düşünmeleri gereken cinsten. Mesaj açık; sorunun çözümüne engel olmayın, katılın. Bu mesaj o kadar net ki, bu iki partinin açılıma ilişkin yaklaşımına kendi tabanları bile destek vermiyorlar. Kendi partilerini bu konuda CHP'lilerin % 33'ü, MHP'lilerin % 40'ı destekliyor.
Aslında yukarıdaki tablo neredeyse bir genel seçim tablosu; AK Parti'nin açılım politikasını olumlu bulanlar (% 43), CHP ve MHP'nin açılım yaklaşımını olumlu bulanlara (% 16) açık fark atmış durumda. Dolayısıyla muhalefetin 'açılım' konusunda AK Parti'ye yüklenerek seçmen tabanlarını genişletme stratejisinin politik bir karşılığı yok.
Muhalefetin, açılımı bölücülük ve ihanetle niteleme girişimleri de kamuoyunda destek görmemiş. Halkın % 60'ı Başbakan ve hükümetin açılım çabalarının 'bölücülük' olarak nitelenemeyeceği kanısında. Vatandaş, CHP ve MHP liderlerinin sandığından daha az 'partizan'. Anlaşılan, artık 'ihanet' söylemi üzerinden siyaset yürütmek prim yapmıyor.
Sorunun varlığını bilen halk, çözüm girişiminde bulunanlara bir şans veriyor. Buna DTP de dahil. DTP'nin açılıma yaklaşımının bütün muhalefet partilerini aşan bir şekilde % 35 düzeyinde olumlu görülmesi çok ilginç. Çözüme destek veren bir DTP, kamuoyunun genelinde normalleşmesini tamamlayabilir ve 'Türkiye partisi' olabilir.
'Türkiye'nin Kürt Sorunu Algısı' araştırmasında üzerinde durulması gereken birçok konu var. Ancak özet şu; halk çözümsüzlük siyaseti yapanlara sıcak bakmıyor, çözüm girişimine de ihtiyatlı bir destek veriyor.
ZAMAN