Çin ile ABD arasında teknoloji, ticaret ve bölgesel etkinlik başta olmak üzere birçok alanda rekabet ve nüfuz mücadelesi giderek artıyor.
Pekin ile Washington arasında Tayvan konusunda karşılıklı açıklamalarla gerilimin dozajı yükselirken, iki ülkeden çeşitli alanlarda atılan karşılıklı adımlar, gerilimin daha da gün yüzüne çıkmasına neden oluyor.
ABD, Çin'in Asya-Pasifik'teki artan nüfuzuna karşı denge oluşturmak amacıyla bölge ülkeleriyle ittifak ve ortaklık bağlarını geliştirme çabalarını sürdürüyor.
Güney Çin Denizi'nde kıyıdaş ülkeler arasında sık sık gerilimlere dönüşen egemenlik ihtilafları, Çin'in bölgede artan askeri varlığı ve müdahaleci tavrından rahatsız diğer bölge ülkelerini ABD'ye yaklaştırıyor.
Bölgesel nüfuzun yanı sıra iki ülke arasında teknolojik alanda da bir dizi gerilim yaşanıyor. ABD yönetimi ile Çin arasında özellikle çip üretimi konusundaki rekabet giderek artıyor.
Washington yönetimi öyle ki "ulusal güvenliği" gerekçe göstererek, Çin'in çiplere ve üretimlerinde kullanılan ekipmanlara ulaşımını engelleme adına bir dizi adım attı. ABD, son yıllarda başta Huawei olmak üzere bazı Çinli teknoloji şirketlerinin ürünlerinin ithalatına ve kullanımına yönelik kısıtlamalar getirdi.
Öte yandan henüz resmi makamlarca doğrulanmasa da Çin'in kamu çalışanlarının, iPhone kullanımını yasakladığına yönelik haberler, geçen hafta uluslararası basında yer aldı.
Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru'nun kurulmasına yönelik mutabakat zaptı
ABD ile Çin arasında birçok alanda artan rekabet ve nüfuz mücadelesi gündemdeyken, Hindistan'ın ev sahipliğinde 9-10 Eylül'de düzenlenen G20 Liderler Zirvesi'nde, Pekin yönetimini kızdıracak bir adım daha atıldı.
Zirvede, ticaretin artırılmasına, enerji kaynaklarının sağlanmasına ve dijital bağlantının geliştirilmesine yardımcı olacak Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru'nun (IMEC) kurulmasına yönelik Hindistan, ABD, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Fransa, Almanya, İtalya ve Avrupa Birliği (AB) arasında mutabakat zaptı imzalandı.
Zapta imza atan ülkeler, bağlayıcı bir finansal taahhütte bulunmazken, 2 ay içinde koridorun oluşturulmasına yönelik "eylem planı" hazırlamayı kabul etti.
Eski baharat yoluna benzetilen proje, Hindistan'ın Mumbai şehrinden başlayarak deniz yoluyla BAE'nin Dubai şehrindeki limana, oradan da demir yoluyla Al Gheweifat ilçesine ulaşacak. Daha sonra Suudi Arabistan'ın Haradh ilçesinden ve Riyad şehrinden geçerek Ürdün'e, daha sonra da İsrail'in liman kenti Hayfa'ya ulaşacak. Hayfa'dan deniz yoluyla Yunanistan'ın Pire Limanı'na götürülecek ürünler buradan da kara yoluyla Avrupa'ya taşınacak.
Proje hayata geçirilirse, Hindistan ile Avrupa arasındaki ürün ticaretinde kullanılan mevcut güzergah yaklaşık yüzde 40 kısalmış olacak.
Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi
Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru, Pekin'in Orta Asya, Avrupa, Orta Doğu ve Afrika ile ticaretini artırma amacını taşıyan "Kuşak ve Yol Girişimi" projesinin geleceğini ve etkinliğini gündeme getirdi.
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, 2013'te Kazakistan'a yaptığı ziyarette duyurduğu "Kuşak ve Yol Girişimi", Çin'in "Marşal Planı" olarak adlandırılıyor.
Son 10 yılda 150'den fazla ülke ve uluslararası kuruluşun paydaşı haline geldiği girişim, dünya nüfusunun 3'te 2'sini kapsayan coğrafyada Pekin'in ticari gücünü artırmayı hedefliyor.
Demir ve kara yolunun yanı sıra deniz yolunu da kapsayan proje, Çin'i dünyaya bağlayan girişim olmasıyla dikkati çekiyor. Tahmini olarak 100'den fazla ülkede 2 bin 600'den fazla projeyi kapsadığı tahmin edilen bu koridor, 6 ana güzergahtan oluşuyor. Bu güzergahlardan birini de Türkiye'den başlayıp Çin'e kadar ulaşan ve "Orta Koridor" adı verilen proje oluşturuyor.
Bu güzergah, Türkiye'den demir yolu ve kara yolu bağlantılarıyla sırasıyla Gürcistan, Azerbaycan ve Hazar Denizi'ne, buradan da Hazar geçişi kullanılarak Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Kazakistan güzergahını takip ederek Çin'e ulaşıyor.
"Kuşak ve Yol Girişimi"nin, dünya ticaretini yüzde 6'den fazla artırması öngörülüyor. Uzmanlar, Çin'in bu girişim için harcayacağı paranın 2027'de 1,3 trilyon dolara kadar ulaşabileceği tahmininde bulunuyor.
Bazı ülkeler, bu projeyi "büyük bir ekonomik fırsat" olarak görürken, bazıları da "tehlikeli" buluyor.
Girişim sayesinde Çin'in Orta Doğu ve Afrika'daki ülkelerle hem siyasi hem de ticari ilişkilerini artırdığı, bölgedeki etkisinin gözle görülür şekilde yükseldiği dile getiriliyor.
Hindistan-İran-Rusya hattındaki girişim: Uluslararası Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru
Hindistan'ın bölgede bir diğer başını çektiği koridor ise Rusya'ya olgunlaştırmaya çalıştığı Uluslararası Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru.
Uluslararası Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru, 12 Eylül 2000'de Rusya, İran ve Hindistan arasında imzalanan anlaşmayla kuruldu. Sonraki yıllarda aralarında Azerbaycan ve Türkiye'nin de bulunduğu 10 ülke daha bu projeye katıldı.
Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru ile Hindistan'dan Rusya'ya, aynı zamanda Kuzey ve Batı Avrupa'ya giden yüklerin ulaşım sürelerinin azaltılması amaçlanıyor. Henüz tam olarak işlevsel hale getirilemeyen bu koridor, Batı'nın yaptırımlarının hedefindeki Rusya ve İran arasındaki ikili ve ticari ilişkiler için önemli bir yere sahip.
Çin'in yükselişi ve Hindistan alternatifi
IMEC mutabakatının ilan edilmesinin ardından uluslararası çevrelerde, projenin hedefinde Batı'nın Hindistan'ı kazanarak Çin'in Kuşak Ve Yol Girişimi'ne alternatif geliştirmek olduğu yorumları yapılıyor.
Hayata geçirilmesi durumunda IMEC, aynı zamanda ABD perspektifinden, Orta Doğu'daki ortaklarının Çin yerine Hindistan'la ticari ilişkilerini güçlendirmesine hizmet edecek.
Körfez ülkelerinin son yıllarda Çin'le ticari ve siyasi ilişkileri geliştirmesi, Washington yönetimince dikkatle izleniyor.