21'inci yüzyılın en büyük trajedilerinden olan Suriye iç savaşı derin yaralar açtı.
Esed rejiminin insanlık dışı eylemleri, uluslararası adalet için de en önemli sınavlardan biri haline geldi.
Rejimin suçları arasında sivillere yönelik kimyasal saldırılar, işkence ve katliamlar var. Ancak rejim, tüm bunlara rağmen 10 yılı aşkın süredir hukuk önünde hesap vermekten kaçıyor. Adalet arayışı henüz beklenen sonuca ulaşamadı.
Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi'nden Prof. Dr. Murat Yeşiltaş, konuyla ilgili şunları söyledi:
"Uluslararası hukuk bu tür suçlara bir şekilde cezalandırıcı bir eyleme girme noktasında bir acziyet içinde, bunu sadece Suriye'de görmedik diğer krizlerde de gördük... Ortaya çıkan adalet de toplum vicdanını tatmin etmedi, yeniden yaraladı."
UCM'nin yapısı adaleti engelliyor
Bu adaletsizliğin en önemli nedeni, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin yapısı ve devletlerin farklı yaklaşımları.
ORSAM Suriye Araştırmacısı Hamza Haşıl, UCM'nin tamamıyla BM Güvenlik Konseyi'ne bağlı olduğuna dikkat çekerek "Yani BMGK'nın tamamının onayı olmadan bir yargılama yapılamadığı süreç görüyoruz. Esed rejiminin yargılanması BMGK'da gündeme getirilse de Rusya ve Çin tarafından veto edildiğini gördük." dedi.
Rejim albayına verilen ceza, örnek olur mu?
Geçtiğimiz günlerde yaşanan bir gelişme, rejimin savaş suçlularının yargılanmasına ilişkin yeni beklentiler ortaya çıkardı.
Rejimin eski albaylarından Enver Raslan, Almanya'da ömür boyu hapse mahkum edildi.
Karar, Suriye’de rejim eliyle işlenen cinayet ve işkence suçları açısından bir ilk oldu.
Raslan'ın aldığı ceza, Suriye'deki savaş suçlarına ilişkin yeni bilgi ve belgelere ulaşılmasını sağlayabilir.
Uluslararası hukukun Suriye'de işlemesi için ülkelerin ortak tavrı önem taşıyor.
İlerleyen dönemde rejimin savaş suçlularına ilişkin yeni yargılamaların ortaya çıkması bekleniyor.