İstanbul Anadolu 35. Sulh Ceza Mahkemesi, arkadaşının cep telefonuna "Vatan olacaksa Kürdistan olsun. Bayrak olacaksa kesk ü soru zer (sarı-kırmızı-yeşil) olsun. Başkan olacaksa Abdullah Öcalan olsun. Kürdistan kurulacaksa canımız feda olsun. Bu mesajı tüm Kürtlere yollamayan namert olsun. Be serok jiyan nabe (Öndersiz yaşam olmaz). Yurtsever Gençlik" yazılı SMS atan sanığa hem "şüphe"den hem de "ifade özgürlüğü"nden beraat kararı verdi.
Vatan gazetesinden Kemal Göktaş'ın haberine göre, İstanbul Kartal'da bir inşaatta çalışan M.K, cep telefonuna, beraber çalıştığı arkadaşı H.A'nın telefonundan gelen SMS üzerine şikayetçi oldu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na ifade veren H.A, inşaatta 25-30 kişinin çalıştığını ve beraber yattıklarını belirterek mesajı kendisinin çekmediğini, birlikte çalıştığı arkadaşlarından birinin çekmiş olabileceğini söyledi. Başsavcılık ise H.A'ya "örgüt faaliyeti çerçevesinde suçu ve suçluyu övmek" suçlamasıyla dava açtı. Bu sırada H.A başka faaliyetleri nedeniyle "PKK üyesi" olduğu iddiasıyla tutuklanarak Tekirdağ F Tipi Cezaevi'ne konuldu.
ÖZGÜRLÜK LEHİNE DİNAMİK YORUM
Davaya bakan Anadolu 35. Sulh Ceza Mahkemesi, sanık H.A'nın beraatine karar verdi. Kararda, sanığın mesajı attığının kesin olarak bilinmediği ve "şüpheden sanık yararlanır" ilkesine göre cezalandırılamayacağı belirtildi. Sanığın mesajı attığı kabul edilse dahi cezalandırılamayacağı belirtilen kararda, Yargıtay ve AİHM'in bazı kararlarına atıf yapılarak şöyle denildi:
"Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde öngörülen, Yargıtay ve AİHM kararlarıyla da desteklenen ifade özgürlüğünün kullanılması kapsamında kaldığı ve suçun yasal unsurları itibari ile oluşmadığı açıktır. AİHM kararlarında da açıklandığı üzere ifade özgürlüğü demokratik toplumun temel değerlerindendir. Bireyin gelişimi ve toplumun ilerlemesi için vazgeçilmezdir. İfade özgürlüğü yalnız hoşa giden zararsız düşünceler için değil, özellikle sarsıcı, toplumun çoğunluğunun beslediği değerlere aykırı şok edici ifadeler için önemlidir. İfade özgürlüğüne yapılacak müdahalenin meşru olması için yasal koşulların gerçekleşmesi yanında sınırlandırmanın demokratik toplumda gereklilik kriterine taşıması gerekir. AİHM kararlarında da bu husus toplumsal ihtiyaç olarak ifade edilmiştir. AİHM kararlarında özgürlük lehine dinamik yorum yaparak bireyin ifade özgürlüğü konusunda özel hassasiyet gösterilmektedir."