Rahmetli babamı vefatından sonra ilk kez gördüm rüyamda. Elinde bıçak, güzel mi güzel bir kurbanın; uysal, sakin, kendisini teslim etmiş, o büyük ana hazır bir hayvanın başındaydı. Babam gözleriyle bize, “kenara çekilin” işareti verdi. Bıçağı çaldı, kan fışkırdı, hayvan gülümsedi.
Kurban bayramı yaklaşınca büyük telaş başlardı evimizde. Yoksulluk diz boyuydu; ama kurbandan taviz vermezdi babam. Ortaklar bir araya gelir, hayvanı arar, bulur, güçlükle mahalleye getirirlerdi. Bayram sabahları hem bir sevinç ve heyecan, hem de büyük tedirginlik hüküm sürerdi. Hayvanı zaptetmek, yatırmak, hazır hale getirmek, hele bir de acemi ortaklara denk gelinirse, büyük meseleydi. Bıçak boğazla buluşup kurban canını teslim ederken, babamın üzerinden büyük bir yük kalkar, gerilim yerini bayrama bırakırdı. Her seferinde, “bir daha büyük baş hayvan kesmeyeceğim” derdi babam, ama dayanamaz, bir sonraki bayramda yine aynı stresin altına girerdi.
Biz çocuklar için Kurban Bayramı Ramazan Bayramı'ndan daha dolu, daha heyecanlı geçerdi. Aksiyon vardı ne de olsa. Kurbanın başında sadece ortaklar değil, neredeyse bütün mahalleli olurdu. Saatler sürecek operasyonu ilgiyle izler, ayak işlerine koşturulurduk. Yapılan sohbetlerden, şakalaşmalardan, saatler süren telaşeden büyük keyif alırdık.
İkindiye doğru işler tamamlanır, kurban paylaşılır, ortaklar birbiriyle helalleşir, “Allah kabul etsin” dualarıyla herkes evlerine dağılırdı. Bizim için meşakkatli zaman o anda başlardı. Mahallede kimin kurban kesmediğinin listesi çok çabuk oluşur, istihbarat hızla paylaşılır, çocuklar dağıtıma başlardı. Elimizde etlerle evden eve koşturur, hiç tanımadığımız kapıları çalıp emaneti teslim ederken samimi dualara mazhar olurduk.
Çocuktuk, ve, o kurbanın kesilme anını, tekbirleri, huşuyu, o kanın fışkırmasını, toprakla buluşmasını, o canın çıkışını izlerdik.
Yoksul gecekondu mahallesinde nasıl oluyorsa, içine modernizm/hümanizm kaçmış amca ve teyzeler olur, “çocuklar görmesin” diyerek bizi o huşu anından uzaklaştırmaya çalışırlardı.
Büyüdükçe, “kurban kesme” ve “vahşet” kelimelerinin yan yana getirilişini de fark etmeye, o tahkirin, aşağılamanın, ötekileştirme ve dışlamanın da muhatabı olduğumuzu hissetmeye başladık.
Kızılderili ve zenci kölelere kıyan, atom bombasıyla yüzbinleri bir anda katleden, Müslüman kanıyla yaşayanlar vahşi değildi; kurban kesen bizler vahşiydik.
Daha 70 yıl önce milyonlarca insanın öldüğü savaşları yapanlar vahşi değil; biz vahşiydik.
Bosna'da, Afganistan'da, Irak'ta, Filistin'de, Açe'de, Myanmar'da, Suriye'de, Mısır'da, Afrika'da oluk oluk insan kanı akıtanlar cani değildi; kurban kesen bizler caniydik.
Her gün canlarımıza kıyan PKK'ya cani diyemeyenler, kurban kesiyoruz diye bize demediklerini bırakmadılar.
Kurban eti dağıtan Yasin Börü ve arkadaşlarını en vahşi yöntemlerle öldürenler cani olmadı; elinde bıçak, Rabbine teslim olmuş şekilde kurban kesenlere cani dendi.
Acaba Fetullahçılar, kurban parasına ve kurban derisine gösterdikleri ilgiyi, kurban kesmeye de gösterebilselerdi, 15 Temmuz gecesi, alçakça, vahşice, canice, vicdansızca, 250 canımıza kıyabilirler miydi?
Kurban hayattır.
Kurban, ahireti hatırlamak, canın kıymetini ve emanetliğini idrak etmektir.
Kurban, İbrahimî bir duruştur; Kurban, İsmail'lerin yaşatılmasıdır.
İmkanınız el veriyorsa, kurban kesin. Yine mümkünse, kurbanınızı kendiniz kesin. Kurbanınızın başında durun, o kanın akışını, o canın çıkışını görün. Zor demeyin, kirli demeyin, meşakkatli demeyin, kolayına kaçmayın. Hele hele, çocuklarınızın o muhteşem manzarayı seyretmesini mutlaka sağlayın.
YOKLUĞUNUZ ACI...
Geçen bayram aramızda olup, bu bayram Rahmet-i Rahman'a vasıl olmuş ne çok kardeşimiz var...
Terör şehitleri, Suriye'de şehit olanlar, 15 Temmuz kahramanları...
Yoklukları, bu bayram sabahında daha bir hissedilecek. Gidişleri bu bayram sabahında hanelerde ve gönüllerde kocaman bir yumruk gibi can acıtacak.
Arafat'ta edilmiş, şu anda da Kabe-i Muazzama'da edilen dualar hürmetine Rabbim şehitlerimizi Cennetiyle buluştursun, ailelerine sabır ihsan eylesin.
Önceki gün de büyük bir acı yaşadık. Başbakan Başmüşaviri, usta yazar Mustafa Şahin ağabeyimizin oğlu, Ahmet Salih'imiz Hakk'a yürüdü. Annesinin, babasının, kardeşlerinin sabrı bol, Ahmet Salih'imizin mekanı Cennet olsun.
Bayramınız mübarek, bayramınız bayram gibi olsun.
YENİ ŞAFAK