“Kur’an’ın Gösterdiği Toplum ve Tarih Değerlendirmesi”

“Kur’an’ın Gösterdiği Toplum ve Tarih Değerlendirmesi” başlıklı konu, Hamza Türkmen'in sunumuyla Giresun/Eynesil Özgür-Der'de konuşuldu.

Haksöz Haber

Giresun/Eynesil Özgür-Der’in 2015-2016 döneminin son etkinliği Hamza Türkmen’in Kur’an’ın Gösterdiği Toplum ve Tarih Değerlendirmesi” başlıklı konuyu işlediği programla sona erdi.

Programın sunuculuğunu yapan Arif Can, Kur’an-ı Kerim tilaveti için Şalpazarı Çok Programlı Lisesi Müdürü Kemal Türkmen Hoca’yı kürsüye davet etti. Bakara Suresi’nin 152-157. ayetleri okunduktan sonra sunumunu yapmak üzere Haksöz dergisi yazarı Hamza Türkmen kürsüye davet edildi.

Hamza Türkmen “Kur’an’ın Gösterdiği Toplum ve Tarih Değerlendirmesi” başlıklı konuya ilk Kur’an hitabının, insanlara “ilimde yakinilik” ifade eden bilginin kaynağının gösterilmesi ve her türlü kirden arınmaları çağrısı ile başladığını belirterek girdi.

Türkmen, Müddessir Suresi’nde Kur’an vahyinin inzaline tanık olan ilk toplumun “sakar” üzerindeki 19 görevlinin ne ifade ettiği konusundaki tutumuna göre nasıl tasnif edildiğini hatırlattı.

Vahyi bildirimler karşısında farklılaşan tavırlara göre toplumun tasnif edilmesinin, amelimizle ve tebliğimizde hayatı vahiyle aydınlatma görevimiz için örneklik oluşturacak bir konu olduğunu; aynı zamanda faaliyet göstereceğimiz toplumsal çevre için bir durum değerlendirmesi zorunluluğunu gösteren önemli bir mesel oluşturduğunu belirtti.

Türkmen, tüm insanlık tarihi içinde sırat-ı müstakim çizgisindeki toplumlarla, cahiliye kavramı bağlamındaki sapkın toplumlardan örnekler vererek işledi. Cahili toplumlar arasındaki farkı ve çekişmeyi ise ayetlerdeki sünnet-i evvelin bağlamında önceki Resullerin hitap ettiği Nuh, Salih, Lut’un (S.) toplumlarının bütünsel cahiliyesini; Musa kavminin ise üç farklı tutumu; Davut, Süleyman ve Muhammed’in (S.) sırat-ı mustakim yolunda uyumluluğu yakalayan ümmetleri bağlamında ele aldı.

Türkmen, Ümmet-i Muhammed’in daha sahabe nesli sürecinde bile Rabbimiz tarafından nasıl üç farklı kategoride ele alındığını Fatır Suresi’nin 32. ayeti eşliğinde değerlendirdi. Ve bu bağlamdan kalkarak da zaaf haline düşen ümmet-i Muhammed’i tanımak, uyandırmak ve vahye tanıklık yapacak bir bilinç ve diriliğe ulaşmasını sağlamak için de bu tarz toplum ve tarih analiz ve değerlendirmelerinin ne kadar önemli olduğunu, Kur’an kıssalarının tahkik ederken de anlayabileceğimize işaret etti. Kur’an’da doğru istikamete örnek olarak “Resullerin Sünneti” bahsinin geçtiği, bir de Fatır Suresi’nde olduğu gibi toplumsal yasalar/sünnetullah bağlamında helak bahsinin geçtiği üzerinde duruldu.

Rabbimizi her şeyi hakkıyla bildiği, evvelin de, ahirin de, zahirin de, batının da O olduğu ve Rabbimizin ilmi dışında hiçbir şey olmayacağını hatırlatan Türkmen; insan ve toplumlar için takdir edilmiş yolların/sünnetlerin olduğunu; varlıklar için de adetlerin, kaderlerin yani  adetullah’ın belirlendiğini hatırlatıp hepimizin imtihan edilmek üzere yaratıldığımızı belirtti. Ancak insanın hür iradeli olduğunu, diğer canlılar gibi cebri bir yolda yürümediğini; salihlerin veya asilerin yolunu seçme hürriyetinin olduğunu Rad Suresi 11. ve Enfal Süresi 53. ayet bağlamında anlattı.

Müslümanların tüm ümmet coğrafyası içinde yaşamak zorunda kaldıkları cahili toplumlar tuzağına nasıl düştüklerinin, hablullah’tan ayrılmamaları gerekirken mezhepçilik, bölgecilik ve batınilik asabiyesine nasıl kapıldıklarının Kur’an’da toplum ve tarih değerlendirmesine işaret edilen ayetler bütünü içinde değerlendirilmesi zorunluluğuna dikkat çeken Hamza Türkmen, tarihe kronolojik bakışı değil sünnetullahı/toplumsal yasaları önceleyerek bakmanın asıl olduğunu belirtti.

Ümmet yönetimindeki dağılma ve bozulma hallerinin değerlendirmesine toplumsal yasalar çerçevesinde yaklaşan ilk tarih yorumcusunun İbn Haldun olduğunu belirten Türkmen, Osmanlı duraklamasını da bu çizgide ilk defa inceleyen kişilerin Katip Çelebi ve Naima olduğunu belirtip bu münekkidlerin görüşlerinden örnekler anlattı. Ancak son 300-400 yıl içinde ümmet-i Muhammed olarak düştüğümüz toplumsal zaaf ve mağlubiyetlerimizin tarihi süreç itibariyle Kur’an bütünlüğünde ilk kuşatıcı değerlendirmesinin Urvetu’l Vuska ıslah çizgisi tarafından yapıldığını ve 20, 21. yüzyıl İslami uyanış ve hareket mensuplarının da bu çerçevede kendilerini yenileyip farklı İslami metodik çözümlere yöneldikleri üzerinde duruldu.

Tarihimize yüceltici bir hamiyet-asabiye ile mi; yoksa karalayıcı veya tam tersinden yanlışları örtücü bir yaklaşımla mı; ya da Hakk’ın ölçüleriyle mi bakıp bakmayacağımızın bugünümüz için de geleceğimiz için de hayati olduğunu, çünkü metod anlayışımızın da bu zeminler üzerine inşa edildiğini belirten Türkmen, yüceltici veya yok sayıcı değil ümmet temelli döngüsel bir tarih anlayışının Hakk olan sünnetullah ölçüleriyle kavranacağını vurgulayarak konuşmasını bitirdi.

Etkinlik-Eylem Haberleri

Akademi Beyoğlu'nda Barbie filmi üzerinden haz, beden ve tüketim ilişkisi söyleşisi
Gazze yürüyüşüne şahit olan vicdanlı Norveçliler gözyaşlarıyla destek oldular!
“Yükselen yeni milliyetçilik”
Bursa'da Gazze Dayanışma Platformu çağrısıyla Gazze için eylem gerçekleştirildi
Peygamber dostu dört güzel insan