“Kur’an’ın Anlaşılmasının Önündeki Geleneksel Engeller”

Kdz. Ereğli Feda-Der’in Cumartesi seminerlerinin bu haftaki konuğu Bülent Şahin ERDEĞER idi.

 “Kur’an’ın Anlaşılmasının Önündeki Geleneksel Engeller” konulu bir konferans verdi.

Bülent Şahin ERDEĞER özetle şu konulara değindi.

“Gelenek, toplumsal bellek olarak bizim mirasımızdır. Gelenekle olan ilişki tarzımızı sağlıklı bir zemine oturtmak sahih bir din anlayışına ulaşmanın en önemli yoludur. Konuya toptancı bir mantıkla yaklaşıp geleneği toptan iyi ve ideal olarak görmek ne kadar yanlış bir davranış ise tümüyle kötü görmek, yok saymak da o kadar yanlış bir davranıştır. Müslümanlar, ne miras yedilik yaparak geçmişiyle övünme tavrını ortaya koymalı ne de geçmişini sürekli hakir gören bir yaklaşım içinde olmalıdır. Önemli olan devraldığımız miras içerisinde sahih ve vahye uygun geleneği bulmak ve onun takipçileri olabilmektir. Geleneği kötü görme ya da yüceltme kolaycılığına kaçmadan ıslah merkezli bir yüzleşme gerçekleştirilebilmelidir.

Sözkonusu Kur’an olunca, Kur’anı anlama çabaları olunca gelenekle olan ilişkimiz daha da fazla önem kazanmaktadır. Bilindiği üzere Kur’an, nazil olduğu dönemdeki bağlamdan bağımsız ele alınmamalıdır. O gün için gündeme aldığı konuları gözeterek okumalar yapmalıyız. Aksi takdirde Kur’an’ın hiç gündeme almadığı, sorun olarak görmediği tartışmaları ayetlerle delillendirme çabası başlamaktadır ki vahyin doğru anlaşılmasının önündeki en önemli engellerden biri budur. Sonradan çeşitli sosyal ve siyasal sebeplerle ortaya çıkmış birçok tartışmaya ayetler monte edilmeye başlanınca anlam sapmaları da kaçınılmaz hale gelmiştir.

Örneğin Kur’an’ın şefaat konusunu ele almasında, o günkü şirk toplumunun yanlış Allah ve ahiret tasavvurları sonucu ulaştıkları yanlış şefaat algısı etkili olmuştur. Allah’a ulaşmada aracılar koyan, şefaatçiler edinen insanların bu yaklaşımları gündem edilerek yaklaşımları ıslah edilmeye çalışılmıştır. Sorun Hz. Muhammed’in şefaat edip etmemesiyle ilgili bir sorun ve tartışma değildir. Bu bağlam göz ardı edilerek konu değerlendirilmeye başlanınca, Kur’an’ın gündemi ıskalanınca sonraki yüzyıllarda tartışma Hz. Muhammed’in veya evliyaların veya Allah’ın izin vereceği başka insanların şefaat edip etmeyeceği tartışmasına dönüşüvermiştir. Ayetler artık bu gözle okunmaya başlanmış ve vahyin indiği dönemin gündemi kale alınmamıştır. Yine kader tartışmalarıyla ilgili durum da bundan farklı değildir. Kur’an’ın indiği dönemde insanların yaptıklarından sorumlu olup olmadıkları yönünde, ya da her şeyin önceden yazılıp çizildiği ve insana hiçbir seçme hakkı tanınmadığı şeklinde bir gündem ya da tartışma olmamıştır. Dolayısıyla sonraki dönemlerde özellikle siyasal sebeplerle ortaya çıkan kader tartışmalarını delillendirmede bağlamından koparılan ayetleri kullanmak büyük bir sapmanın da sebebi haline gelmiştir.

Yine vahyin sözlü bir hitap olduğu gerçeği es geçilip iki kapak arasından bulunan bir mushafa indirgenince, Kur’anı okuma ve anlamada yeni problemler ortaya çıkmıştır. Örneğin vahyin mahiyetine, özüne yönelik çirkin saldırılara bir cevap mahiyetinde gelen “O’na temiz olanlardan başkası el süremez” ayeti bağlamından koparılmış ve iki kapak arasında düşünülen mushafa dokunmak ve ya dokunmamakla ilgili bir tartışmanın merkezine çekilmiştir. Oysa öncesiyle sonrasıyla bağlama bakıldığında olay çok net olarak görülebilmektedir. Zaten vahyin indiği dönemde ayetlere dokunmakla ilgili bir tartışma ve gündem söz konusu değildir. Yine sonradan oluşan tartışmalara ayetler mesnet kılınmaya çalışılmıştır.”

Vahyi anlamanın önündeki geleneksel diğer engeller bağlamında, “vahyin her Müslüman tarafından anlaşılmasının mümkün olmadığı, onu anlamak için çokça ilim bilmek gerektiği, ayetlerin görünen (zahir) yönünün yanında bir de görünmeyen (batın) yönü olduğu ve bunları da yalnız Allah’la özel bir iletişim içerisinde olan ve ‘evliya’ olarak tabir edilen insanların bilebileceği şeklinde ortaya çıkan ve yayılan düşüncelerin yanlışlığına da değinen Bülent Şahin ERDEĞER, verimli geçen seminerin ardından yakın zamanda kalabalık bir ekiple ziyarette bulundukları Tunus’la ilgili değerlendirmelerini ve özellikle müsümanların kanayan yarası olan Suriye mevzusundaki kanaatlerini paylaştı ve artık iman iddiasında bulunan her insanın Nisa 75-76. ayetlerde belirtildiği üzere mazlum Suriyeli kardeşlerimizin yanında olması gerektiğini ifade etti. İslami mücadele içerisinde yer alarak, safımızı ve tavrımızı belirleyerek Kur’anı anlayabileceğimizi belirterek seminerini sonlandırdı.

Etkinlik-Eylem Haberleri

Bursa’da Gazze nöbeti devam ediyor
Çocuklar "Hayat Namazla Güzeldir" sloganlarıyla yürüdü
Aksa Tufanı ve kazanımları
Özgür-Der Üniversite Gençliği programlarına başladı!
Diyarbakır Özgür-Der Gençlik Çalışmaları başladı