Seminere konuşmacı olarak Bitlis Eren Üniversitesi’nden Öğretim Görevlisi Mehmet Altın katıldı.
Cuma günü saat 19.00’da dernek binasında gerçekleştirilen seminerde konuşmacı Mehmet Altın özetle şu konulara değindi;
Dünyada en çok okunduğu halde en çok yanlış anlaşılan ve en az yaşanan kitap Kuran’dır. Muttakiler için yol gösterici bir rehber olan Kuran’ın belli bir usul ve metotla okunması gerekir. Kur’an muhkem ve müteşabih ayetlerden oluşur. Kur’an, herkesin anlayacağı değil de herkesin gücü nispetinde anlayabileceği bir kitaptır.
KUR’AN’I ANLAMA YÖNTEMLERİ
1. Kur’ân’ı Kur’ânla tefsir etme yöntemi
Peygamberimiz Kur’an’ı Kur’an’la tefsir etmiştir. “İman edip, imanlarına zulmü karıştırmayanlar…” (Enam 82) diye ayeti okuduğunda sahabeler zulümden kastın ne olduğunu sormuşlar peygamberimiz de‘’…Muhakkak ki şirk, en büyük zulümdür.”(Lokman–13) diyerek şirki zulüm olarak değerlendirmiştir.
2. Kur’ân-Sünnet bütünlüğüne önem verme
Peygamber yürüyen Kuran’dı. Onun ahlakı Kuran’dı. Bize en büyük önder, örnek peygamberimizdir. Kuran hükmeder peygamber uygular. Örneğin, Kuran namaz kılmamızı emreder nasıl kılınmasını peygamberimizden öğreniriz.
3. Kur’an’ın indiği dönem ve şartlar çok iyi bilinmelidir
Kur’ân’ın indiği sosyokültürel, sosyoekonomik ve sosyopolitik şartların da bilinmesi, anlamanın doğruluğu açısından büyük önem arz eder.
4. Âyetlerin varsa nüzul sebepleri bilinmelidir
Kuran peyderpey indirilmiştir. Bu yüzden çoğu ayetin bir nüzul sebebi vardır iyi bilinmesi gerekir.
‘’Sana hilâlleri soruyorlar. De ki: "Onlar insanlar ve hac için vakit ölçüleridir. Erdemlilik asla evlere arkalarından gelip girmeniz değildir; fakat erdemlilik kişinin Allah’a saygılı olmasıdır. Evlere kapılarından gelin; Allah’a saygılı olun ki kurtuluşa eresiniz. Bakara 189’’
Sebeb-i Nuzül: Bazı Müslümanlar Hz. Peygamber’e ayın kimi zaman ip gibi ince, kimi zaman da güneş gibi dolgun görünecek kadar çok değişik evreler geçirmesinin “faydasını ve hikmetini” sormaları üzerine bu âyet inmiştir. Câhiliye dönemindeki bir geleneğe göre Araplar ihramlı iken veya daha başka bazı dinî gerekçelerle evlerine girmezler; mutlaka girmeleri gerektiğinde de –kapıyı kullanmanın doğru olmadığına inandıkları için– evlerin arkasındaki bir pencereden veya açtıkları bir delikten girerler, iyi ve erdemli davranışın bu olduğuna inanırlardı.
5. Siyasi ve ideolojik akımlara ait görüşler, ispatlanmamış bilimsel teoriler, ayetlerden bazıları ‘cımbızla seçilerek’ Kur’an’ın görüşüymüş gibi gösterilmemelidir.
Bu farklı anlayışların Kur’ân tasavvurları, neticede Kur’ân’ı bir nesne olarak algılama, Kur’ân’ı bir araç, bir şifre, filolojik bir eser, bir bilim kitabı ya da bilimle ilişkisi olmayan bir kitap, bir ideoloji kitabı olarak görme şeklinde tezahür etmektedir.
Mezhebî Taassub bazen ayeti anlamaya engel olabilir. Ahmed b. Muhammed es-Sâvî (ö. 1241/1825)’nin “dört mezhebin görüşleri, Kur’ân, sünnet ve sahabenin görüşlerine aykırı bile olsa onlara muhalefet asla câiz olmaz" sözü, Kur’an tasavvuru ve onu anlamaya olan etkisi açısından dikkat çekicidir. Mezhebi gruplaşmanın keskinleşmeye başladığı zamanda ve sonraki dönemlerde yazılan tefsirlere bakıldığında dönemin sosyal dokusunun tefsirlere de yansıdığı görülmektedir.
6. Kur’an’a bütüncül bakılmalı, kendi bütünlüğü içinde değerlendirilmeli ve âyetlerin siyak-sibakına/âyetlerin bağlamına dikkat edilmelidir.
Ülkemizde Yeşilay haftası, Trafik haftası, Vereme karşı korunma gibi haftalar münasebetiyle icra edilen toplantılarda yapılan konuşmalarda, sağlığı korumanın Allah'ın emri olduğu anlatılır ve kendi kendinizi tehlikeye atmayın denir. Ayete baktığımızda ‘’(Mallarınızı) Allah yolunda harcayın. Kendi kendinizi tehlikeye atmayın. İyilik edin. Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever.’’ Diyanet Tefsiri: Bu ve önceki âyetlerin içeriği dikkate alındığında, “Allah yolunda harcama yapmak”, öncelikle savaş masraflarını karşılamak için gerekli olan maddî fedakârlıklarda bulunmayı ifade eder. Âyetin devamında “Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın” buyurulmak suretiyle bir bakıma, cimrilik yaparak bu tür harcamalardan kaçınmanın Müslüman toplumlar ve bireyler için tehlike teşkil ettiği haber verilmiştir.
TERCÜMEDE YÖNTEM SORUNU
Çeviride esas olan, asıl metnin anlam ve özelliklerini amaç dilde de inşa etmektir. Bu anlamda çeviri, iki yönlü bir bilgi ve çaba gerektirir. Dolayısıyla hem kaynak dili, hem de hedef dili çok iyi bilmek gerekir. Fakat bazı mütercimler metnin anlamını kaynak dil itibariyle doğru tespitte büyük gayret gösterseler de onu hedef dile aktarırken çoğu zaman aynı hassasiyeti göstermezler. Türkçe Kur'an mealleri bunun açık örnekleriyle doludur.
Mehmet ALTIN, tercümede yöntem sorunlarını madde madde dile getirerek örneklerle açıkladı.
1.Anlam Belirsizliği, 2. Kelimelerin Kapalı Bırakılması (Tağut, zıhar, bahira, saibe, vasile, ham gibi kavramlar dipnotta açıklanmalıdır.), 3.Bilinen Kelimelerin Terk Edilmesi, 4. Harf Fonksiyonlarına Dikkat Edilmemesi, 5. Bazı Terimlerin Anlamlarının Daraltılması, 6. Arapça ifadelerin Olduğu Gibi Aktarılması, 7.Bağlamın Dikkate Alınmaması, 8. Bazı Ayetlerin Yanlış Tercüme Edilmesi, 9. Gereksiz Sözcük Kullanılması... tercümede yöntem sorunlarıdır.
Ülkemizde 100’e yakın meal çevirisi vardır. Ne yazık ki çeviri sorunlarıyla karşılaşmaktayız. Bu yüzden bizler tek bir meale bağlı kalmadan farklı meallerden faydalanarak belli usul ve yönteme göre Kur’anı okumalıyız sözleriyle konuşmasını sonlandırdı.
Seminer dinleyicilerin soru ve katkılarıyla son buldu.