Önceki yazıda “mümin kadın (mu’mine)” ifadesinin yer aldığı iniş sırasına göre ilk üç suredeki üç ayeti değerlendirmiş ve o ayetlerde mümin bir kölenin evlenme konusunda hoşa giden bir müşrik eşle evlenmekten daha iyi olduğuna, müşrik eşin cehenneme götüren inanç ve pratiklere çağırdığına, İslam’da Allah ve Resulü’ne (s) itaatin farz olduğuna ve Hz. Muhammed’in evlilik hukuku ile Müslümanlarınkinin bire bir aynı olmadığına işaret edildiğini belirtmiştik. Bu yazıda ise iniş sırasına göre son surede yer alan tek ayeti ele alacağız. Bu ayette kastedilen kimse, mümin erkek köle de mümin kadın köle de olabileceğinden çeviri, “mümin (erkek/kadın)” şeklinde verilmiştir.
Müminlerin adam öldürmekten özellikle de mümin birinin canına kıymaktan son derece kaçınması gerekir. Sözgelimi bir mümin, saldıran kâfiri vurayım derken yanlışlıkla bir mümini öldürebilir. Bu dikkatsizliğinin sonucu alacağı ceza, Kur’an’da ayrıntılı bir şekilde belirtilmiştir: “Yanlışlıkla olması dışında bir müminin bir mümini öldürmeye hakkı olamaz. Yanlışlıkla bir mümini öldüren kimsenin, mümin bir köle azat etmesi ve ölenin ailesine teslim edilecek bir diyet vermesi gereklidir. Meğer ki ölünün ailesi o diyeti bağışlamış ola. (Bu takdirde diyet vermez). Eğer öldürülen mümin olduğu halde size düşman olan bir toplumdan ise mümin bir köle azat etmek lâzımdır. Eğer kendileriyle aranızda antlaşma bulunan bir toplumdan ise ailesine teslim edilecek bir diyet ve bir mümin (erkek/kadın) köleyi azat etmek gerekir. Bunları bulamayan kimsenin, Allah tarafından tövbesinin kabulü için iki ay peşpeşe oruç tutması lâzımdır. Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir.” (en-Nisâ 4/92). Kasten öldürmenin cezası kısas iken yanlışlıkla öldürmenin cezası kefâret (köle azat etme ya da bu mümkün değilse peş peşe iki ay oruç tutma) ve hayatını kaybeden kimsenin ailesine öldüren kimse tarafından, onun gücü yetmiyorsa baba tarafından akrabalarının diyet ödemeleridir. Diyet miktarı 100 deve yani günümüz parasıyla yaklaşık 1,5 milyon tl’dir. Baba tarafından akrabaların bu sorumluluğu suça ortak kabul edildiklerinden değil, dayanışma göstermeleri gerektiğinden dolayıdır. Öldürülen kimse Müslümanlara düşmanlık eden bir toplumun üyesiyse o zaman diyet verilmez, bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmakla yetinilir. Eğer “antlaşmalı bulunan bir toplumdan” birinin öldürülmesinden kastedilenin gayrimüslim azınlıktan birinin olabileceği şeklinde bir görüş de vardır. Bu durumda ona yapılacak muamele, mümin kimseden farksız olmaktadır. Öldürme yanlışlıkla olduğundan öldürülen kimsenin yakınları, dilerlerse öldüren kimseden diyet almamayı tercih edebilir. Köle azat etme imkânı bulamayan kimsenin niçin iki ay oruç tutması gerektiğinin hikmetini Allah bilir. Ayette zihâr meselesinde olduğu gibi oruç tutamayanın altmış fakiri doyurması (el-Mücâdele 58/4) gibi bir seçenek söz konusu edilmez. Hastalık gibi mazereti olan kimsenin oruca ara vermesi durumunda iyileşince tutamadığı günleri ekleyerek tamamlayabileceğini söyleyenler olduğu gibi oruca yeniden başlar, diyenler de olmuştur.
Görüldüğü gibi “mümin kadın (mu’mine)” ifadesinin yer aldığı ayetlerden bu yazıda ele aldığımız son ayette bir müminin diğerini yanlışlıkla öldürmesi durumunda suçunu nasıl telafi edebileceğine işaret edilmektedir.