Kur’an’da “Kardeşimizi ve Kardeşi” Kelimeleri

MURAT KAYACAN

Kur’an’da أَخَانَا ve أَخَا lafızlarıyla “kardeşimizi” ve “kardeşi” kelimeleri, iki Mekki surenin üç ayetinde geçmektedir. Bu yazıda o ayetleri, içinde bulundukları surelerin nüzul sırasına göre ele alacağız.

Kıtlık döneminde Mısır’a alışveriş için giden Yusuf’un kardeşleri, elleri dolu bir şekilde babaları Yakup’a dönerler ancak tekrar alışveriş yapabilmeleri şarta bağlanmıştır: “Babalarının yanına döndüklerinde dediler ki: Ey babamız! Bize yiyecek almak yasaklandı. Kardeşimizi de bizimle birlikte gönder ki yiyecek alalım. Biz onu mutlaka koruruz.” (Yusuf, 12: 63). Yusuf’un kardeşleri, babalarına “Mısır’da gördükleri ilgiden” söz etmek yerine tekrar alışveriş için Mısır’a gidebilmeleri konusunda kendilerinden istenen şeyi söylemekle söze başladılar. Kardeşlerin; Yusuf’un anne bir kardeşini Mısır’a götürme konusunda, babaları Yakub’u ikna amaçlı şu sözleri, zamanında onların Yusuf’u yanlarında götürmek için verdikleri sözün (Yusuf, 12: 12) aynısıdır: “Biz onu mutlaka koruruz.'” Yusuf hakkında verdikleri söze ihanet eden kardeşlerin, aynı sözü bu sefer Yusuf’un anne bir kardeşi için vermeleri karşısında Yakup niye onlara güvenmiş ve izin vermiştir? Kardeşler zaman içinde olgunlaşmış ve Yusuf’a yaptıkları kötülükten tövbe etmiş olabilirler. Ya da onlar, Yusuf’a karşı kıskançlıklarını onun kardeşi için duymuyorlardı. Bir ihtimal de Yakub’un ülkesindeki kıtlık, onu Yusuf’un kardeşlerinin talebine karşı çıkmamayı gerekli kılmıştı.

Bir şeyler verip karşılığında yiyecek almak niyetiyle Mısır’a giden kardeşler, evlerine döndüklerinde, bir sürprizle karşılaştılar: “Erzak yüklerini açtıklarında sermayelerinin kendilerine geri verilmiş olduğunu gördüler. 'Ey babamız! Daha ne istiyoruz! İşte sermayemiz de bize iade edilmiş. (Bununla) yine ailemize yiyecek alır, kardeşimizi korur ve bir deve yükü de artırırız. Bu (getirdiğimiz) az bir şey.’ dediler.” (Yusuf, 12: 65). Ayette kardeşler, yanlarında Yusuf’un anne bir kardeşini de götürmek için babaları Yakub’u ikna etmeye çalışırken 63. ayette olduğu gibi bu ayette de kardeşlerini koruma sözü vermektedirler. Bu, Yakup’un oğullarının “güvenirlik sorunu” yaşadıklarını göstermektedir. Çünkü Yusuf’un anne bir kardeşini koruyacaklarına dair bir defa söz vermelerinin yeterli olmadığını düşünmektedirler. Onların “bir deve yükü de artırırız” demeleri, Mısır’a gittiklerinde kişi sayısınca yiyecek alabildiklerine işaret eder. Kardeşlerin “Bu (getirdiğimiz) az bir şeydir” demeleri “Bir kardeş eksik gittik, az yiyecek alabildik. İkinci gidişimizde daha fazla yiyecek alabilmemiz onun gelmesine bağlı.” anlamındadır.

Allah, Ad kavmine gönderilen elçilerden biri olan Hud peygamberi, günümüzde kimsenin yaşamadığı –Ad kavmi döneminde yaşamaya müsait halde olan– Arabistan’ın güneyindeki Hadramut tepelerinde yaşamış isyankâr kavmin, “kardeşi” diye nitelemektedir: “Ad milletinin kardeşi Hud'u an; ondan önce ve sonra ‘Allah'tan başkasına kulluk etmeyin!’ diyen nice uyarıcılar gelip geçmişken Ahkaf bölgesindeki kavmini uyarmış ‘Doğrusu sizin için büyük günün azabından korkuyorum.’ demişti.” (Ahkaf, 46: 21). Ayette söz edilen Hud’un kardeşliği; o peygamberin, topraklarını Umman’dan Yemene kadar genişletmiş, en güçlü bilinen Ad kavminin üyelerinden biri olup, onların iyiliğini düşünmesi, onların dünya ve ahiret mutlululuğu için çalışan kişi olması anlamındadır. Bu ayet, aslında Mekkelilelere genelde de inkârcılara bir ikazdır: “Hud onları uyardı ancak onlar ona karşı geldiler, sonları iyi olmadı. Kardeşiniz Muhammed’i inkâr ederek onların düştüğü hatanın benzerine siz de düşmeyin! Yoksa ahiretteki azap sizi de kuşatır!”

Görüldüğü gibi “kardeşimizi” kelimesinin geçtiği iki ayette de kastedilen Hz. Yusuf’un anne bir kardeşi, “kardeşi” ifadesi ile kastedilen ise Hud peygamberdir.