Kur’an’da “İsrailoğullarından Söz” İfadesi

MURAT KAYACAN

 

“İsrailoğullarından söz (mîsâka benî isrâîle)” ifadesi, Kur’an’ın iki Medenî suresinin üç ayetinde geçmektedir. Bu yazıda söz konusu ifadenin geçtiği ayetler, içlerinde bulundukları surelerin iniş sırasına göre ele alınacaktır.

İsrailoğulları, peygamberleri aracılığıyla kendilerine ulaştırılan dinin gereklerini yerine getireceklerine söz vermişlerdi. Ne var ki sözlerinde durmadılar: “Bir vakit İsrailoğullarından söz alıp, ‘Allah'tan başkasına ibadet etmeyin! Anneye babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara iyi davranın. İnsanlara tatlı söz söyleyin, namazı hakkıyla kılın, zekâtı verin!’ demiştik. Sonra pek azınız hariç, sözünüzden döndünüz. Hâlâ da yüz çevirmektesiniz.” (Bakara, 2: 83). Verdikleri söz; Allah’a şirk koşmamayı, yakınlara ve muhtaç kimselere iyi davranmayı, namaz kılmayı, zekât vermeyi, güzel söz söylemeyi -bu söz, lâ ilahe illallah (Allah’tan başka ilah yoktur.) sözü de olabilir- içeriyordu. Ancak içlerinden az sayıda kişi sözünde durdu. Bu tutarsızlıkları da ne yazık ki kısa süreli değildi. Son peygamberin insanlara tebliğ ettiği şeyler ile İsrailoğullarının yapmaya söz verdikleri şey arasında pek fark yoktu. Buna rağmen, son risalete tâbi olmadılar.

Allah, İsrailoğullarından liderleri aracılığıyla söz almıştır: “Andolsun ki Allah, İsrailoğullarından söz almıştı. İçlerinden on iki de başkan göndermiştik. Allah onlara şöyle demişti: Ben sizinle beraberim. Eğer namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir, peygamberlerime inanır, onları desteklerseniz ve Allah'a güzel borç verirseniz ant olsun ki sizin günahlarınızı örterim ve sizi, zemininden ırmaklar akan cennetlere sokarım. Bundan sonra sizden kim inkâr yolunu tutarsa doğru yoldan sapmış olur.” (Maide, 5: 12). İsrailoğullarının liderleri kastedilerek “Allah onlara şöyle demişti.” denilse de büyük ihtimalle onlara yönelik ilahî hitap, peygamber aracılığıyla ulaşmıştır. Ayetteki “on iki de başkan göndermiştik.” ifadesi de bunu (onlara vahyi getiren bir peygamberin varlığını) akla getirmektedir. Yine “Ben sizinle beraberim.” cümlesi, ilahi yardıma işaret etse de bu yardım, kulluk sergilenmesi ile doğru orantılıdır. Ayette bunun nasıl olacağı belirtilmiştir: Namaz kılmak, zekât verip malı haramdan korumak ve peygamberlere inanıp Allah yolunda onlara destek olmak ve O’nun rızasını kazanmak için para harcamaktır. Bunların gereğini yapan kimseler affedilip cennetlerde ağırlanacaklardır. Ancak inkâr yolunu seçenler, apaçık bir sapıklıkta olduklarından kaybedenlerden olacaklardır. Yine ayette “peygamberlere inanma” şartının yer alması, son peygambere iman etmeden, doğru yolun bulunamayacağına işarettir. İsrailoğullarının işlediği tek suç, peygamberlerin bir kısmına inanmaları değil, aynı zamanda onlardan bazılarını öldürmeleridir. Ayette muhatap, İsrailoğullarının temsilcileri olsa da “kulluk talebi” tümünü içermektedir. Çünkü lidere hitap, ona tâbi olanlara hitap edilmesi gibidir.

İsrailoğullarının bir kısmı, dinin tamamını reddetmiyordu ancak günümüzde kimilerin söylediği tarzda “Benim bildiğim tanrı yakmaz, cehennemi yoktur, insanları ayırmaz.” vb. cümleler kuran ve haşa Allah’a sınırlı bir alan biçen kendini bilmezler gibi bir tavır sergiliyordu. Bir kısmı ise dine doğrudan cephe alıp güce başvuruyor ve söylemine üstün gelemedikleri peygamberleri öldürüyorlardı: “Ant olsun, biz İsrailoğullarından söz almış ve onlara elçiler göndermiştik. Ne zaman bir elçi onlara canlarının istemediği bir şey getirdiyse (gelen elçilerin) bir kısmını yalanladılar, bir kısmını da öldürüyorlardı.” (Maide, 5: 70). Kur’an’da bol miktarda söz edilen İsrailoğullarının hataları, Müslümanların ne tür şeytanî saptırmalarla karşılaşabileceklerine dair önemli ipuçları vermektedir. Müslümanlar hem onların desiselerine karşı dikkatli olmalı hem de onların durumuna düşmemeye çalışmalıdır.

Ele aldığımız ayetler bağlamında görüldüğü gibi İsrailoğullarından kulluk adına beklenenlerle Müslümanlardan beklenenler arasında önemli farklar yoktur. Müminlere düşen Allah’a kulluk konusunda onların isyankâr tavırlarından beri olmaya çalışmaktır. Böyle yaparlarsa Allah’ı yanlarında bulurlar. Aksi takdirde akıbetleri peygamberlere karşı gelen (hatta onlardan bazılarını öldürmüş olan) İsrailoğulları gibi olur.