''İbn Ömer Hz. Peygamber'den şöyle rivayet etmiştir: İslam beş şey üzerine bina olunmuştur: Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın resulü olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekat vermek, haccetmek, ramazan orucunu tutmak.''
Buhari'nin rivayet ettiği bu hadis, zihinlerde Allah katında en önemli değerlerin Allah'a ve resulüne inanmak ile zikredilen ibadetler olduğu fikrinin oluşmasına; insanların diğer insanlarla münasebetine ilişkin değerlerin bunların yanında ikinci mertebedeymiş gibi sanılmasına yol açmaktadır. Meseleye Kur'an açısından bakıldığında gerçekten de durum böyle midir?
Süleyman Tuğral'ın doktora tezi olan Kur'an' da Değerler Sistemi adlı çalışma,''Kur'an'ın değerleri nasıl bir sistem oluşturmaktadır?''. ''Kur'an'a göre en önemli değerler nelerdir?'' sorularına cevap bulmayı amaçlamaktadır. Kur'an'da öne çıkan akletmek iman, takva, ibadet, salih amel ebedi mutluluk gibi değerlerin birbirleriyle alakası olmayan tek başına kavramlar mı olduğu; yoksa, onların bir sistem dahilinde mi bir anlam ifade ettiği, Kur'an'daki değerlerin bir sistem haline gelmesini sağlayan temellerin neler, değerler arasındaki araç-amaç ilişkisinin nasıl, iki değerden birinin seçilmek zorunda kalındığı trajik durumlarda hangi değere göre davranmanın uygun olduğu sorularına da bu çalışmada cevap aranmaktadır.(s.11)
İÇERİK
Tuğral, kitabın ilk bölümüne değer kavramını tanımlaya çalışarak başlıyor. Değer kavramının 'kendisiyle nesnelerin önem derecesinin belirlendiği ulaşılmak istenen, arzulanan temel nitelik'(s.29) olarak tanımlanabileceğini ifade ediyor. İki şey arasında değerlendirme amaçlı kullanıldığında 'değer' önceleme işlevi görmekte değerlendirme nesnesinin diğerlerinin önünde olmasını sağlamaktadır. Yazar değerin oluşumuyla ilgili hem İslam düşüncesinde hem de batıdaki anlayışlardan bahsettikten sonra insana bütüncül bakılması gerektiğini söyleyerek değer oluşumunda 4 ana etkenden söz ediyor:
1. İnsanın fizyolojik yapısı ve değer
2. İnsanın duygusal yönü ve değer
3. İnsanın toplumsal çevresi ve değer
4. İnsanın akli yönü ve değer.
İnsan yaratılış fıtratı gereği doğru/ahlaki değerleri bilmektedir. Akıl ve vahiy de bunları desteklemekte insana doğru değerleri öğretmektedir. Tuğral, değerlerin sınıflandırılmasında da bir çok görüşü özetledikten sonra değerlerin birbiriyle ilişkisi açısından temel değerler, unsur değerler, raç değerler, amaç değerler şeklinde bir sınıflandırma yapılabileceğini vurguluyor. İnsan eylemlerinin oluşumunda değerler sisteminin etkisi nedir? Değerlerin kendi aralarında birbirleriyle ilişkileri nasıldır?
Bu soruların cevabıyla ilgili olarak bir ilkeye yada bir dünya görüşüne göre düzenlenmiş düşünceler bilgiler, öğretiler bütününü değerler sistemi olarak tanımlayabileceğimizi söyleyebiliriz.
Değerler sistemini de yatay ve dikey değerler sistemi olarak ikiye ayıran yazar yatay değer sistemine insan vücudunu örnek veriyor. İnsan bünyesinde her organın kendi görevi vardır ancak bu diğerlerinden tamamen yalıtılmış değildir. Değerler de aynen bunun gibidir bilgisel değerler ahlaki değerlere tesir eder, ahlaki değerler biyolojik değerlere gem vurur, biyolojik değerler sağlıklı düşünmeye, sağlıklı ahlaki eylemler icra etmeye vesile olur. Sistemin sağlıklı işleyebilmesi için sistemi oluşturan unsurların tam olması gerekir. Birisinin eksikliği durumunda sistemde arızalar baş gösterecektir.
Değerlerin önem sırlamasına göre tasnifi dikey değerler sistemini oluşturur. Bunları kutsal değerler, ahlaki değerler, yaşamsal değerler, duygusal değerler şeklinde sıralayabiliriz. Değer sistemlerinin insan davranışlarına etkisi insanın hayatında gözlenebilir. İnsanın kendisiyle olan ilişkisi, diğer insanlara karşı olan davranışları ve kişinin olmuş bitmiş davranışları değerlendirmesi değer sistemlerinin insan davranışlarını etkilediği alanlardır. Dikey değer sistemi insanın iki değerden birini öncelemesi gereken durumlarda akletme faaliyetiyle birlikte önem kazanmakta insanın doğru davranışta bulunması için değerlerin önceliklerinin bilinmesi gerekmektedir. Yazar ilk bölümün sonunda değerlerin dildeki görünümlerini inceliyor.
Kitabın ikinci bölümü Kur'an'da değerler sisteminin üzerine oturduğu temel değerleri işliyor:
1. Allah
2. Allah'ın insandan isteklerde bulunması
3. İnsanın ferdi sorumluluğu
4. Ahiret
5. İnsan hayatı
Allah'ı doğru tanımak Tevhid inancının temelidir. Allah tüm kainatı yaratan, insanı var eden, dünyayı imar etmesi için insanoğluna sorumluluk yükleyen, bu sorumluluk gereği insana iyiyi ve kötüyü seçme şansı veren, özgür iradesiyle yaptığı seçim sonucu ahirette insana ödül veya ceza verecek olan yaratıcıdır. Yazar, bu bölümde Allah'ın sıfatlarını, Kur'an'da geçen isimlerini, Allah'ın insandan yapmasını istediği şeylerin gerekçesini, insanın Allah'a karşı bireysel sorumluğunu, ahireti ve insan hayatının niçin Kur'an'da değerli görüldüğünü anlatıyor. Bu bölümde bulunan Allah'ın Kur'an'da yaptığı değerlendirmeler başlığı altında müşriklerin, yahudilerin, hıristiyanların, müslümanların ve Hz. Peygamberin Allah'a göre durumları işlenmiş.
Kur'an'da müşriklerle ilgili değerlendirmelerde en öne çıkan gerçek hangi durum yada şartta olursa olsun kendi menfaatine göre hareket etme ilkesidir. Kur'an diliyle söylersek kendi hevasını (arzusunu) ilah edinmektir. Müşriklerde din, içsel bir olgu olmaktan çok belli dini sembollere saygı duymak ve dini ritüeller manzumesi olarak algılanmaktadır. Yahudilerle ilgili eleştirilerde en çok öne çıkan eleştiri dünya sevgisi ve dünya malına bağlılıktır. Allah Yahudileri doğru bilgiye göre davranmamak, dürüst olmamak, Allah'ın taksimine razı olmamak, dünya hayatını ahirete öncelemek gibi konularda eleştirmiştir. Hıristiyanları ise İsa'yı Allah'ın oğlu olduğu inancı ve din adamlarını Rab edinmek gibi Tevhid akidesini bozan konularda eleştirmiş, ehli kitabın içinde herkesin böyle olmadığını bir kısmının ise Allah'a karşı saygılı olduklarını belirtmiştir. Müslümanlarda dahil tüm kullarını Allah en temelde şu üç değere göre değerlendirmektedir:
1. Kendi ilkelerine uyup uymadıkları
2. Dürüstlük
3. Samimiyet
Üçüncü bölümde ise ilk bölümde anlatılan yatay ve dikey değer sistemlerine göre Kur'an'da ki değerler işlenmektedir. Tuğral, yatay değer sisteminde değerleri fiili değerler, motivasyon ve amaç değerleri olmak üzere ikiye ayırmıştır. Fiili değerleri de içsel/kalbi değerler, somut eylem değerleri/Salih ameller olarak ikiye ayırmıştır. Kalbi değerler insanın Allah'la ilişkisinde öne çıkan iç dünyasında oluşan değerlerdir. Bunlar:
1. Akli faaliyet
2. İnanmak
3. Takva(Allah'tan korkmak ve sakınmak)
4. Zikir (Allah'ı hatırlamak) dua edip Allah'a yalvarmak
5. Tevekkül (Allah'a güvenmek)
6. Sevmek
7. Tevazu(Alçak gönüllü olmak)
8. ihlas(Samimiyet)
9. Kalp temizliği ve Tövbe
10. Sabır
Salih ameller/somut eylem değerleri ise:
1. Ritüel ibadetler
2. Dürüstlük
3. Adalet
4. İffeti korumak
5. İnfak(Allah yolunda harcamak)
6. İnsana değer vererek davranma
7. Allah yolunda cihad ve ideolojik hassasiyete riayet
8. İsar (Fedakarlık, kardeşini kendine tercih etme)
9. Orta yolu izlemek
10. Akrabalığı gözetmek
Motivasyon ve amaç değerleri ise 3 tanedir:
1. Allaha Şükür
2. Azaptan kurtulup ebedi mutluluğu kazanmak
3. Allah rızasını kazanmak
Yatay değerler sistemi, sistemi oluşturan değerlerin birini diğerine tercih etme durumu söz konusu olmaksızın eş zamanlı olarak oluşturduğu bütündür. Dikey değer sisteminde ise sistemi oluşturan değerlerin birbiriyle ilişkisi esastır. Tuğral bunu da üç başlıkta incelemiştir.
1.İnsana gösterilen hedef açısından değer sıralaması
- Motivasyon ve Amaç değerleri,
- Ahlak(somut eylem değerleri),
- Kalbi değerler,
- Temel değerler
2. Allah'ın insanda gerçekleştirmek istediği hedef açısından değer sistemi
- Somut eylem değerleri (ibadetler ve diğer değerleri),
- Kalbi değerler,
- Motivasyon ve Amaç değerleri,
- Temel değerler
3. Trajik durumlarda tercih açısından değerler ( Zararlılık ölçütüne göre)
- İbadetlerin terki,
- Allah yolunda harcamamak,
- İnsana değer vermemek,
- Sahtekarlık, ilkesizlik
- İnsanın ölümü
- Sürekli adaletsizlik ve zulüm
- Değerleri sebebiyle, sürekli maddi, manevi işkence görmek
- İffete tecavüz
Sıralamada daha altta olanın zararı daha büyüktür. Dolayısıyla daha altta olan zararı bertaraf etmek, daha üstteki zararı bertaraf etmekten daha önce gelmektedir.
Tersinden hareketle iyilik sıralaması şöyle oluşur:
- İffetin, adaletin ve ideolojik kimliğin muhafazası için Allah yolunda cihad
- Dürüstlük
- İnsana değer vererek davranmak
- Allah yolunda harcamak
- Ritüel ibadetler
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Çalışmanın sonucunda en baştaki hadis rivayetinden farklı bir tablo ortaya çıkmıştır. İmanı ve ritüel ibadetleri en önemli değer kabul eden görüşe göre Kur'an'ın değerler sisteminin temelinin Allah kavramı, Allah'ın insanlardan istekte bulunması, insanı sorumlu tutması, ahiret ve insan hayatı olduğu tesbit edildi. Allah'ın insanda görmek istediği değerlere kendisi de uymakta, kendi sınırsız gücünü bu değerlerle sınırlandırmaktadır. Kendinin affedici, hataları bağışlayıcı, merhametli olduğunu belirtmekte kendine merhametli davranmayı ilke edindiğini insana adaletle yaklaşacağını, zerre kadar zulmetmeyeceğini, sözünden dönmeyeceğini, iyilikleri buyurduğunu, kötülükleri yasakladığını, iyilik yapanları sevdiğini ve onları mükafatlandıracağını, kötülük yapıp da bu konuda ısrarcı olanı sevmediğini ve onları cezalandıracağını söyleyerek kendi değerlerini açıklamaktadır. Salih ameli ise içinde fesat olmayan, insana zarar verme niyeti bulunmayan, hakikat bilgisine uygun, Allah'a itaatla ilişkili insana yararlı eylem olarak tanımlayabiliriz. İnsana gösterilen hedefi, Allah'ı razı etmek ve ebedi mutluluğu kazanmak olarak özetleyebiliriz.
Kitap üzerinde ciddi emek verilmiş bir çalışma, bazı bölümlerde grafiklerden yararlanılmış. Bu formda farklı bakış açılarıyla örneğin Kur'an'da ekonomik değerler veya Kur'an'da siyasal değerler gibi çalışmalarda yapılabilir. Bunun için konuya giriş sayılabilecek önemli bir kaynak ortaya konmuş. Özellikle Allah'ın insanları Kur'an'da değerlendirdiği bölümler çok öğretici olmuş. Bir dine bir cemaate yada bir ekole aidiyetin yani isimlerin değil Allah'ın tüm insanlara önerdiği Tevhid akidesine uygun olarak yapılan salih amellerin değerli olduğu ve insanın dünya ve ahiret saadetini kazanmak için sadece inanmanın yetmediği vahye göre yaşamanın önemli olduğu açıkca ortaya çıkmış. Rabbimizden, yaptığımız Kur'an çalışmalarımızda bizi doğru bilgiyi öğrenmekle kalmayıp, tüm hayatı vahye göre okuma, sosyal ve siyasal yaşamamızda da vahyin şahitliğini üretebilme gayreti içinde olmayı niyaz ediyoruz.
Ahmet Düzgün / Haksöz Haber