Kur’an’da “Allah’a Hiçbir Zarar Veremezler.” İfadesi

MURAT KAYACAN

Kur’an’da “Allah’a hiçbir zarar veremezler (len yedurrû(A)llâhe şey-en).” ifadesi, iki Medeni surenin üç ayetinde yer almaktadır. Bu yazıda söz konusu cümlenin yer aldığı ayetler, içlerinde bulundukları surelerin iniş sırasına göre ele alınacaktır.

İnkârda birbirleriyle yarışan müşrikler, münafıklar ve Ehl-i Kitap, İslam karşıtı çaba içinde olsalar da yaptıkları kendilerine zarar verir: “Küfürde birbirleriyle yarışanlar seni üzmesin. Onlar Allah'a hiçbir zarar veremezler. Allah ahirette onlara bir pay ayırmamak istiyor. Onlar için büyük bir azap vardır.” (Al-i İmran, 3: 176). Onların batıl yoldaki çabalarına üzülmemek ve yaptıkları baskılara, işkencelere sabretmek gerekir. Onlar ne kadar kötülük yaparlarsa yapsınlar, verdikleri zarar asla cehennem azabı boyutlarına varamaz. Müminler bu gerçeği hatırlarında tutarsa o zaman kâfirlerin verdiği dünyevi zararlar müminlerin gözlerinde küçülür. Bu kimselerin küfürde yarışmaları, iman etmekten kaçtıkları ve İslam’a, akla gelebilecek en olmadık nitelikler atfettikleri anlamına gelebileceği gibi ilahî dine karşı mücadelede en ön safta yer alma yarışına girdikleri anlamında da olabilir. Onlar, bir ödül bekledikleri batıl yolda yarışıyorlarsa şeytan ya da tağutun vesilesiyle alacakları ödül ne kötüdür! Ahirette onlara bir pay ayrılmaması için onların azaba uğrama vakitleri ertelenmektedir ki daha çok suç işlesinler ve azabı tam olarak hak etsinler. Onlar zaten cennetin yolu yerine cehenneminkini tercih etmişlerdir.

Gökleri ve yeri yaratan Allah olunca, O’nun gönderdiği peygamberlere ve kitaplara düşmanlık edenler hem başarısız olacak hem de cehenneme gideceklerdir: “İman karşılığında küfrü satın alanlar, Allah'a hiçbir zarar veremezler. Onlar için acıklı bir azap vardır.” (Al-i İmran, 3: 177). Küfrü satın alıp, iman etmekten uzak duranların kârlı çıktıklarını sanmaları şeytanî bir vesvesenin sonucudur. Hâlbuki onların çoğu “her şeyi bilen hikmet sahibi bir yaratıcıya” inanmaktadır. Buna rağmen, O’na isyan etmektedirler. Şeytan, onları ebedi azaba davet etmekte onlar da şirk ve isyanlarıyla adeta ilahî azaba doğru koşmaktadırlar. Bugün hak yolunda mücadele etmiş peygamberlerin, sahabenin konumu nedir; buna karşılık Firavunların, Karunların, Ebu Cehillerin konumu nedir?

Şairliğiyle ya da filozofluğuyla meşhur olmayan bir insandan (Hz. Muhammed) sâdır olan mükemmel sözler (vahiy) karşısında inkârı seçenler, bu yaptıklarına pişman olacaklardır: “Şüphesiz inkâr eden, Allah'ın yolundan alıkoyan ve doğru yol kendilerine belli olduktan sonra Peygamber'e karşı gelenler, Allah'a hiçbir zarar veremezler ve (Allah) onların amellerini boşa çıkaracaktır”. (Muhammed, 47: 32). Bu ayette söz edilen olumsuz karakterler, kötülüklerini yaygınlaştırmak için Allah’ın gösterdiği dosdoğru yolda gidenleri de engellemeye çalışmaktadırlar. Hayra yönelmedikleri gibi hayır işleriyle uğraşanları da yaptıklarından vazgeçirmeye çalışmaktadırlar. Bunların engelleme yöntemleri; baskı, işkence, psikolojik baskı, satın alma, dünya menfaatini öne çıkarma vs. şeklinde olabilir. Ne kadar çabalasalar da İslam dinini yok etme imkânları yoktur. Allah, nurunu tamamlayacaktır. İnkâr edenleri hiç de iyi bir akıbet beklememektedir.

Görüldüğü gibi “Allah’a hiçbir zarar veremezler.” ifadesinin yer aldığı ayetlerde küfürde yarışanlardan, iman karşılığında küfrü satın alanlardan, Allah yolundan alıkoyan ve Peygamber’e (s) karşı gelenlerden söz edilmekte, onlara azap edileceği ve yaptıklarının boşa çıkacağı belirtilmektedir.