Kur’an ve Kudüs tartışmaları

MUSTAFA ÖZCAN

Elaph adlı haber portalını karıştırırken El Cezire Kanalı'nda yayınlanmış bir programın videosuyla karşılaştım. Tartışma çarpıcı ve dikkat çekiciydi. Bana Davos'u hatırlattı. Bilindiği gibi Şimon Peres Davos'ta Başbakan Erdoğan'a yönelik olarak;  "Araplar karışmıyor da bu işe sen niye karışıyorsun ve burnunu sokuyorsun?" mealinde sözler sarf etmişti. Gerçekten de bu ifadeler bazı Yahudilerin kabalık ve hoyratlıklarını gösteren karakteristik ifadeler. Aynısını Bar Llan Üniversitesi Arapça Bölümü hocalarından Mordechai Kedar da El Cezire spikeri karşısında sarf etti. Sözleri soğuk duş etkisi yaptı. El Cezire Kanalı muhabiri veya spikeri konuğuna Kudüs çevresindeki yeni yerleşim merkezlerini ve bu yerleşim merkezlerinin barış sürecini sabote edip etmediğini soruyordu ki karşıdaki kaba bir şekilde patladı. "Sorunuzu anlamıyorum. Kudüs bizim 3 bin yıllık şehrimizdir. Senin ataların şarap içerken ve kızları canlı canlı gömerken ve Lat ve Uzza'ya prestiş ederken ve tapınırken biz bu şehri mamur ve bayındır hale getirdik. Siz kalkmışsınız Katar'dan bizim işlerimize burnunuzu sokuyorsunuz. Kimseden izin alacak halimiz yok. Bu şehir Yahudi ve Müslümanlara herkese açık ama tapusu bize aittir..." Bunun üzerine spiker:  "Madem ki tarihten bahsediyorsunuz öyleyse Kur'an'dan da Kudüs'ü kaldırabilir misiniz?" diye mukabele etti. Lakin hoyrat adam buna da hazırlıklıydı. Adam geri adım atacağı yerde daha da garip cevaplar vermeye başladı. Ağzımız açık vaziyette tartışmayı pürdikkat izlemeye koyulduk. Adam bu sefer daha kökten şeyler söylemeye başladı ve ezcümle dedi ki. "Kur'an-ı Kerim'de bir tek yerde bile Kudüs ibaresi geçmiyor. Kur'an-ı Kerim'de öyle bir şey yok..." Bunun üzerine spiker 'sübhanellezi esra biabdihi leylen mine'l mescid-il harami ile'l mescidil aksa..." ibaresini okusa da adam Kur'an'da Kudüs geçmediğinde ısrarlıydı.

***

Aslında bu hususta kabahat Yahudilerden önce Müslümanlarda. Mustafa Sibai es Sünne kitabına belirttiği gibi Goldziher gibi oryantalistler Emevilerin İbnü's Zübeyr'in Haremeyn'i kontrolü sırasında insanları Harem-i Şerif'ten Kudüs'e çevirmek için hadis uydurduklarını ileri sürer. Daha sona Mustafa A'zami yine bazı müsteşriklerin Kudüs'deki Mescid-i Aksa'nın gerçekte Kur'an'daki Mescid-i Aksa olmadığını söylediklerini anlatır. Maalesef bizim içimizde de bu yönde kalem oynatanlar; müsteşriklere öncülük ve rehberlik yapanlar eksik değildir. Üzücü olan nokta burasıdır. Mesela şaz rivayetlerin camii olan Süleyman Ateş de Mescid-i Aksa'nın Kudüs'te değil de Mekke'de olduğunu söyleyen kalem erbabı arasındadır. İslam tarihinde bu veya benzeri iddiaları daha çok Şii müellifler dile getirmişler ve rivayet etmişlerdir. Onlardan birçoklarına göre Mescid-i Aksa yerde değil de göklerdedir. Yani Şii müellifler arasında da hem tarihte hem de günümüzde Süleyman Ateş müsveddeleri vardır. Bununla ilgili tarihte kimi Şii müellifler Yahudilere koz verir rivayetler serdetmişlerdir. Lakin bunlar sadece tarihte kalmamış ve günümüze de yansımıştır. Mescid-i Aksa'nın yerde veya Kudüs'te değil de göklerde olduğunu iddia eden Şii alimlerden birisi İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad'dan da ödül almış bulunan Cafer Murtaza El-Âmili'dir.

***

Mordechai'den önce de kimi Yahudi müellifler ve oryantalistler benzer bir dil kullanır. Sözgelimi, İslam Ansiklopedisi'nde (Encyclopaedia of Islam) Yahudi F. Buhl'ın[i] yazdığı Al-Kuds kelimesinin altında şöyle denilmektedir: "Belki de Elçi, Mescid-i Aksâ'nın gökyüzünde bir yer olduğuna inanıyordu."!! Buhl, daha sonra şöyle der: "Elçi Muhammed, belki en başından itibaren ayet-i kerimede bahsedilen mescidin sonradan Beytu'l-Makdis'de inşa edilen mescid değil de gökyüzünde bir yer olduğunu anlamıştı."[ii]. The Hebrew University Yahudi araştırmacı ve The Hebrew University'ye bağlı Asya ve Afrika Araştırmaları Enstitüsü üyesi Isaac Hassoun, El-Meclisi'nin Bihâru'l-Envar isimli kitabında ve El-Kundûzi'nin Yenâbîu'l-Mevedde isimli kitabında yer alan rivayetleri bu görüşüne delil olarak getirmiştir. Isaac Hassoun, bir başka yazısında ise şöyle demektedir: "Müslümanların alimleri Mescid-i Aksâ'nın Kudüs'teki mescid olduğu üzerinde görüş birliği içinde değillerdir. Çünkü bazıları onun Kudüs'ün veya Mekke'nin üzerinde gökyüzünde bir mescid olduğu görüşündedir."[iv]. Yahudi yazar Yehuda Litani[v] "Yediot Aharonot" gazetesinde "Mescid-i Aksâ etrafında zihin savaşı" başlığıyla yazdığı makalede Mescid-i Aksâ'nın Kudüs'teki mescid olduğu konusunda Müslümanlar arasında görüş birliği olmadığını öne sürerek şöyle der: "Gerçek şu ki, Mescid-i Aksâ ifadesi için farklı İslami tefsirler vardır ve bunlar Mescid-i Aksâ'nın başka bölgelerde olduğunu söylemektedir. Medine-i Münevvere yakınlarında bir yer de bu bölgeler arasındadır."[vi] Lübnan Şii alimlerinden 1945 doğumlu Cafer Murtaza El-Âmili "Mescid-i Aksâ nerede?" adıyla bir kitap yazmıştır. Bu kitabın tek amacı Mescid-i Aksâ'nın Kudüs'te yer alan Mescid-i Aksâ olmadığını, bilakis ayette adı geçen Mescid-i Aksâ'nın gökyüzünde olduğunu ispat etmektir. El-Âmili kitabında Mescid-i Aksâ'nın Müslümanların genelinin inandığı gibi Kudüs'teki mescid değil, gökyüzünde bir mescid olduğu sonucuna ulaşır!! El-Âmili, "Es-Sahih min Siyreti'n-Nebiyyi'l-A'zam" (En Yüce Nebi'nin Sahih Siyeri) isimli kitabında da şöyle der: "Ömer (R.A.) Kudüs'e girdiğinde, Aksâ adını taşıması bir yana orada mescid dahi yoktu."[x] Ve şöyle der: "İsrâ olayının gerçekleştiği ve Allah'ın çevresini mübarek kıldığı Mescid-i Aksâ gökyüzündedir."!![xi]

Maelesef görüldüğü gibi bazıları bilerek veya bilmeyerek Yahudilerin değirmenine su taşıyor.

MİLLİ GAZETE