Kuran Nasıl Bir Kitaptır ve Amacı Nedir?

FEDA-DER de bu hafta "Kur'an Nasıl Bir Kitaptır ve Amacı Nedir?" konusu Kenan Ersoy'un sunumu ile gerçekleştirildi.

Kdz.Ereğli de faaliyet yürüten FEDA-DER de bu hafta "Kur'an Nasıl Bir Kitaptır ve Amacı Nedir?" konusu Kenan Ersoy'un sunumu ile gerçekleştirildi.

Kenan Ersoy kardeşimizin sunumunda genel olarak öne çıkan konular;

kuran nasıl bir kitaptır sorusuna verilen cevap aynı zamanda bizlere kuranın amacının da ne olduğunu öğretecektir. Kuranın özelliklerini teknik olarak incelemeye tabi tutmak onun gibi kalpleri yerinden oynatan, olduğu yere canlılık katan yaşayan bir öznenin etkilerini ruhsuzlaştırmamalı. 

Bizler kuranın ne olduğunu kendisi anlatan bir kitabın muhataplarıyız. kuran kendisini anlatırken sıfatlarının insanı dönüştürmeye dönük mesajlarla beraber sürekli akdederek öğüt alınmasını ister. muhatabını varolduğu durumdan daha yüce olan sıfatlara büründürmek onu rabbinin rızasına ulaştıracak ahlak sahibi şahsiyet olarak donatmayı gaye edinir.

Hitabında öncelikle insanın akletme özelliğini temel alan Kur'an-ı Kerim, evvel emirde kişinin sorgulayıcı bir bakışa sahip olmasını istemekte, düşünmeden ve sorgulamadan herhangi bir görüşe bağlanılmasını uygun bulmamaktadır: "Onlara Allah'ın indirdiğine uyun denildiğinde onlar, "Hayır! Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız." dediler. Ya ataları bir şeyi akletmemiş, doğruyu da bulamamış idiyseler?" (2/170, 5/104, 7/28, 21/53).

Kur'an bir düşünceyi veya inancı benimsemede şahısları değil, şahısların sahip olduğu itikadın ve onların ortaya koyduğu eylemlerin mahiyetini öncelemektedir. O halde bir inancı benimsemede tutulacak yol, kuru bir taklit değil; araştırıcı, sorgulayıcı ve akledeci bir yoldur. Bu yüzdendir ki Allah Teala, "sözü dinleyip de en güzeline uyanlara müjde ver. İşte Allah'ın doğru yola ilettiği kimseler onlardır. Gerçek akıl sahipleri de onlardır," (39/18) buyurmaktadır.

Ancak İslam toplumlarında yaygın bir biçimde; akletmek, Kur'an üzerinde düşünmek ve onu fıkıh etmek çabalarını engelleyici bir zihniyet ve bu zihniyeti besleyen tarihsel bir miras söz konusudur.

Müslümanım diyen herkesin elinden, dilinden düşürmediği; sorulduğunda herkesin hakkında birçok tanım ve açıklama getirebileceği kuran, kutsallığı hakkında hemfikir olunan bir kitaptır. fakat kendisinin nasıl bir kitap olduğu sorunun cevabı pratik hayatımızda bizzat Kur'an'dan neşet eden, O'nun istediği şekilde değildir. Kur'an anlayışına bakıldığında, Kur'an'ın kendini tanıtımıyla çelişen birçok durumla karşılaşırız. En genelde Kur'an mezarlıklarda veya hastaların başında okunan bir kitap, veya mübarek gün ve gecelerde (!) okunup bire-on veren sevap kitabıdır. Ya da özellikle Ramazan aylarında vesair günlerde imamlarımızın bir ekmek teknesidir. Üfürükçülerin muska kitabı, hastalarımızın şifasıdır(i). Şeyh ve müritlerinin evrâd, kâri ve kurralarımızın tecvid kitabıdır. O (Kur'an) her bir vakit için ayrı ayrı makamlarla okunmalı, tecvidsiz okunmamalıdır (!). Ramazan ayında dört bir yanda mukabelelere gidilmeli, istenilen bir işin gerçekleşmesi icin yasini şerifler okunmalı hatimler indirilmelidir.

Bazılarına göre ise Kur'an, bilim ve tekniğin kaynağı, bir çok fen ilminin ana kitabıdır. Vaiz efendilerin dillerinden düşürmediği; Batılıların uzaya gitmesine, elektriğin bulunmasına kaynaklık eden öncü kitap; dilciler için sanatsal ve şiirsel özelliği yüksek belagat kitabı; usulcülerin anlaşılmasını kolaylaştırmak adına daha da anlaşılmaz bir labirent haline getirdiği bilmece kitabıdır. bazılarına göre kendisine has şifrelerin olduğu bir mucize kitabıdır. Ve bütün bunları Kur'an'ın asıl tanım ve amacı imiş gibi ortaya koyan gazete, dergi ve kitaplar.

Elbette ki kuran böyle bir kitap değildir.

Kur'an'ın bazı kelime ve kavramları üzerine anlamsız ve uzun tartışmalara girenler için Kur'an açık ve net bir duyuruda bulunuyor: "Andolsun biz Kur'an'da insanlara her çeşit durumu misali tekrarlayarak türlü türlü anlattık, ama insanlar anlamsız tartışmalara her şeyden daha çok düşkündür." (18/Kehf,54)

Biyolojik hastalıklara şifa olan bir kitap değildir. Kur'an toplum ve fertteki ifsat hastalıklarına şifadır. İman edenlere rahmet ve hidayettir. "Ey iman edenler; size Rabbinizden bir öğüt, göğüslerde olana bir şifa ve inananlara da rahmet ve Hidayet gelmiştir." (10/Yunus,57)

Kuranın nasıl bir kitap olduğuna dair en önemli hastalıklardan birisi de; İslam öncesi Kitap Ehli'nin Kitab'ı göz ardı ederek gereği gibi okumamaları şeklinde kendini gösteren bozulmada olduğu gibi müslüman topluluklarda da önceki alimler her şeyi hallettiler, Kur'an'ı herkes anlayamaz şeklinde tezahür etmesidir. Oysa Kur'an bir çok ayetiyle bu tür yanlış görüşleri reddetmektedir.

"Elif Lam Ra bunlar doğruyu/gerçeği apaçık gösteren, kendisi de açık olan kitabın mesajlarıdır." (yusuf/1-2)

İnsî ve cinnî bütün etkilerden uzak olan Kur'an, ilahi kaynaklıdır. Beşeri hiçbir etki, şeytani hiçbir müdahalenin olmadığı Kur'an'a Hz. Muhammed'in dahi bir ek yapması mümkün değildir. İlahi kaynaklı olan Kur'an'ı okuma, dinleme, anlama, yaşama yöntemleri yine Kur'an'da Allah tarafından öğretilmiştir. Bilginin, inancın ve yaşamlaştırmanın yollarını, beşerî kitap ve ideolojiler için geliştirilen yöntemlerden elde etmek, Kur'an'ın şahitliğini, örnek uygulamalarını ortaya koymayı imkansız kılar. Çünkü ilahi olan bir kitaba beşeri yöntemlerle yaklaşmak yanıltıcı olabilecektir.

kuranın ilahi olma sıfatını reddeden algının beslendiği kaynağı ilk cahili müşrik toplumdan itibaren her dönem görmekteyiz. yakın dönemde batılı şarkiyatçıların ve onların fikirlerini esas alan zihniyetlerin kuranın ilahi olusuna yaptıkları itirazlara kuranın verdiği cevaplar bizler için önem arzetmektedir.

"Kur'an'ı düşünmüyorlar mı? Eğer Allah'tan başkası tarafından (indirilmiş) olsaydı, onda birbirini tutmaz çok şey bulurlardı" (4/Nisa, 82; ayrıca bkz. 10/15-16, 37; 11/35; 20/114: 32/2-3; 46/8; 53/3-7; 55/1-2; 56/80; 69/43-47; 74/18-31).

Kur'an'ın bütün sûre ve ayetleri Allah'ın koruma vaadi ve teminatı altındadır. İlahi vaad soyut ve somut olarak bütün indiriliş sürecinde geçerlidir ve süreklilik ar-z etmektedir.

"Kimsenin kuşkusu olmasın ki, bu uyarıcı mesajı ayet ayet biz indirdik ve yine kimsenin kuşkusu olmasın ki, onu yine (bütün tahriflerden, saldırılardan) Biz koruyacağız" (15/Hicr, 9; ayrıca bkz. 17/86; 41/41-42; Vd).

Gayb aleminde korunmuştur: Kur'an cin şeytanlarının dokunması imkansız olan levh-i mahfuzdaki ümmü'l-kitap'ta (ana kitapta) meknun'dur. Ayrıca koruma altına alınmıştır. Bu soyut bilgi hazinesine meleklerden başkası yanaşamaz. Çünkü onlar mutahhardır (temizdir).

"Yok yok, hayır! O şerefli bir Kur'an'dır. Korunan bir levhanın içinde" (85/Buruc, 21-22),

"O, elbette değerli bir Kur'an'dır. Kitabun meknûndadır (saklı, güvenli, korunan kitaptadır) ki ona temizlerden (meleklerden) başkası dokunamaz" (56/Vakıa, 77-79; ayrıca bkz. 15/18; 22/52; 26/192-195,; 80/11-16; 56/77-79).

İnzal (indiriliş) esnasında korunmuştur: Çünkü Kur'an'ı güvenilir elçi, vahiy meleği Cebrail indirmiştir.

"Bakın bu (ilahi kelam) gerçekten soylu bir elçinin (rasulün kerim-Cibril) sözüdür. Güç bahşedilmiş, kudret ve egemenlik tahtının sahibi (Allah) nezdinde, itaat edilen ve güvene layık birinin (sözü)" (81/Tekvir, 19-21; ayrıca bkz. 26/193; 80/11-16).

Muhammed Peygamber (s)'in kalbinde korunmuştur: Rasulullah'ın zihninde Kur'an cem edilmiş eksiksiz bir şekilde toplanmış, unutması engellenmiş, indirildiği gibi tebliğ etmesi ilahi kontrolle sağlanmıştır.

"(Vahyin sözlerini tekrarlarken) dilini hızla oynatıp durma. Çünkü onu (senin kalbine) yerleştirme (cem') ve okutturmak bizim işimizdir. Böylece onu telaffuz ettiğimiz zaman, kelimelerini takip et. Sonra onun anlamını açıklamakta bize düşer" (75/Kıyame, 16-19).

Geleneksel kaynaklarımızda kuranın korunmuşluğuna halel getirecek rivayetler batılı müsteşriklerin de kuran üzerinde oluşturmak istedikleri kuşkulara kaynaklık teşkil etmiş durumdadır ki bu rivayetleri kuran ahlakına sahip bir müslümanın kabul etmesi mümkün değildir.( recm ayetinin neshedilmesi ile ilgili hz Aişe anamızın sandukasında yazılı olduğu iddia edilen bir deri parçasının keçi tarafından yenilerek yok edildiğine dair rivayetler )

Kur'an'ı tebliğ esnasında Cibril gibi Allah'ın razı olup seçtiği güvenilir bir elçi olan Hz. Peygamber korunmuştur. Koruma süreci ilk kuşaklarda layıkıyla işlemiş, nesiller boyunca devam etmiş ve halen devanı etmektedir.

"Gaybı bilen O'dur. Gizli bilgisini kimseye göstermez. Ancak razı olduğu elçiye gösterir. Çünkü o elçisinin önüne ve arkasına koruyucular koyar. Ki onların Rablerinden kendilerine verdiği bilgileri duyurduklarını bilsin. Allah, onlarda bulunan her şeyi (ilmiyle) kuşatmıştır ve her şeyi bir bir hesaplayandır" (72/Cin, 26-28; ayrıca bkz. 9/2-3; 10/15; 15/9; 18/27; 52/3-5; 68/1-2; 69/40-48; 96/4: 98/2-3 Vd.).

Kuran muhkendir Sapasağlamdır. Hükmü açıktır. Elif. Lam. Ra. Bu bir kitaptır ki, hikmet sahibi, herşeyden haberi olan (Allah) tarafından ayetleri sağlamlaştırılmış (muhkem kılınmış) ve güzelce açıklanmıştır" (11/Hud, 1)

Birbirine benzerdir müteşabihtir. Kur'an'ın bütün ayetleri ve sûreleri mesajın özü bakımından birbirine benzer.

Müteşabih, manası kapalı ayet demek değildir, çünkü anlaşılmayan mesaj, tüyleri diken diken edemez.(3/Al-i İmran, 7).

Kuran Ayırdeden/ furkandır. Hak ile batılı, tevhid ile şirki, doğru ile yanlışı kesin sınırlarla birbirinden ayırdetme ölçütü olan Kur'an, mü'minleri kavram kargaşasından kurtarır. Bütün insanlığa bir uyarı olsun diye kuluna hakla batıldan ayırıcı bir ölçü (Furkan) indiren (Allah) ne yüce, ne cömerttir" (25/Furkan, 1

Kuran dirilticidir. muhatabı dirilerdir. ne acıdır ki kuran diriler için olduğunu anlattığı Yasin suresi en fazla ölülerimiz için okunan suredir.

Ve (işte böyle:) Biz bu (Peygamber'e) şiir (yeteneği) bahşetmedik, zaten (şiir) bu (mesaj)a uygun düşmezdi: o yalnızca bir uyarı ve öğüttür; ve o özünde apaçık olan ve gerçeği dosdoğru gösteren bir (ilahi) hitabedir, ki (kalben) diri olanları uyarabilsin ve (Allah'ın) sözü hakikati inkara şartlanmış olanlara karşı tanıklık yapabilsin diye.

"Dirilerle ölüler bir olmaz. Allah dilediğine işittirir. Yoksa sen kabirlerde bulunanlara işittirecek değilsin" (35/Fatır, 2 )

kuran hükümdür Karar vermedir. Kur'an, Allah'ın insanlar arasındaki ayrılıkları, ihtilafları adaletle çözmek, tevhide çağırmak için indirdiği bir kitaptır.

Haram helal konusunda hükme varmak ilahi vahiyle mümkündür: (2/1732/173; 4/23, 24; 5/1, 3, 4, 5, 87, 88, 96,).

Peygamberin haram helal koyması Allah'ın indirdikleri ile kayıtlıdır: (Bkz. 2/187 5/4, 5; 6/151; 7/32, 33; 10/15; 33/50; 66/1).

Peygamberler Allah'ın hükümlerine aykırı hüküm veremezler: (Bkz. 3/50; 7/157; 9/1, 3, 29; 33/36-37.)

kuran sırayladır belli bir tertil üzere inmiştir.indiriliş sıralaması beşeri değil ilahi tasnifle yapılmıştır. Bir defada değil gerektikçe, sırayla indirilmiştir. "Kafirler, 'Kur'an ona bir defa da indirilmeli değil miydi?' dediler. Biz onu senin kalbini sağlamlaştırmak için böyle (tertilen) parça parça ağır ağır okuduk" (25/Furkan, 32; ayrıca bkz. 73/4)

Ayetin bir hikmeti de Kur'an'ı programlı okumamızı gerektirmesidir. Yaşadığımız toplumun içinde bulunduğu aşamaya uygun mesajı iyi seçmeliyiz. yaşanılan anın fıkhını üretmek kuranın bize öğütlediği bir usuldür. 

Vahiy insanların ihtilaf ettikleri konularda hükmedilsin diye gönderilmiş, mücadele bunun üzerine kurulmuştur. Allah'ın, hükümlerini indirmesinin arka planında yatan gerçek insanların taşıdıkları benzeri zaaflar olmuştur. Atalarından aldıklarını din edinen, yeryüzünde fitne çıkaran; havalarıyla hükmederek insanlara zulmeden, bozgunculuk yapan şirk dini mensuplarının düzelmesi, ıslah olması ve genelde insanlara hidayet rehberi olması amacıyla; Allah, insanlara peygamberleri aracılığıyla vahiy/kitap göndermiştir. Vahiy doğru ile yanlış, aydınlık ile karanlık arasında bocalayan insanoğlu için en sağlam ölçüdür. Dolayısıyla vahyi Ölçütlere sahip olmamak, karanlık dehlizlerde kalakalmaktır, insanları uyarmak, onlara doğruyu göstermek, onları zaaflarının ve havalarının düştüğü aşağılıklardan kurtarmak, aydınlığa çıkarmak, fıtratına uygun ahlaklı şahsiyetlerle bir nesil/topluluk oluşturmak Kur'an'ın ana hedefidir.

İnsanlar bir tek ümmetti. Allah peygamberleri müjdeciler ve uyarıcılar olarak gönderdi. Onunla beraber, anlaşmazlığa düştükleri konularda insanlar arasında hükmetmek üzere içinde gerçekleri taşıyan kitabı indirdi.." (2/Bakara, 213)

Soru ve cevaplarda verimli katılımcı müzakerelerin olduğu program yaklaşık iki saat sürerek sonlandı.

Etkinlik-Eylem Haberleri

Bursa’da Gazze nöbeti devam ediyor
Çocuklar "Hayat Namazla Güzeldir" sloganlarıyla yürüdü
Aksa Tufanı ve kazanımları
Özgür-Der Üniversite Gençliği programlarına başladı!
Diyarbakır Özgür-Der Gençlik Çalışmaları başladı