“Kur’an Işığında Kurban İbadetinin Gerçek Anlamı”

Haksöz Dergisi Ve Haksöz Haber Sitesi yazarlarından olan Özgür-Der Amasya Temsilcisi Mustafa Siel, “Kur’an Işığında Kurban İbadetinin Gerçek Anlamı” konusunu işledi.

KUR’AN'A GÖRE KURBAN İBADETİNİN KÖKENİ VE HİKMETLERİ

37.Saffat Suresi 99’dan 113’e kadar olan ayetlerde; İbrahim (as)’ın oğlu İsmail (as)’ı, gördüğü rüyalara yaptığı yorumlara istinaden Rabbinin emri olduğu kanaatiyle kurban etmeye teşebbüsü ile, oğlunun bu kanaati paylaşarak kurban olmayı kabullenmesi; kurban olayının tam gerçekleşeceği anda Yüce Allah’ın duruma müdahale ederek bu teşebbüsü gerçekleşmiş gibi kabul ederek, baba oğulun bu dehşetli teslimiyetini, mü’minler için kıyamete kadar hatırlatacak teslimiyet numunesi – sembolü olmak üzere kurban ibadetini tesis etmesi vakıası, ayrıntılı olarak anlatılmaktadır.

Kurban, birine - bir şeye yakın olmak kök anlamındaki Arapça garabe kökünden gelen bir terim olup, kişinin Allah’ın rızasına ulaşmasına, yani manevi anlamda Allah’a yakınlaşmasına vesile olan şey manasına gelmektedir.

Kur’an'da, 22.Hac Suresi 33’ten 37’ye kadar olan ayetlerde, bazı hayvanları kesmek suretiyle eda edilen Kurban ibadetinin meşruiyeti, uygulanması ve diğer hikmetleri ile ilgili açıklayıcı bilgiler verildiği gibi;  5.Maide Suresi 27’den 31’e kadar olan ayetlerde de, Adem (s)’in iki oğlunun takdim ettiği ve takvalı oğul (Habil)’den kabul edildiği halde, takvası oğul (Kabil)’den kabul edilmeyen kurbanla kıssası üzerinden, kurban ve takva ilişkisi hakkında açıklamalarda bulunulmaktadır.

Özetle, Kurban ibadetinin meşruluğu Kur’anla sabit iken, Kurban Bayramıda peygamberimizden günümüze kesintisiz devam eden mütevatir sünnetle bizlere bırakılan ibadi bir mirastır.

KURBAN, ŞAHİTLİK VE ŞEHİTLİK İLİŞKİSİ

Kurban ibadetiyle ilgili olarak yukarıda numaralarını verdiğimiz ve ilgili diğer ayetlerden anladığımız kadarıyla kurban ibadeti sembolik olarak anlamı şudur. Kurban, bir Müslümanın Allah’ın kendisine vermiş olduğu varlığa şükredip, bu şükrün gereği bu varlığını Allah yolunda ve onun ilkelerine göre yaşamak suretiyle (takva) salih amel olarak ta ifade etmek suretiyle hayatının her anında hakka şahitlik etmesi yanında, bu uğurda gerektiğinde  en değerli varlıkları olan ailesini ve canını dahi Allah yolunda feda – armağan – kurban etmeye hazır olmasını ve gerektiğinde feda – kurban ederek şehit olmasının sembolik ifadesidir.

Nitekim 33.Ahzab Suresi 22 ve 23. ayetlerde, Allah yolunda yalpalamadan cihad ederek hakka şahitlik eden iman sözüne sadık erler övülürken, onlardan bir kısmının sevdiği şey olan (nahbehu) şehitlik makamına eriştiği (yani canlarını Allah yolunda feda ettikleri), diğerlerinin ise her an şehit olmayı gözledikleri (yenteziru), (yani canlarını Allah yolunda feda etmeye her an hazır olarak beklemekte oldukları), gerek şehit olanlar ve gerekse bunu bekleyenlerin Allah’a olan ahitlerini, O’nun rızası dışında başka beklentilerle değiştirmediklerini (yani hayatlarını ahiret kurtuluşu arzusu ve bunun gereğince yaşayarak son nefeslerine eriştikleri) bildirmektedir.

SURİYE’DE VE DİĞER İSLAM BELDELERİNDE ATEŞ HENDEKLERİNDE ŞEHİT EDİLEN KURBANLAR

Hepimizin bildiği gibi 85. Buruc suresinde, sırf tek Rabbimiz Allah’tır dedikleri için ateş dolu hendeklerde yakılarak şehit edilen mü’minlerden övgüyle bahsedilmektedir. Bu gün benzer sahneleri başta Myanmar, Suriye, Doğu Türkistan ve Mısır olmak üzere pek çok İslam beldesinde gördüğümüz gibi, bilhassa Suriye’de daha yalın ve sıkça şahit olmaktayız.

Suriyeli mü’minlerin Esed’i Rab tanımaya ve secde etmeye zorlanmaları, bu uğurda diri diri yakılmaya kadar varan işkence ve katliamlara tabi tutulmaları, günümüzde müminleri yok etmek için ateş hendekleri kuranları ve bu hendeklerde yakılarak şehit edilen müminleri ortaya koymaya yetmektedir.

Bu gün Suriye’de mallarını ve canlarını ortaya koyarak hakka şahitlik eden ve iki yüz binden fazlası şehit edilen Müslümanlar, Habil’in ve ateş hendeklerinde yakılarak şehit edilen kurbanların izinde olduğu gibi; onlara bu canavarlıkları reva gören rejim güçleri de, Kabil’in ve ateş hendeklerinde müminleri yakanların izindedir.

Bu gün her kim ki Suriye’de kıyam eden müminlerin yanında ise, Habil’in ve hakkın yanında; her kim de Esed rejiminin yanında ise, Kabil’in ve batılın safındadır. Habil’in ve hakkın safında olanlar ahirette onlarla beraber olacakları gibi, Kabil’in ve Esed rejiminin safında olanlarda ahirette onlarla beraber olacaklardır. Hak batıl savaşında tarafsızlık söz konusu olmayıp, böyle olduğunu sananlar aslında batılın saflarındadırlar ve akibetleri onlarınki gibi olacaktır.

İBRAHİMLER, İSMAİLLER VE MERYEMLER MISIR’DA

Mısır’da Yusuf (as)’ın ve Musa (as)’ın izini takip eden İhvan safındaki Müslümanlar, firavunların izini takip eden batı aşığı ve uşağı Mübarek ve çetesinden iktidarı almaya ve Yusuf ile Musa’nın tevhidi yönetimini hakim kılmaya niyetlendiler. Bu uğurda gerektiğinde şehitliği göze aldıklarını kefenleriyle meydanlara çıkarak ortaya koymak suretiyle hakka şahitlik ettikleri meydanlarda, günümüz Firavun, Haman, Karun ve ordularınca binlercesi şehit edildi. Böylece yukarıda değindiğimiz 33.Ahzab Suresi 22 ve 23.ayetlerde ifade edildiği gibi, hakka şahitlik edenlerden kimi şehit edildi, kimi de sıkıntı ve işkenceler altında şehitliği bekliyorlar. Batı ve uşağı firavunları karşısında eğilmeyerek, Allah’a olan ahitlerini O’nun rızası dışında başka beklentilerle değiştirmediler.

Öyle ki, şehit edilenler arasında İhvan hareketinin öncülerinin çocukları ve damatları olduğu gibi, şehitliği gözleyenler arasında da başta Mursi olmak üzere tüm İhvan liderleri var. Bu öncüler, tıpkı İbrahim gibi kendi canlarını ve çocuklarının canlarını ortaya koydular. Neticede bu öncüler Mısır’ın yeni Firavuni yönetimince hapis ve işkencelere tabi tutulurken, çocuklarından ve damatlarından bir kısmı, keskin nişancılarla kasıtlı hedef alınarak vurulmak suretiyle meydanlarda şehit edildi.

Bilhassa İhvan liderlerinden Muhammed Bilatici’nin kızı Esma’nın şehadeti sarstı yürekleri. Günümüzün Ali İmranlarını, Zekeriyya’larını, İbrahim’lerini, İsmail’lerini ve Meryem’lerini (hepsine selam olsun) gördük Mısır meydanlarında ve zindanlarında.

İŞTE ÇAĞDAŞ İBRAHİM VE İSMAİLLER, İŞTE GERÇEK KURBANLAR

Yazının girişinde bahsettiğimiz İbrahim ve İsmail (as)’ın kurban kıssası dört bin yıl sonra bir kez daha tekerrür etti Suriye ve Mısır’da ve de diğer pek çok İslam beldesinde. İbrahim ve İsmail’in, Ali İmran’ın ve Meryem’in, adanmışlık, teslimiyet ve kurbanın çağdaş misallerini müşahede ettik ve etmeye devam ediyoruz buralarda.

Ne acıdır ki, buralarda en sevdiklerini Allah yolunda kurban verenlere ve kurban olanlara, batının komplosuna kurban olmakla, boşu boşuna ölmekle itham ederek saldırıyor bizlerden birileri. Allah yolunda eline diken batmayanlar, Allah’ın dinini hakim kılma yolunda mücadele ettikleri için işkence ve acılar içinde evlatlarını ve canlarını kaybedenleri küçümsüyor, bu kıymetli amellerini değersizleştiriyorlar.

Selam olsun Suriye’nin ve Mısır’ın ve de tüm İslam Beldelerinin gerçek muvahhid ve mücahidlerine, şahitlerine ve şehitlerine; veyl olsun onların safında yer almayan, hatta karşı safta yer alan sahte muvahhid ve mücahitlere, yazıklar olsun onların bu çok kıymetli amellerini değersizleştirmeye çalışanlara.

GERÇEK KURBAN HAYATINI ALLAH YOLUNA ADAYANLARIN KURBANIDIR

6.Enam Suresi 162. ayette Yüce Allah, bizlere namazımızı, kurbanımızı, hayatımızı ve ölümümüzü kendi yoluna adamamızı emrediyor. İşte Gerçek Kurban sadece namazını ve kurbanını değil, hayatını ve ölümünü Allah’a adayan, gerektiğinde feda eden gerçek müminlerin kurbanıdır.

Yoksa böyle bir bilinç ve adanmışlık yokken, adet yerini bulsun diye yada başka niyetlerle parayla aldığı inek yada koyunu keserek etinden faydalanmak değildir gerçek kurban. 33.Ahzab Suresi 35 ile 76 ve 77. ayetlerde belirtilen vasıflara sahip olan muttaki ve mücahit Müslümanların, 36 ve 37. ayetlerde belirtilen esas ve hikmetler çerçevesinde, İbrahim ve İsmail’in adanmışlık ve teslimiyetini hatırlamak ve bu imamları – önder ve öncüleri kendilerine örnek almak niyetiyle kestikleridir gerçek kurbanlar.

KURBANIMIZ HABİL KURBANI OLSUN, KABİL KURBANI DEĞİL

Hayatı ile Allah yolunda kurban olmaya aday olmayanın, en sevdiği şeyleri fedaya hazırlık için değil, eti ve başka menfaatler için kurban kesenin kurbanı, 5.Maide Suresi 27’den 31’e kadar olan ayetlerde kabul edilmediği bildirilen Kabil’in kurbanına benzer ve geçersizdir Allah katında.

Rabbimiz bizlere Habil’in ki gibi gerçek kurban bilinci, O’nun yolunda kurban olmaya aday olabilmeyi nasip etsin. Başta Suriye ve Mısır olmak üzere, kendi yolunda kurban olmaya aday olanlara sabır, kurban olanlara da ecirlerini nasip etsin. Bizleri de, kendi katında değerli olan kulların ve bu salih amellerinin kıymetlerini takdir etmeye, onları sevip onlar gibi olmaya özenmeyi nasip etsin.

Bizlere ve tüm ümmete, gerçek kurban bilinci ile kesilip kurbanın hikmetlerini oluşmasına vesile olan, katında kabul olunmuş kurbanlar kesebilmeyi nasip etsin.

Yine acılar içinde idrak edeceğimiz bu Kurban Bayramını tüm ümmetimiz ve mazlumlar için kurtuluşa ve hayırlara vesile eylesin inşaallah.

Etkinlik-Eylem Haberleri

Esed katilinin yerli işbirlikçileri hesap verecek!
Özgür-Der ve Fetih Vakfı, Halep’te halka gıda yardımında bulundu
Özgür-Der, Gazzeli kardeşlerimize temiz su ve sıcak yemek dağıtımı yaptı
Antalya'da İsrail'in Filistin'e yönelik saldırıları protesto edildi
“Sanal kimliklerin inşası: Hakikat mı kurgu mu?”