Mehmet Garip Tanyıldızı / Akşam
Kur'an-ı Kerim'i neden yakıyorlar?
Batı'da dönem dönem şahit olduğumuz Kur'an-ı Kerim'i yakma eylemleri son zamanlarda İsveç'in NATO üyeliği ve Türkiye'nin tutumu sonrası artış gösterdi.
Bu eylemler güncel siyasal konjonktür içinde uluslararası ilişkileri etkilemeye dönük bir takım stratejilere hizmet amacı taşıyor elbette.
Ancak, genellikle provokasyon olarak nitelenen eylemlerin sadece siyasal konjonktür bağlamında ele alınması durumu tam olarak değerlendirmek için yeterli değil. Karşı karşıya olduğumuz olayı tüm yönleriyle anlamak durumundayız.
"Kur'an-ı Kerim'i neden yakıyorlar?" sorusunu empati yapmak için sormuyoruz. Gün geçtikçe yaygınlaşan bu saldırganlığın nasıl bir zihniyetin ürünü olduğunun, nasıl bir karaktere sahip olduğunun ve nasıl bir ruh hali içinde olduğunun bilinmesi gerekiyor.
Öncelikle, mahkeme kararlarıyla yasallaştırılan, polis koruması altında gerçekleştirilen Kur'an-ı Kerim'i yakma eylemlerinin Batı'daki kurumsal ve toplumsal bir gerçekliği ifşa ettiğini görmezden gelemeyiz.
Homoseksüellik gibi kendi değerleri söz konusu olduğunda hiçbir farklı düşünceye hayat hakkı tanımayan Batı'da, Kur'an yakmanın protesto ve gösteri yapma özgürlüğü kapsamına alınması meselenin aslında ne kadar ideolojik olduğunu gösteriyor.
Eylemi gerçekleştiren bazı radikal politikacı veya aktivistleri de salt siyasal amaçlara hizmet etmek için çalışan provokatörler olarak göremeyiz. Çünkü bu açıklama, olayın literatürde medeniyetler çatışması olarak kavramsallaştırılan yönünü gözden kaçırmamıza neden oluyor.
Kur'an yakma eylemini gerçekleştirenler aslında yaptıklarına inanmayan elemanlaştırılmış ajanlar değil. Aksine tamamen gerçek duygu durumlarını yansıtıyorlar.
Onların duygu durumunu anlatmak için kullanılan İslamofobi ifadesi de gerçeği tam olarak yansıtmıyor. İslamofobinin kelime anlamı olan İslam korkusundan daha ziyade bir İslam karşıtlığı söz konusu. Evet, İslam'dan korkuyorlar ama İslam nefreti daha baskın.
Öte yandan son dönemlerde birçok Batılı devlet tarafından desteklenen ve medyada kışkırtılan ırkçılık da bu eylemlerin motivasyonlarından biri. Eskiden yaygın olan biyolojik ırkçılığın yerini kültürel ırkçılık almış durumda.
Devletiyle, medyasıyla toplumuyla Batı, kendi kültürünün zıddı olarak gördüğü için İslam'a karşı bir savaş veriyor.
Peygamberimiz Hz. Muhammed'e hakaret karikatürleri, Kur'an yakma eylemleri, Batıdaki camilere ve Müslümanlara dönük saldırılar şeklinde karşımıza çıkan bu düşmanlık İslam'ın ve Müslümanların hala bir kutsala sahip olmasından kaynaklanıyor.
Kur'an-ı Kerim'i yakan Batılı, Müslümanların zihnindeki 'tabu'yu yıktığını zannediyor olabilir.
Aslında gerçek, kendine ait bütün kutsalları yıkan Batının, yerine inşa ettiği seküler kutsallara alternatif istemiyor oluşu.