CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Özyürek “kültürlüden oy almak ayıp mı?” diyesiymiş. “Kültür”den anladıklarını “modernleşme ve çağdaşlaşma” olarak takdim eden Özyürek, CHP'nin yaptığı çalışmaların anlaşılabilmesi için belli bir kültür düzeyinin gerektiğine dikkat çekmiş.
“Göbeğini kaşıyan adam”, “bidon kafa”, hatta Aziz Nesin'e atfedilerek “aptal” kılınan bu milletin çoğunluğu şimdi de CHP eliyle “kültürsüz” ilan edildi, iyi mi? Hayırlı olsun.
Modernleşme ve çağdaşlaşma CHP'nin tekelinde olduğu için, bu kavramları anlayabilme gereksinimlerini de bizzat parti yönetimi belirliyor herhalde, tıpkı laiklik kıstaslarını, dindarlığın sisteme kırmızı alarm verdirme seviyelerini belirlediği gibi… Nitekim, halk da işte yeteri kadar kültürlü olmadığı için anlayamamış çağdaşlık ve modernizmi. Anlasaydı zaten oylarıyla abad ederdi CHP'yi.
Doğrusu Özyürek'in kültürden ne anladığını bilemedim, seçmenlerin “eğitim” durumundan mı bahsediyor, Atatürk ve Cumhuriyet'in mirasına sahip çıkmaktan mı sözediyor yoksa, dini ve milli kültüründen vazgeçmeyi mi bahsini ettiği 'kültür'le ilintilendiriyor, emin değilim.
Bildiğim CHP'nin şevkle sahip çıktığı 'üniversite mezunlarının tamamının' CHP'ye oy vermemiş olduğu. Hatta, seçim döneminde yaptığım mini, çevresel kamuoyu yoklamasına göre, CHP'ye oy veren kitleler arasında büyük yekunu alevi vatandaşlarımız tutuyor. Bu vatandaşlarımızın büyük bir kısmı da şehrin periferisinde yaşayan; gelir ve eğitim düzeyi oldukça düşük olanlardan müteşekkil ki, bildik anlamıyla 'kültürlü' olduklarını söyleyebilmemiz pek mümkün gözükmüyor, tıpkı kendileriyle aynı şartlarda yaşayan sünni vatandaşlarımız için söyleyemeyeceğimiz gibi. Peki, bu vatandaşlarımızı diğerlerinden daha “kültürlü” kılan ne oluyor? Çözebilirseniz, bana da haber veriniz.
CHP seçmenleri arasında şehirlerin ve sistemin imtiyazlarından faydalanarak büyüyen, okuyan insanların da olduğu doğru, ama bu zaten bir fırsat eşitsizliğinin sonucu. Anadolu'da, köylerde yetişen gençlerin sistemin hizmetlerine erişme bağlamında hem maddeten, hem manen daha geride oldukları bir sır değilken, üstelik bu yetmiyormuş gibi bir de onca badireden sonra kazandıkları okullarına gitmelerine kıytırık gerekçelerle izin verilmeyebiliyorken, 'biz daha kültürlüyüz' böbürlenmesine girmek başlıbaşına bir ayıp, hatta yüzsüzlük, daha da ötesi edepsizlik olmaz mı? “Hem solu temsil ediyorsunuz, hem de eşitsiz ve elitist uygulamaların sonuçlarıyla milletin geri kalanına hava atmaya kalkışıyorsunuz utanın ve susun bari' demezler mi adama?
Bunun da cevabını size bırakır ve bir sonraki ihtimale gelirsek, Atatürk ve Cumhuriyet mirasına sahip çıkanları “kültürlü” addediyorsa Özyürek, bu da 'kültürümüz' açısından durumun bir hayli vahim olduğunu gösterir ki, şöyle; Dünya kültür üstüne kültür koyarken, müzikte de, ritimde de, dansta da, on yıl öncesi figürlerinin demode sayıldığı bir çağda, en ufak bir şaşma olmamasına özen göstererek Atatürk zamanından kalma hareketlerle vals yapmayı, olabildiğince çok ve çeşitli içki tüketmeyi, Atatürk'ün sevdiği şarkıları dinlemeyi “kültür” addeden kafalar, tekrarlamaktan dillerinde tüy bitirmiş olan ve bugün bunların sandığından farklı tellerden çalan “çağdaşlaşmayı” nasıl yakalayacak?
Atatürk'ün sevdiği şarkılar demişken; Türk Musikisi'nin Cumhuriyet düzeninde bir noktaya kadar kabul görmesi Atatürk'ün musiki tutkusudur. Ama, aynı zamanda musikinin özü itibariyle Osmanlı'ya da göbekten bağlı bir sanat olması, sözgelimi Mevlevi ayinleri kalemini, Dede Efendi gibi 'daha eski' dolayısıyla 'daha dindar' sanatkarlar dönemlerini gelişim safhaları arasında barındırıyor olması, Cumhuriyet döneminin Atatürk'e rağmen musikiye bir parça mesafeli durma kararı almasına neden olmuştur. Nedir mesela bu konuda CHP'nin kültürü? Vardar Ovası, Onuncu Yıl Marşı ya da Alişimin Kaşları Kara yerine, bir “Tekke müziği”, “Ey But-i Nev Eda” ya da “Hüzzam Ayin” dinliyor olan kültürsüz mü olmuştur şimdi? 1923 modeli pagan bir zevke mahkumiyet midir sizin kültürünüz?
Nedir kültür Bay Özyürek? Çağdaşlaşma ve modernleşme adları altında dine ve inanma işine olabildiğince mesafe koymak, mümkünse Batı'nın inanma-ma biçimlerini birebir kopyalayarak mı ulaşılıyor sizce geçer not alınabilecek kültür düzeyine? Özgür birey tanımlamasının toplumun “dinselleşmesine” paralel olarak giderek etkisizleşmesinden yakınmışsınız. “Örgütlü toplumu savunmaktan, dini dogmalara göre değil bilimsel gerçeklerle düşünen bir toplum yaratmaktan vaz mı geçelim” diye üzülmüşsünüz. Sanki hiç, bir yandan özgürlük derken, bir yandan da partinizin ömrünü devletçi, totaliter, statükocu yaklaşımlarınızla kısaltmamışsınız gibi… Bir yandan kadim din düşmanlığınızı saklamaya bile gerek duymadan “Din dogmalarıyla savaşalım” derken öbür taraftan bu memlekete “biat edilecek! Et” kesinliğinde Cumhuriyet dogmaları hediye etmemişsiniz gibi.
Kültürün binlerce tanımı var; ama en kapsayıcısı insanlığın maddi ve manevi birikimini esas alanı. Yani ki, kültürün tarihle çok ilgisi var. Binlerce yıllık zaman diliminin içine uzanmış olan kökünü kurutarak varettiğiniz 80 yıl ve o da asla Anadolu'nun özünü yansıtmayan, olsa olsa tepeden inme, kötü taklit kurallar bütününü “kültür” sanıyorsanız o sizin bileceğiniz iş. Ama din düşmanlığını bu sözümona kültürünüzün sacayaklarından biri kıldığınız sürece, iktidar yüzü göremeyeceğinize emin olabilirsiniz. Nereden mi biliyorum? Kültürel tecrübelerim söylüyor.
Yeni Şafak Gazetesi