Arap 48 / Çev: Kudüs Sahnesi
İsrail yönetiminin 1967'den bu yana Kudüs'te ve özellikle Mescid-i Aksa'da programlı ve sistematik bir şekilde Yahudileştirme çabası yürütüyor. Kudüslülerin tehcirinden onları sıkıştırmaya ve birçok islami ve Arap eserleri yıkmaya ve Mescid-i Aksa’nın altında kazılar yapılmasına kadar birçok yolla Yahudileştirme girişimleri devam ediyor.
En büyük yıkım girişimleri Meğaribe kapısının ve mahallesinin yıkımı girişimiydi. Araplar, bu kapıdan Mescid-i Aksa’ya giremediler ve bu kapı, daha sonra baskın yapan yerleşimcilere tahsis edildi. Aynı şekilde Burak meydanı olarak bilinen yeri yıkıp adına Ağlama Duvarı dediler. Bu, Mescid-i Aksa’nın mekan açısından bölme planının ilk adımıydı.
Yakın zamanda Haaretz gazetesinin yayınladığı bir rapor, Kudüs’ün altında bir yer şehrinin varlığını ortaya çıkardı. Rapora göre eski şehir, Mescid-i Aksa’nın haremi ve bazı doğu Kudüs mahallelerinin altında yapılmış kazılar var ve bu kazılarda elde edilen her şey, Yahudileştiriliyor. Mesela Memluklu hamamı, “Urşelim’e yolculuk”, Memluklu Hanı da Ağlama Duvarının arkasındaki odaya dönüştürüldü.
Kazılar ve Yahudileştirme
İsrail, kazıların Mescid-i Aksa’nın altına kadar uzanmadığını ve son kazının 1981 yılında Haham Yahuda Ginter’in isteğiyle Mabet kalıntıları bulmak için yapıldığını iddia ediyor. O kazıda hiçbir şey bulamadılar. Sonra kazı için açılan tünelin kapatıldığı iddia edildi. Fakat Kudüs ve Mescid-i Aksa’daki vakıflar dairesi, bu iddiaları yalanlayarak kazıların geçtiğimiz yıllar boyunca devam ettiğini ifade ediyor. Daire, kazılar nedeniyle Mescid-i Aksa’nın bahçesindeki birçok yapının yıkıldığını belirtiyor.
Haaretz gazetesini yayınladığı rapora göre Kudüs’ün altında tüneller aracılığıyla birbirine bağlanan bir şehrin ortaya çıktı. Bu şehirde ibadetler için odalar yapıldı. Rapora göre bu şehre hiçbir Müslüman veya Arap giremiyor.
Rapora göre kazı ve Yahudileştirme politikasının 1996 yılında Kudüs Belediye başkanı Ehud Olmert’in Başbakan Benyamin Netanyahu’nun desteğiyle Mabet tünelini açmasından sonra büyük bir değişim geçirdi.
Bu bağlamda eski Kudüs müftüsü İkrime Sabri de kazıların Mescid-i Aksa’daki yapıları olumsuz bir şekilde etkilediğini, güneydeki duvarlarda çatlaklara, batı duvarına bitişik bazı evlerin ve binaların yıkılmasına sebep olduğunu ifade etti. Sabri, Arap 48’e yaptığı açıklamalarda bu kazıların Mescid-i Aksa’yı ciddi bir şekilde tehdit ettiğini söyledi. Sabri, işgal makamlarının kazılarda iddia ettikleri mabede dair iz bulamadıkları için Mescid-i Aksa altında bir sinagog inşa ettiğini ve bunun tarihi kökleri olduğunu iddia ettiğini belirterek Yahudilerin şeraitine göre burada namaz kılamayacaklarını söyledi.
Elad Yerleşim Yeri Örgütü imparatorluğu
Rapora göre bu kazılar, Elad Yerleşim Yeri Örgütü ile bağlantılı. Elad Yerleşim Örgütünün Filistinlilere ait evlerin altında gizli olarak yürüttüğü kazılar nedeniyle oluştuğunu bildiriliyor. Toprak kaymasının Silvan'ı Mescid-i Aksa'nın güney duvarındaki el-Burak'a bağlayan tünelin üstünde olduğu da kaydediliyor.
Rapora göre çatlaklar ve toprak kaymasının şiddetli bir sağanak yağışın ardından belirgin hale geldi. Ortaya çıkan tarihi eserler ve mekanlar; bunların sahibinin kim olduğu başta olmak üzere önemli soruların sorulmasını sebep oluyor. Filistinlilerin evlerinin altında yapılan kazılardan dolayı meydana gelen yıkımları engellemek için zemin üzerinden çeşitli maddeleri doldurmak, -hem de Filistinliler bu maddelerden mahrum ediliyorken- mümkün mü? Ayrıca İsrail’in yaptığı kazılar, enlemesine değil, dikey bir şekilde doğrudan Yahudi tarihini bulmak üzere yapılıyor. Bu sırada Abbasilerden Osmanlılara kadar diğer tarih aşamalarına hiç dikkat edilmiyor.
Rapora göre bu kazılardan dört İsrail makamı sorumlu: İsrail Eski Eserler İdaresi, Doğu Kudüs Geliştirme Şirketi, Batı Duvarı Miras Fonu ve Elad yerleşim yeri örgütü. Elad Yerleşim Yeri örgütünün hükümetin de aralarında olduğu çeşitli taraflardan bağış ve yardım aldığı ifade ediliyor. Örgüt, Tevrat Bahçesi ve Davut Şehri (Silvan kenti) projeleri için destek alıyor.
Kiralık salonlar ve Yahudi tarihi müzeleri
Gazetenin yayınladığı bir resim, yer altında olan iki temel yol ve tünelin olduğunu gösteriyor. Bu iki yol, esasen Filistinli mahallerinin altında yer alan “yer altı şehri’nin genel çerçevesini oluşturuyor. Harita, Ken’an kanalı tüneli kazı çalışmalarının Silvan kentinden başladığını ve Burak Meydanı ve tüneline kadar devam ettiğini ortaya çıkarıyor.
Harita ayrıca yeraltında tarihi Yahudi müzelerinin olduğunu gösteriyor. Haritada yeraltındaki boşlukları gösteren kırmızı noktalar kullanılmış. Bu noktalardan bazıları şunlar: Eski şehirde babü’l-cedid bölgesi, Me’menullah mezarlığı vakfı, Babü’l-Amud’da büyük bir mağara, Kıyame kilisesinin altı ve Siyon rahibeleri kilisesinin altı.
Rapora göre bu projenin hedefi, eski şehrin altında tüneller ve tarihi yollar ağını bulmak yoluyla turistlerin gezebileceği bir turistik bölge inşa etmek. Aynı şekilde bunların 36 bin dolardan daha fazla bağış yapan Yahudilere kiralanması da hedeflerin arasında. Raporda bazı salonların hazır hale geldiği belirtiliyor. Bu salonlara Elad örgütünün istila ettiği ve yerleşimcilere verdiği Filistinlilerin evlerinin ve mekanların altının kazılması yoluyla ulaşıldığı ifade ediliyor.
Eski Kudüs İşleri Bakanı Hatem Abdulkadir, Arap 48’e yaptığı açıklamalarda “İsrail’in hedefinin iddia ettikleri tarihi haklarını ispatlamak amacıyla bir yer altı Kudüs şehri inşa etmek olduğunu” belirterek şöyle dedi: Bunun için her şeyi değerlendiriyorlar. Kazılar ve toprak boşaltması, eski şehrin ve Haremin temellerinin zarar görmesine sebep olabilir. Temelleri zayıflayan bu yerler, doğal veya yapay bir depremde yıkılırsa ortaya onların yer altı şehri çıkacaktır. İsrailliler, yeraltında kazı yapmadıklarını iddia ediyorlar. Onlara göre Mescid-i Aksa, sadece Kubbetü’s-Sahra ve Kıble mescidi. Bize göre ise surların çevirdiği 144 dönümlük alandır. Filistin Yönetimi, BM ve UNESCO’ya başvurdu. Fakat İsrail, UNESCO’nun gönderdiği heyetin soruşturmasını engelledi. Kazılar, yerleşimcilerin elinde olan yerlerde büyük bir gizlilik içinde yürütülüyor.
Kazılar, bilime ve tarihe bir katkıda bulunmuyor.
Kazılara katılan ve isminin açıklanmasını istemeyen bir kaynak, Arap 48’e yaptığı açıklamalarda kazıların bilim ile ilgili olmadığını ve herhangi bir bilimsel kurala uymadığını söyledi. Kaynağa göre kazıların hedefi, siyasi ve ticari olup Yahudileştirme ve turistleri çekmekten ibaret.
Adının açıklanmasını isteyen ve İbrani Üniversitesinde arkeoloji bölümünde okuyan bir kız öğrenci de kazılarla ilgili olarak Arap 48’e şöyle açıklamalarla bulundu: Kazılarda uyulması gereken temel kurallar vardır. Bunlar, kişiye ve kazı yapılan göre değişmez. Bunların arasında araştırmanın hedefini belirlemek ve insanların hayatını tehlikeye atmamak yer alır. Ayrıca kazı, yandan değil üstten yapılır.
Antik Yakın Doğu arkeolojisi uzmanı olan Şadi Ömer de Arap 48’e yaptığı açıklamada şöyle dedi: Eski Roma şehri, caddeleri ve meydanları zaten biliniyor. İsrailli makamların kazıların bilimsel olduğunu iddia etmeleri mümkün değil. Çünkü tarihi eserleri ortaya çıkarmak için kazıdan ve vatandaşların evlerini yıkmaya maruz bırakmaktan başka yollar da var.
Ömer, İsrailli makamların kazıların bilimsel olduğunu iddia etmeleri durumunda ihmal ettikleri, yıkılmasına sebep oldukları ve tarihi değerine bakmaksızın yerleşimcileri verdikleri tarihi eserleri göstermeleri gerektiğini vurguladı.