İşgal devleti bu sıralarda bir silkinme sürecine girmiş gibi görünüyor. Olmert’in devletin sırtından atılmasından sonra yerine gelen bayan başbakanın Siyonist rejimin saldırgan ve işgalci tutumuna bir heyecan ve güç katması bekleniyor. Ama bunda başarılı olacağını sanmıyoruz.
Zaten Olmert’in itirafları da bu gerçeği vurgulamak içindi. Fakat biz bu konularla ve Livni’nin başbakanlığıyla ilgili tespit ve değerlendirmelerimizi sonraya bırakarak Kudüs’le ilgili bazı önemli gelişmeler hakkında değerlendirme yapmak istiyoruz.
Bir yandan Kudüs Günü kutlamaları hazırlıklarının sürdüğü şu günlerde bir yandan da Kudüs’le ilgili ciddiye alınması gereken konular gündeme geliyor ve bu kutlu şehir yine önemli gelişmelere sahne oluyor.
Filistin’in 1948’de işgal edilmiş bölgelerinde faaliyet gösteren İslâmî Hareket’in lideri Râid Salah aynı zamanda Kudüs ve Mescidi Aksa davasına sahip çıkmasıyla tanınmış biridir. Bu konudaki gayretlerinden dolayı çeşitli zorluklara, sıkıntılara, eziyetlere ve hapis cezalarına maruz kalmış, ama asla geri adım atmamış, Kudüs’teki İslâmî mirasa sahip çıkma çabalarını kararlılıkla sürdürmüştür.
Daha önce işgalcilerin Mescidi Aksa’yı hedef alan birtakım planlarını açığa çıkaran ve belgeleriyle ortaya koyan Şeyh Râid Salah geçtiğimiz günlerde Siyonistlerin Kudüs’teki Filistinli varlığı tümüyle yok etmeyi hedefleyen planlarını açığa çıkardı. Plana göre işgalci Siyonistler 2020 yılına kadar Eski Kudüs kısmındaki, 2050 yılına kadar da tüm Kudüs’teki Filistinli varlığı tasfiye etmeyi ve böylece bu kutsal beldeyi tamamen Yahudi şehri haline getirmeyi hedefliyorlar. Bunun için Filistinlilerin mavi kart olarak da adlandırılan Kudüslü kimliklerinin kademeli bir şekilde alınması, evlerinin yıkılması, gayrimenkullerinin zorla gasp edilmesi, mülk edinmelerinin engellenmesi vs. gibi uygulamalara başvurulması öneriliyor. Gerçi bunlar işgal devletinin ve onun himayesi altındaki sözde sivillerin ya da onların örgütlerinin sürekli başvurduğu uygulamalardır. Ama eski Kudüs’teki tüm Filistinlilerin tasfiyesi için 2020, bütün Kudüs’tekilerin tasfiyesi için de 2050 yılının nihaî hedef olarak belirlendiği daha önce bilinmiyordu.
İşgalcilerin Kudüs’le ilgili Yahudileştirme planlarının en önemli boyutunu ise Mescidi Aksa’nın ortadan kaldırılması çabaları oluşturuyor. Son günlerde gündeme getirilen bir başka sinsi plana göre işgal devleti bu sıralarda Mescidi Aksa’nın çok yakınına bir Yahudi mabedi açmaya hazırlanıyor. Mescidi Aksa’nın bitişiğindeki Burak Duvarı’nın (Yahudilerin Ağlama Duvarı dedikleri) elli metre ilerisinde iki katlı bir binanın havra olarak açılması için hazırlıklar hızla sürdürülüyor. Fakat böyle bir havranın açılmasındaki gaye Mescidi Aksa’nın kuşatmaya alınması ve bu kutsal mabedin kademeli bir şekilde Yahudi mabedine dönüştürülmesini amaçlayan taktiklerin uygulamaya konması.
Bilindiği üzere işgal güçleri Mescidi Aksa’nın altına tüneller kazdı. Havra yapılması planlanan binanın bodrum katlarından söz konusu tünellere bağlantı kurulduğu, o bağlantının da Mescidi Aksa’nın dış avlu ve bahçe kısmına çıkacağı dile getiriliyor. Bu bilgiyi daha önce açığa çıkarılan planlardaki bilgilerle birlikte ele aldığımız zaman riskini biraz daha yakından görebiliyoruz. Çünkü söz konusu planlarda işgal güçlerinin Mescidi Aksa’nın ana giriş kapısı tarafında ve Kubbetu’s-Sahra’nın yanında bulunan geniş alana bir Yahudi mabedi inşa etmeyi amaçladıkları görülüyordu. Eğer işgalciler, dışarıya Burak Duvarı tarafına bir Yahudi mabedi açar ve onunla, tüneller vasıtasıyla sözünü ettiğimiz alan arasında bir yeraltı bağlantısı kurarlarsa bir sonraki merhalede o alana ikinci bir Yahudi mabedi inşa etmek için harekete geçeceklerdir. O zaman da kutsal Mescidi Aksa, biri dışına diğeri de harem-i şerif olarak adlandırılan kısmın içine inşa edilmiş iki büyük havra tarafından sıkı bir kuşatmaya alınmış olacaktır. İlk merhalede ise amaçları gasıp göçmenlerin dışa yapılacak havrayla bağlantılı yeraltı geçitlerini kullanarak sözünü ettiğimiz alana doğrudan giriş yapmalarını ve kontrolü içten sağlamaya çalışmalarıdır.
İşgalcilerin bundan önce ortaya çıkarılan planları Mescidi Aksa’yı yıkıp tüm arsasını gasp etme ve yerine Süleyman mabedi veya Siyon mabedi olarak adlandırdıkları bir mabet inşa etme planlarından vazgeçtiklerini, onun yerine bahçe ve dış avlu kısmına büyükçe bir Yahudi mabedi inşa etmek suretiyle kademeli bir şekilde ele geçirmek istediklerini ortaya koyuyordu. Bu, Hz. İbrahim Camisi’ni gasp etmede de uyguladıkları taktiktir.
Vakit gazetesi