İran bu yıl da Ramazan’ın son Cuması vesilesiyle vahdet adına Kudüs günü etkinlikleri düzenliyor. Her yıl olduğu gibi bu sene de gerek İran’da, gerekse de İran’ın nüfuz alanına dahil beldelerde kitleler sokağa çağrılıp, Kudüs ‘ün kurtuluşu için gösteriler, etkinlikler düzenlemeye davet ediliyor. Ve bu profesyonelleşmiş müsamerelerde İran’ın siyasi uzantıları yanında yer yer Kudüs ve Filistin davasına gönülden inanmış samimi insanlar da katılım sağlayabiliyorlar.
Aslında bu etkinlikler son yıllarda tamamen İran’ın ve uzantılarının Suriye’de, Irak’ta işlediği insanlık suçlarını örtme girişiminden başka bir işlev görmüyor. İran’ın Kudüs Ordusu adını verdiği katil sürüsü Suriye’de acımasızca halkı katlederken Siyonistler de aynı vahşeti pervasızca Filistin topraklarında icra etmekteler. Bu durumda Kudüs Ordusu’nun neden Filistin’de Siyonistlerle savaşmak yerine, Suriye’de adalet ve özgürlük isteyen halkı katlettiğinin cevabını vermek yerine hamasetle vaziyet idare ediliyor.
Tam da bu aşamada Filistin İslami Hareketinin önde gelen isimlerinden Şeyh Kemal Hatib’in Esedsevicilerin Kudüs hassasiyetlerine dair sözlerini hatırlatmak faydalı olabilir:
“Allah’a yemin olsun ki, ‘Hayır! Biz Suriyelilerin kanları pahasına Filistin’in, Kudüs’ün, Aksâ’nın kurtarılmasını istemiyoruz. Kudüs, Suriyelilerin canlarına, mallarına ve namuslarına tecavüz edenlerin kurtarmasından münezzehtir!’
Kemal Hatib’in Nasrallah’a yönelik konuşmasını içeren daha önceki haberimiz >>>