Uluslararası kamuoyunun Irak'taki gelişmelere dikkatini verdiği bir sırada, Ortadoğu'nun kalbinde yine can pazarı yaşanıyor. 3 Yahudi yerleşimcinin öldürülmesinin faturasını masum Filistin halkına keserek yüzlerce kişiyi gözaltına alan ve Gazze'ye bomba yağdıran işgal yönetiminin nefret politikası Filistin topraklarında yeni bir kaosun kapısını araladı. 2 Temmuz'da Yahudi yerleşimciler tarafından 'intikam' için kaçırıldığı belirtilen Filistinli Muhammed Hüseyin Ebu Hudayr'ın yakılarak öldürülmesi ile Doğu Kudüs'te ayaklanma başladı.
GÜNLERCE BEKLETİLDİ
İşgal polisinin cesedini 2 gün beklettikten sonra ailesine teslim ettiği 16 yaşındaki Muhammed'in cenazesi dün toprağa verilirken, 10 bini aşkın Filistinli'nin katıldığı cenaze töreni sırasında polisin müdahalesi ile ortam savaş alanına döndü. İşgal polisi Filistinlileri dağıtmak için göz yaşartıcı gaz ve plastik mermi kullanırken Filistinliler de havai fişekle karşılık verdi.
ŞEHİD SAYISI 14'E ÇIKTI
Doğu Kudüs'te Ebu Hudayr'ın evinin yakınlarındaki Şufat bölgesinde başlayan ayaklanma hızla genişleyerek, Arapların yaşadığı Beyt Hanina, İsaviye, Silvan mahalleri ile Mescid-i Aksa çevresine sıçradı. Önceki gece süren gerginlikler sırasında polis 12 kişinin yaralandığını, en az 5 kişinin de gözaltına alındığı açıkladı. Filistin hükümetinden yapılan açıklamaya göre, üç Yahudi yerleşimci gencin kaçırıldığı 12 Haziran'dan bu yana düzenlenen operasyon ve saldırılarda şehid sayısı 14'e yükseldi, çok sayıda kişi yaralandı.
İkinci İntifada'dan sonra en şiddetli çatışma
Çıkan olaylar nedeniyle Kudüs'te, 2000 yılında başlayan ve 2005 yılının ortalarına kadar süren İkinci İntifada'dan beri en şiddetli çatışmalar yaşanıyor.
Benzin içirmişler
Yakılarak öldürülen Muhammed'in otopsi raporunda gence zorla benzin içirildiğinin tespit edildiği öğrenildi. Filistinli şehid, 2009'da İsrail askerlerince vurularak öldürülen kuzeni Emced'in yanına defnedildi.
Hem kışkırttı hem 'adalet'e davet etti
Şiddetlenen olaylar, İsrail'de devletin zirvesine taşındı. Siyonist İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu da 'Kimse kendi elleriyle hukuk aramaya kalkmasın' diyerek Yahudi yerleşimcileri uyardı. Ancak 12 Haziran'da kaybolan ve 30 Haziran'da cesetleri bulunan Yahudi yerleşimcilerin ölümünden Filistinlileri sorumlu tutan Netanyahu yönetimi, 600'den fazla Filistinli'yi hukuksuzca gözaltına almış ve Gazze Şeridi'ne hava saldırıları düzenlemişti.
İşgal polisi olayın üstünü örtüyor
Cinayetin faillerini gizlediği belirtilen işgal polisi, öldürülen Filistinli çocuğun Yahudi yerleşimciler tarafından mı yoksa başka birileri tarafından mı öldürüldüğüne dair kesin kanıt olmadığını öne sürüyor. Muhammed'in ailesi ise çocuklarının Yahudi yerleşimciler tarafından intikam almak amacıyla kaçırılıp öldürüldüğü konusunda hemfikir. Ebu Hudayr'ın kaçırılma olayının üç Yahudi yerleşimcinin defnedilmesinden birkaç saat sonra gerçekleşmesi ise olayın üzerindeki intikam şüphelerini giderek artırıyor.
'Filistinli çocuk avı'
16 yaşındaki Muhammed'in toprağa verildiği gün Kudüs'te 13 yaşında Filistinli bir çocuğun daha kaçırıldığı haberi geldi. Çocuğun kaybolduğu sırada bölgede yerleşimcilere ait bir arabanın görüldüğü öğrenildi. Diğer taraftan 7 yaşındaki Muhammed el-Kisvani adlı bir çocuğun kaçırılmak istenirken son anda kurtarıldığı belirtildi. Öte yandan aynı bölgede yaşayan Zalum ailesi de, çocuklarının yerleşimciler tarafından kaçırılmaya çalışıldığını açıkladı.
Yeni Şafak