Bulûğ (ergenlik) çağma gelmiş bir erkeğin kendi irade beyanı ile evlenebileceği, velîsinin onu rızası dışında birisiyle evlendirme hakkına sahip bulunmadığı hususu ittifakla kabul edilmiştir.
Fukahânın çoğuna göre dul kadın da rızası alınmadan veya istemediği halde velîsi tarafından evlendirilemez. İmam Şafiî'ye göre dul kadın bulûğ çağına gelmemiş olsa da hüküm aynıdır. "Dulun velî ile bir alâkası yoktur." "Dul kendine velîsinden daha ziyade mâliktir, bekârın ise rızası alınır" gibi hadisler (Buhârî, Nikâh, 41; Ebû Dâvûd, (Avnu'l-Ma'bûd, II, 197)yukarıdaki hükümlerin kaynaklarıdır.
İmam Mâlik ve Şafiî, ergenlik çağındaki kızın babasına cebren evlendirme salâhiyeti tanımışlardır.
Ebû Hanîfe'ye göre bulûğ çağına gelmiş bir kızı hiçbir kimse zorla evlendiremez. Kızın rızası alınmadan yapılan evlendirmeler hükümsüzdür; çünkü Rasûlullah (s.a.): "Açıkça izin alınmadan dul kadın, rızası anlaşılmadan bekâr kız evlendirilemez" buyurmuş, "Onun rızası nasıl anlaşılır?" sorusuna da "sükûtu ile" cevabını vermiştir (Buhârî, Nikâh, 40).
Kızın evlenmeye razı olduğunu gösteren davranışı, çevre şartlarına ve örfe dayanılarak tespit edilmektedir.
Velinin izni ve kendisi olmadan evlenmek
Bulûğ çağına gelmiş normal erkeklerin velîsiz (kendi başlarına) evlenebilecekleri konusunda ittifak vardır. Bulûğ çağındaki kız üzerinde velînin cebir hakkı ile ilgili tartışmayı yukarıdaki paragrafta gördük. Burada bahis konusu olan, bulûğ çağındaki kızların kendi başlarına evlenmeleridir.
Ebû Hanîfe ve Ebû Yûsuf a göre bulûğ çağındaki bir kız, velîsinden izin almadan ve bizzat irâde beyanı ile evlenebilir. Bunu engelleyen bir delil bulunmadığı gibi ehliyet mefhumu da bunu gerektirmektedir; malı üzerinde serbestçe tasarruf hakkı bulunan şahsın, kendisi üzerinde de tasarruf hakkı olacaktır.
İmam Mâlik ve Şafiî'ye göre bulûğ çağına gelmiş de olsa kız ve kadınlar, velîlerinin izni olmadan ve bizzat irade beyanlarıyla evlenemezler; gerek velîlerinin izni bulunmadan yaptıkları evlilik ve gerekse, velî izni bulunsa dahi, bizzat irade beyanlarıyla yaptıkları evlilik muteber değildir. Bu içtihat bir yandan "Kocasız olanları evlendirin" mealindeki âyetlerde geçen "evlendirin" ifadesine, diğer yandan kadınların tabiatları icabı bu konuda tedbirsiz davranabilecekleri, kendilerine ve ailelerine zarar getirebilecekleri düşüncesine dayanmaktadır.
Osmanlı Aile Kanunu (md. 8) Hanefî içtihadını kanunlaştırmıştır.
Bu iki yazıda ortaya çıkan gerçek şudur:
1. İslam'a göre küçüklerin evlendirilmesini emreden bir buyruk yoktur, evlendirmenin caiz olup olmadığı ise tartışmaya açıktır.
2. Evlenme çağı gelmiş kızların ve erkeklerin, evlenme akdinde taraf olmaları, akdi kendi irade beyanlarıyla gerçekleştirmeleri tartışılmış ve Hanefî mezhebi bu hakkın bulunduğu ictihadını benimsemiştir.
3. Şeriatla idare edilen Osmanlı devleti, yaklaşık yüz yıl önce, hem küçüklerin evlendirilmesini yasaklamış, hem de evlenme yaşına gelmiş gençlerin velileri istemese de evlenebileceklerini ve akdi bizzat yapabileceklerini kabul etmiştir.
Bugün hâlâ küçüklerin zorla evlendirilmelerine fetva veren ve bunu İslam'ın değişmez, tek hükmü gibi gösterenlere ithaf olunur.
Önemli bir not:
Çocuklar için "Birdirbir" isimli bir dergi çıkıyor. Son çıkan 29. sayı Filistin konulu. Her sayısını basılmadan önce gözden geçirdiğim bu çok başarılı dergiyi alıp çocuklarınıza okutmanızı hararetle tavsiye ederim.
YENİ ŞAFAK