KSYÖ Esed’in Serakib’de kimyasal silah kullandığını 3 yıl sonra teyit etti!

Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (KSYÖ), Esed rejimi güçlerinin İdlib'in güneydoğusundaki Serakib ilçesinde Şubat 2018'de kimyasal saldırı gerçekleştirdiğini açıkladı. Aradan geçen zamanın uzunluğu dikkate alındığında ‘günaydın’ dememek elde değil!

HAKSÖZ-HABER

Batı merkezli uluslararası misyonların bölgesel krizlerle baş etme noktasındaki beceri düzeyleri göz dolduruyor!

Suriye krizi örneğine bakalım mesela…

Beşşar Esed isimli bir diktatör yıllardır sistematik şekilde insan hakları ihlallerinin en alasını gerçekleştiriyor. Halkın adalet ve özgürlük taleplerini zulüm ve zorbalıkla bastırmayı tercih eden rejim, dünyanın gözleri önünde ülkenin önemli bir kısmını neredeyse harabeye çevirdi. Binlerce Suriyeliyi katleden despot rejim, milyonlarca insanın göç etmesine sebep oldu.

Rejimin ve patronları Rusya ile İran’ın bu sistematik cinayetleri kendisine küresel sorun çözücü misyonunu biçmiş olan Batı merkezli uluslararası kuruluşlar tarafından bilinmiyor mu?

Bilinmesine biliniyor ama sadece o kadar!

Sorun zaten bilgi değil, müdahalede bulunma istek ve iradesinin olup olmadığı meselesi.

Bu bağlamda Batı merkezli uluslararası kuruluşların konumu elbette bir Rusya ile, İran ile kıyaslanamaz ancak krize müdahale noktasında ciddi bir beceriksizliğe sahip olunduğu da açık değil mi?

Mevzubahis kuruluşların krizin boyutu ve suçların tespiti noktasında nispeten iyi iş çıkardığı, diplomatik çözüm mekanizmalarını işletme noktasında bir hayli aktif olduğu ancak sorunlara despotların aleyhine ve halkların lehine müdahale noktasında son derece beceriksiz oldukları ortada.

Ve aslında bu beceriksizliğin tek örneği Suriye de değil.

Aynı beceriksizlik başta Arakan, Filistin, Keşmir olmak üzere küresel etkilere sahip diğer birçok bölgesel krizin çözümünde de yaşanmaya devam ediyor.

BMGK güya uluslararası sorunların çözümünde şemsiye kuruluş ama gel gör ki mevcut yapısı ve işleyişiyle bizatihi kendisi çözümsüzlüğün derinleşmesinde rol oynuyor.

BMGK’ya bağlı alt kuruluşlar krizin boyutları ve insan hakları skandalları noktasında çoğu zaman zalimlerin aleyhine çok ileri raporlar yayımlıyorlar ama krize müdahale beş tane ülkenin tamamının veya birinin veto yetkisi duvarına çarpıyor. Dolayısıyla alt kurumların bizatihi teyit ettiği sorunlara müdahalede hiçbir ilerleme sağlanamıyor. Çünkü veto yetkisini tekelinde bulunduran ülkelerin her birinin masaya gelen kriz bölgesiyle ilgili pragmaları, çıkar ve ajanda farklılıkları söz konusu.

Misyonun bölgesel krizlere yaklaşımda uluslararası hukuk ve evrensel insani değerleri temel aldığı savının samimiyet ve tutarlılıktan son derece uzak olduğu izahtan vareste bir gerçeklik.

Haliyle BMGK denilince artık bir kısır döngüyü andıran bu hantal işleyiş biçimi bölgesel despotların daha da azmasına ve krizlerin derinleşerek sürgit devam etmesine dolaylı katkı sağlıyor.

İşte KSYÖ’nün 2018'de gerçekleştirilen Serakib kimyasal saldırısına ilişkin yayımladığı rapora da bu zaviyeden bakmak gerekiyor.

Rapor çok geç de olsa Esed canisinin bir insanlık suçunu daha teyit ediyor. Peki, bunun ötesine geçilecek mi? BMGK, KSYÖ tarafından kanıtlanıp teyit edilmiş Esed’in, İran’ın ve Rusya’nın bu suçları karşısında etkin bir yaptırımda bulunacak mı? Yok. O halde bu durumda KSYÖ ve misyona bağlı diğer alt kuruluşların bu tür raporlarının suç ve ölü sayıcılığından öte ne anlamı olabilir?

*

Bahse konu haber:

Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütünün (KSYÖ) bugün yayımladığı raporda, Esed rejimine bağlı hava kuvvetlerinin, 4 Şubat 2018'de Serakib'e düzenlediği hava saldırısında en az bir silindir bombası kullandığı belirtildi.

Raporda, 4 Şubat gecesi saat 21.22'de Suriye rejimine bağlı "Kaplan Güçleri"ne ait bir helikopterin Serakib'in doğusunda gerçekleştirdiği hava saldırısı sebebiyle 12 kişinin yaralandığı kaydedildi.

Saldırıda kullanılan silindir bombasının sarin gazı yaydığı ve geniş bir alanı etkilediği aktarıldı.

Raporun KSYÖ tarafından 2018 yılında kurulan Soruşturma ve Tanımlama Ekibi'nin Suriye'deki kimyasal saldırıları tespit eden ikinci raporu olduğu hatırlatıldı.

KSYÖ ilk raporunu 2020'de yayımladı

KSYÖ, Nisan 2020'de yayımladığı ilk raporunda, 24 Mart 2017'de Suriye rejimine ait bir SU-22 savaş uçağının Şayrat hava üssünden kalkarak Latamne beldesinde gerçekleştirdiği hava saldırısında 16 kişinin yaralandığı, tarım alanlarının zarar gördüğü ve bölge halkına ait hayvanların telef olduğunu açıklamıştı.

KSYÖ tarafından 2018 yılında kurulan Soruşturma ve Tanımlama Ekibi, 2020'deki raporunda Suriye'de ilk defa bir saldırıda suçluyu işaret ederek Esed rejimine yönelik hesap verme çağrısında bulunmuştu.

Soruşturma ve Tanımlama Ekibi Koordinatörü Santiago Onate Laborde, ekibinin, Rejim güçlerince 2017'nin mart ayında Latamne'ye düzenlenen hava saldırılarında kimyasal silah kullanıldığına dair çok ciddi deliller bulduğunu belirtmişti. (AA)

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!