Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurur:
“Şüphesiz biz Firavun'un ailesini belki öğüt alırlar diye kıtlık ve meyvelerden eksiltme yoluyla sıktık.” (A’raf, 7/132)
Yüce Allah’ın kıtlık, sıkıntı ve krizlerle imtihan etmesi tarihin her döneminde olmuştur. Bu imtihanlar bazen insanların ibret almaları, ders çıkarmaları, bazen ahlâk eğitiminden geçirilmeleri, bazen sabır güçlerinin artırılması, bazen de başka gayeler için olmuştur. Bazı dönemlerde özellikle zulmedenler bu zulüm uygulamalarından vazgeçmeleri için muhtelif zorluklara ve sıkıntılara maruz bırakılmışlardır.
İnsanlık tarihinde Rabbani imtihanların ve musibetlerin çok farklı şekilleri olmuştur. Ama geçmiş kavimlerin kıssalarında sözü edilen musibetler sonra tamamen ilahi sünnetlere yani tabii olaylara bağlanan ve “olağanüstü hâl” olarak algılanan musibetlere, zorluklara dönüştü.
Günümüzde bütün dünyayı sıkıntıya sokan bir ekonomik kriz var. Bu yüzden sıkıntılar sürüyor ve hiç kimse geleceğinin nasıl olacağı hakkında kesin bir şey söyleyemiyor. Biz Ribat’ın Kasım sayısında yayınlanan yazımızda bu krizin temelinde ABD’nin İslâm âlemine yönelik yeni haçlı seferlerinin ve bu seferlerle bağlantılı faiz belasının yer aldığını dile getirmiştik. (“Faiz Sömürgeciliğinin Çöküşü” başlıklı bu yazımızı www.vahdet.com.tr’de de bulabilirsiniz.)
Ekonomik krizin arka planını incelediğinizde bu iki etkenin önemli rol oynadığını görürsünüz. Faizin rolünü bugün Amerikalı iktisatçılar da itiraf ediyor. Lehman Brothers’ın İsrail’e 400 milyar dolar kaçırdığı ve krizin arkasında bu tür hadiselerin olduğu iddiasına dayandırılan komplo teorileri ve kurgular bana hiç inandırıcı gelmedi. Bu kanaatimi daha önce de dile getirmiştim. Burada tekrar etmiş olayım. Ama böyle düşünmemin gerekçelerine dair ayrıntılara şimdilik giremeyeceğim. Şunu ifade etmeliyim ki bugün dünyayı sarsan kriz gerçekten ciddi bir ekonomik krizdir.
Benim inancıma ve kanaatime göre bu krizden kurtulmanın üç temel şartı var: ABD’nin Afganistan’dan ve Irak’tan çekilmesi, Gazze üzerindeki ambargonun sona erdirilmesi.
Bu konuda Yüce Allah’ın ibret verici bazı âyetlerini burada aktarmayı faydalı görüyorum. Kur’an-ı Kerim’de mealini yukarıda verdiğimiz âyetin devamında şöyle buyrulmaktadır:
“Onlara (Firavun ve adamlarına) bir iyilik geldiğinde: "Bu bizim hakkımızdır" derlerdi. Başlarına bir kötülük geldiğinde de Musa ve beraberindekilerin uğursuzluğuna yorarlardı. İyi bilin ki, onların uğursuzluğu Allah katındandır (yani birilerinin uğursuzluğundan kaynaklandığını sandıkları felaketler, belalar gerçekte Allah katından gelmektedir), ancak çoğu bunu bilmez.”
Günümüzde de başlarına bir şey geldiğinde hemen “İslâmcı terörü (!)” suçlu çıkarmaya ve İslâm adına ne varsa hedefe yerleştirmeye çalışıyorlar.
“Yine dediler ki: "Sen bizi büyülemek için ne kadar mucize getirirsen getir biz yine de sana iman edecek değiliz." Biz ayrı ayrı alametler olarak üzerlerine tufan, çekirge, haşarat, kurbağalar ve kan gönderdik. Ama onlar yine büyüklük tasladılar ve suçlular toplumu oldular.”
Günümüzde belki farklı musibetler geliyor. Ama sömürgeciler kendilerinin üstünde bir güç olmadığını sandıkları için suç işlemeye devam ediyor, işgalciliği ve bir buçuk milyon insanın boğazını sıkan ambargoyu sürdürüyorlar.
“Başlarına bir felaket geldiğinde: "Ey Musa! Sana olan ahdine dayanarak bizim için Rabbine dua et. Eğer üzerimizden bu felaketi kaldırırsan sana iman edecek ve İsrailoğullarını seninle birlikte göndereceğiz" diyorlardı. Üzerlerinden, erişecekleri belli bir zamana kadar o felaketi kaldırdığımızda onlar derhal sözlerinden dönüyorlardı.”
Siyonist işgalciler direniş karşısında daha fazla tahammül edemeyeceklerini anladıklarında direnişçilere “Şu sıkıntıyı başımızdan kaldırın, size dokunmayacak, ambargoya da son vereceğiz” diyerek ateşkese razı oldular. Sonra da sözlerinde durmadılar. Ama bu geçici süre içindi ve aynı sıkıntı yine kendilerini kuşatacak. ABD de şimdi Irak’la güvenlik anlaşmasını krizden kurtulmanın bir aracı olarak görüyor. Oysa Afganistan ve Irak’taki işgal tamamen sona ermediği, Gazze’ye ambargo uygulaması son bulmadığı sürece bu krizden kurtulmak mümkün olmayacaktır.
“Biz de ayetlerimizi yalanladıklarından ve onları umursamadıklarından dolayı kendilerinden öç aldık ve tümünü denizde boğduk. Sonra da zayıf düşürülen topluluğu (mustazafları) bereketlendirdiğimiz yerin doğularına ve batılarına mirasçı kıldık.”
Çağımızın gaddar güçleri de Allah’ın derslerinden ibret almazsa kriz denizinde boğulacak, Rabbimizin mustazaf kulları yeryüzünün doğusuna ve batısına hâkim olacaktır. Ya Rabbi! Sen bize o günleri göster. Âmin.
VAKİT