HSYK Yaz Kararnamesi nihayet yayınlandı.. ETÖ hakim ve savcıları görevlerinde kaldılar.. Sorun çözülmüş gibi görünse de, tartışma yeni başlıyor..
Bakalım HSYK, ETÖ hakim ve savcıları ile ilgili şikayetleri işleme koyarken Ali Suat Ertosun hakkındaki iddiaları soruşturacak mı?
Bilindiği gibi HSYK kararları, YAŞ kararları gibi yargı denetiminin dışında.. İlk Anayasa değişikliğinde bu konunun da yeniden düzenlenmesi gerekecek bu durumda herhalde..
Ertosun’un başına gelenler, HSYK’daki YARSAV üyesi ya da Ertosun çizgisindeki öteki isimlerin de gözünü korkutmuş olmalı. Çünkü onlar da aynı şekilde Ergenekon’un avukatlığına soyunacak olurlarsa, onların derin ilişkileri de ortaya dökülebilir..
Yüksek yargıda ETÖ çizgisinde tavır koyanların başına gelmeyen kalmadı. AYM’de Osman Paksüt, HSYK’da Ertosun, YARSAV Başkanı Eminağaoğlu..
Bu isimlerin başlarına gelenler, yargıyı manipüle etmek isteyenler için ders olmalı..
Ergenekon sanıklarını kurtaralım derken kendilerini kurtaramayacak bir duruma düştü bazıları..
TSK, AYM, HSYK, GATA, YARSAV bu süreçte birlikte en çok tartışılan kurumların başında geliyor.. İnanılmaz bir değer kaybına uğradılar..
Aslında bu tartışmalar bize “Türkiye gerçeği”ni gösteriyor. “Türkiye neden böyle?” sorusuna cevap arayanlar için ipuçları veriyor..
HSYK kararları ne olursa olsun, yaşanan süreç toplumda bir bilincin oluşması açısından son derece öğretici ve açıklayıcı oldu..
Görünen o ki, bu tartışma burada bitmeyecek.. Eğer HSYK, kurum milliyetçiliği yaparak Ertosun hakkında iddiaların üzerini örtecek olursa, işi zor. Hele ETÖ hakim ve savcıları hakkında hukuk dışı bir işlem yapacak olursa, yani yeni bir Şemdinli kararına benzer bir karar masaya konulacak olursa, bu, HSYK’nın saygınlığına indirilecek en ağır darbe olur..
Bu süreçte hep bu konuyu tartışmaya devam edeceğiz..
Yaz kararnamesi çıktı, birileri bu süreci iyi değerlendirip kış kararnamesinde başarısız olan girişimlerini tekrarlamak isteyecektir..
Bütün bu olanlardan sonra buna birilerinin cür’et etmesinin mümkün olmadığını düşünsek de, bundan sonra “Ergenekon aşkı” değil, Ergenekon korkusu bazılarını bir şeyler yapmaya zorlayacaktır.. Çünkü bu kişiler hakkında ETÖ’nün elinde çok daha fazla bilgi ve belge olduğu muhakkak. Geçmişte yaptıkları işleri basına sızdırmaları her zaman mümkün..
ETÖ’nün kendi adamlarını da fişlediği, tehdit ve şantajla iş gördüğü iddianamelere yansıyan bir konu..
Bunların birbirine güveni de yok.. Teğmenlere generallerini vurdurmak üzerine plan yapabiliyorlar.. Tabii bu işin içinde bir başka general daha var.. Bunlardan biri bir kadınla basılıyor, yetmedi, kaldıkları otel odasında uyuşturucu da ele geçiyor..
Peki, yabancı kadınlarla, evli başka kadınlarla gayri meşru ilişkileri olan, uyuşturucu kullanan insanlar nasıl paşa olabiliyor? Bu nasıl bir istihbarat? Herkesi fişleyenler, kendi içlerinde olup bitenlerden habersiz.. “Karargah Evleri” planı uygulamada demek ki hâlâ.. ADD ve ÇYDD’nin TSK içindeki 6. Kol faaliyetleri hâlâ devam ediyor olabilir mi, bu durumda?.
Genelkurmay başkanının sefertası ile evden yemek taşıdığı bir ülke burası. Jandarma Genel Komutanı’na yönelik suikastın üzerinin örtüldüğü, bir başka Genelkurmay başkanının Kıbrıs’ta bir suikasttan kılpayı kurtulduğu bir ülke.. Subayının Başbakanına suikast planı yapmaktan sanık olduğu bir ülkede yaşıyoruz..
Bir ülkenin kimi yargıçları, bu tür karanlık ve derin işlerin içine girenleri korumaya kalkıyorsa, o ülkede tuz kokmuş demektir..
Bu tür ülkelerde kriz kolay kolay bitmez. Çünkü bu ülkelerde Kriz Üretim Merkezleri vardır.. “Kontrollü bunalım stratejisi” uygulanır..
Kriz bugün HSYK’da, yarın TSK’da, öbür gün iş dünyasında ya da mediada patlak verir.. Kriz aslında her yerdedir.. Sorunu çözmek için bu işin tezahürlerine değil, bu Kriz Üretim Merkezine odaklanmak gerekir. Yani aslolan bataklığı kurutmaktır, sivrisineklerle uğraşmak değil..
Kriz Üretim Merkezi varoldukça, daha önce bir şekilde, gönüllü, ya da tehdit ve şantaj sonucu işe bulaşanlar kolay kolay bu yapıdan ayrılamayacaklardır.. Merkezin çökertilmesi halinde bu yapı içindeki birçok kişi de özgür kalacaktır.. Bu karanlık, kirli ve kanlı yapıdan yakasını kurtarmış olacaktır. Ama bugün bu yapıyı savunmak durumundadırlar..
Ne var ki, bu merkezi yakalamak için de yine tezahürlerden, tetikçilerden yola çıkarak adım adım ilerlemek gerekmektedir.
Yoksa YÖK’te de var bunlar, siyaset dünyasında da, Diyanet’te de. Olmadıkları yer yok ki!
Şeyh de var fahişe de bu yapının içinde.. Alevi de var Sünni de. Sağ ve solun olduğu gibi..
Genelkurmay Başkanı’nın başedemediği bir güçten söz ediyoruz.. Her yerde var, ama kimsenin yakalayamadığı bir örgüt..
Bakalım YAŞ bu çetenin en azından deşifre olanlarını tasfiye edebilecek mi?
HSYK tartışması bittiğine göre, yeni tartışmanın başlığı belli: YAŞ..
ETÖ davası çerçevesinde birileri çırpındıkça batmaya devam ediyor. Şecaat arzedeyim derken sirkatlerini söylüyorlar sanki.. Mızrak çuvala sığmıyor.. Demirel, Sezer, Karadayı, Kanadoğlu, Savaş, Bir, Özden Örnek ne zaman ifade vermeye çağrılacak? Evren ne zaman sanık sandalyesine oturtulacak?.
Sabancı cinayetinin ardındaki derin sırrı tartışmaya başladığımıza göre, peki “Kısmetim-1” olayını, Mumcu suikastını, Ersever’i ne zaman konuşmaya başlayacağız?
Sırada konuşmamız gereken o kadar çok şey var ki! Daha işin başındayız.. ETÖ davası iddianamesi, asıl davanın mukaddimesi bile olamaz..
Bu arada biz HSYK ile uğraşırken Kuzey Irak’ta seçimler oldu değil mi? Gayriresmi sonuç Barzani’nin KDP’si ve Talabani’nin KYP’sinin Kırat İttifakı % 60, “Mavi Devrimci” Nurşivan Mustafa’nın Değişim Hareketi % 25, İslami Kürt Koalisyonu % 13.. KDP ve KYP enselerinde Değişim Hareketi’nin baskısını hissedecek.. İKK ise Talabani ve Barzani grupları arasındaki ilk ihtilafta anahtar parti olarak öne çıkması mümkün olan bir hareket gibi gözüküyor..
Neyse, onu daha sonra ele alırız.. Sırada YAŞ, ondan sonra TBMM’de Başkanlık seçimi var. Kulisler hızlı.. Ardından Ergenekon davası yeniden başlayacak ve 3. İddianame açıklanacak.. Yaz sıcağında sıcak gelişmeler yakamızı bırakmayacak anlayacağınız..
Selam ve dua ile...
VAKİT