Suudi Arabistan Haber Ajansı'nın (SPA) haberine göre, Kral Selman bin Abdulaziz, Camp David'deki zirveye katılacak heyete başkanlık etmesi için İçişleri Bakanı ve Veliaht Prens Muhammed bin Nayif bin Abdulaziz El Suud'u görevlendirdi.
Habere göre, Kral Selman, Yemen'e insani yardımların ulaştırılması çalışmaları ve Kral Selman Yardım Merkezi'nin açılışı dolayısıyla zirveye katılamayacak.
Beyaz Saray, 17 Nisan'da yapılan yazılı açıklamada, Obama'nın Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleriyle 13 Mayıs'ta Beyaz Saray'da, 14 Mayıs'ta da Camp David'de bir araya geleceğini duyurmuştu.
Beyaz Saray sözcülerinden Eric Schultz ise, zirveye Suudi Arabistan Kralı Selman'ın da katılacağını ve birçok bölgesel konuda ve ikili ilişkilerdeki temel konularda görüş alışverişinde bulunulacağını söylemişti.
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Suudi mevkidaşıyla Cuma günü düzenlediği basın toplantısında, Camp David'de güvenlikle ilgili konuların görüşüleceğini kaydetmişti.
Suudi Arabistan'ın 'hayal kırıklığı'
New York Times'ın Suudi Arabistanlı yetkililere dayandırdığı bilgiye göre ise, Kral Selman son dakikada gerçekleşen değişiklikle ilgili Obama'yı Pazartesi günü telefonla arayacak. Yetkililer olanları şu şekilde özetledi:
"ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, geçtiğimiz hafta Körfez İşbirliği Konseyi'nin ikinci günü gittiği Riyad'da Kral Selman'la görüştü ve burada Selman kendisine zirveye katılacağını söyledi. Ancak Beyaz Saray'ın Cuma gecesi Obama ile Selman'ın Washington'da bir araya geleceğini açıklamasının ardından, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı, ABD tarafını telefonla aradı ve Kral'ın zirveye katılmayacağını söyledi."
Yetkililerin verdiği bilgiye göre, Kral Selman'ın görüşmeye katılmamasının gerekçesi, ABD'nin bölgede yükselen İran'a karşı Arap müttefiklerinin endişelerini gidermek için sunacağı muhtemel tekliften duyulan hayal kırıklığı.
Riyad'ın İran endişesi
Suudi Arabistan bölgedeki en büyük rakibi olan İran’ın nükleer silah elde etme ihtimalinden kaygılarını saklamıyor.
Tahran'ın Suriye ve Yemen'deki etkisinden de rahatsız olan Riyad, olası bir anlaşmanın İran'ı daha da rahatlatmasından ve bölgedeki etkisini daha da artırmasından endişe ediyor.
ABD ise Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkelerinden gelen açıklamaların ardından tansiyonu düşürmeye çalışan bir denge politikası izliyor. 5 Mart'ta Suudi Arabistan’a giden ABD Dışişleri Bakanı Kerry, nükleer görüşmelerin devam ettiği İran ile geniş bir siyasi ve güvenliğe dayalı işbirliği düşünmediklerini söylemişti.
Dönemin Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Suud Faysal ile basın toplantısı düzenleyen John Kerry, “İran ile büyük bir pazarlık peşinde değiliz, olası bir nükleer anlaşma Körfez ülkelerinin güvenlik endişelerine yanıt verecektir” ifadelerini kullanmıştı.
Suud Faysal da Kerry’nin kendisine, Washington’un nükleer anlaşma arayışındayken, İran’ın bölgedeki tavrını göz ardı etmeyeceği konusunda garanti verdiğini belirtmişti.
16 Mart'ta ise Suudi Arabistan'da ülkeyi yöneten Suud ailesinin önemli üyelerinden Prens Turki bin Faysal, İran'ın nükleer programının devam etmesinin diğer bölge ülkelerinin de aynı şekilde davranmalarına sebep olabileceğini söyledi.
Yemen'le kriz büyüdü
Nükleer müzakereler dışında İran - Suudi Arabistan arasında önemli bir sorun da Yemen'de yaşananlar.
İran destekli Şii Husilerin başkent Sana'yı ele geçirmesi ve yönetime el koymasının ardından Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon uçakları Yemen'e 'Kararlılık Fırtınası' adında hava operasyonu başlatmıştı.
Riyad Tahran'ı Şii Husilere askeri destek sağlamakla suçlarken İran ise bu iddiaları reddediyor.
Yemen'de iki tarafın da kabul ettiği ve beş gün sürecek ateşkes anlaşması Salı günü başlayacak. Ateşkes kararının ardından İran, insani yardım malzemesi taşıyan bir kargo gemisini Husilerin kontrolündeki Hudeyda'ya gönderme kararı aldı.
Kaynak: Al Jazeera, New York Times, AA, Reuters