'Kozmik Oda' Bağlantılı Soruşturmada Takipsizlik Kararı

Askeri Savcılık, 'Kozmik Oda' soruşturmasının 8 şüphelisi hakkında, bir albayın özel hayatını takip ettikleri gerekçesiyle yürütülen soruşturmada 'kovuşturmaya yer olmadığı'na karar verdi.

Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı, kamuoyunda "Kozmik Oda" olarak bilinen soruşturmanın 8 şüphelisi hakkında, Topçu Kurmay Albay B.K'nin özel hayatını takip ettikleri gerekçesiyle yürütülen soruşturmada "kovuşturmaya yer olmadığı"na karar verdi.

Kararda, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, şüphelilerin Albay B.K'nin özel hayatını takip ettikleri, bu eylemlerinin askeri hizmetlerin görülmesine uygunluk göstermediği ve şüpheliler hakkında soruşturma yürütülmesinin askeri yargının görevi kapsamında olduğu gerekçesiyle dosyayı askeri savcılığa gönderildiği, soruşturmanın bunun üzerine yürütüldüğü ifade edildi.

Kararda, şunlar kaydedildi:

"Şüphelilerin ve tanıklar emekli Orgeneral Mehmet İlker Başbuğ ve emekli Orgeneral Servet Yörük'ün birbirlerini doğrulayan ve tamamlayan ifadeleri ile dosyada mevcut diğer delillerin birlikte değerlendirilmesinden, Aralık 2008 içinde dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ'a, mağdur Albay B.K'nin bilgi sızdırdığına dair ihbar iletildiği, Genelkurmay Başkanı'nın, ihbarın doğruluğunun Özel Kuvvetler Komutanlığınca teyit edilmesi emrini dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Hasan Iğsız aracılığıyla dönemin Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Yörük'e sözlü olarak ilettiği, Yörük'ün de emri dönemin Ankara Seferberlik Bölge Başkanı Albay (şüpheli) Y.A'ya ilettiği, verilen sözlü emir gereğince şüphelilerin Aralık 2008-19 Aralık 2009 arasında, Albay B.K'nin kışla dışındaki faaliyetlerini fiziken takip ettikleri, 19 Aralık 2009'da, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen bir soruşturma sırasında takip faaliyetinde bulunan şüpheliler Binbaşı İ.G. ve Albay E.Y.B'nin gözaltına alınması sonrası takip faaliyetine son verildiği maddi vaka olarak tespit edilmiştir."

Kararda, olayda, şüphelilerin, verilen sözlü emir gereğince B.K'yi kışla dışında fiziken takip etmeleri nedeniyle mağdurun kamuya açık alanda bulunsa dahi, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 3 Nisan 2012 tarihli ilamında belirtildiği şekilde, "kalabalığın içinde dikkat çekmezlik, tanınmazlık, bilinmezlik" haklarını ihlal ettiklerinin ve görevsizlik kararında belirtilen "özel hayatın gizliliğini ihlal etmek" suçunu işlediklerinin düşünülebileceği ifade edildi.

Ancak, Genelkurmay Başkanı'nın Görev ve Yetkilerine Ait Kanun'daki, "Genelkurmay Başkanı, silahlı kuvvetlerin savaşa hazırlanmasında; personel, istihbarat, harekat, teşkilat, eğitim, öğretim ve lojistik hizmetlerine ait ilke ve öncelikler ile ana programlarını tespit eder. Bunlardan; a) istihbarat, harekat ... hizmetlerin Kara, Deniz, Hava Kuvvetleri Komutanlığı ve Genelkurmay Başkanlığına bağlı kuruluşlar ile uygulanmasını sağlar..." düzenlemesi ile olay gerçekleştiği tarihlerde yürürlükte olan Silahlı Kuvvetler İstihbarata Karşı Koyma Koruyucu Güvenlik ve İşbirliği Yönergesindeki, "Hakkında duyum alınan personelin durumu ilgili birlik komutanlığına iletilir ve bir süre faaliyetleri kontrol altında tutularak, alınan duyum birlik komutanlığı ve birliğin istihbarat ünitelerince teyit edilir" düzenlemesi aktarılan kararda, şüphelilerin de eylemlerini, dönemin Genelkurmay Başkanı'nın, doğrudan kendisine intikal ettirilen bir duyumun teyidi maksadıyla verdiği sözlü emir gereği gerçekleştirdikleri bildirildi.

Kararda şöyle devam edildi:

"Söz konusu emrin ve emrin yerine getirilmesinin hukuka uygun olduğu, bu çerçevede şüphelilerin eylemlerinin Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 24. maddesinde, 'Yetkili bir merciden verilip, yerine getirilmesi görev gereği zorunlu olan bir emri uygulayan sorumlu olmaz' şeklinde açıklanan ceza sorumluluğunu kaldıran hal kapsamında kaldığı, ayrıca müsnet suçun TCK'nın 139. maddesi gereğince şikayete tabi olduğu, mağdurun Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca tespit edilmiş 2 Haziran 2014 tarihli ifadesinde takip edilmesi ile ilgili kimseden şikayetçi olmadığını beyan ettiği, TCK'nın 73. maddesinde, soruşturulması şikayete bağlı suçlar hakkında yetkili şahıs tarafından şikayette bulunulmadığı takdirde soruşturma yapılamayacağının emredici şekilde hüküm altına alındığı anlaşıldığından, belirtilen her iki değerlendirme gereği, soruşturma konusu olay ve şüpheliler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir."

AA

Haber Haberleri

Suriye yeni bir hikayeye başlarken bize düşen sorumlulukların farkında olmalıyız!
Sistematik bir katliamı "Bahane" olarak görme hezeyanı
Türkiye’deki Suriyeli muhacirler Halep’e dönmeye başladı
Şeyho Duman vefat etti
BM temsilcisine Hamas protestosu