Kozahan Kitabevi Özelinde Kitabevlerinin Tarihî Misyonu ve Mevcut Sorunları

Aziz Avar, Kozahan Kitabevi’nin serüveni bağlamında kitapevlerinin İslami uyanış ve bilinçlenmeye katkısını ve halihazırda karşılaştıkları sorunları değerlendirdi.

Aziz Avar’ın konuyla ilgili Yeni Şafak gazetesinin Pazar Eki’ne verdiği röportajın orijinal metnini ilginize sunuyoruz: 

-Kozahan Kitapevi nasıl kuruldu, kitapevinin açılış hikayesini anlatır mısınız?

80’li yıllar; İslam dünyasnda gelişen  sosyal ve siyasal hareketlenmelere bağlı olarak, bizim camiada da büyük değişimlere neden olmuştu. Bu gelişmeler düşünce ve edebiyat dünyamızı da etkilemişti doğal olarak. Gerek telif, gerekse tercüme eserlerin yayınlarında ki hızlı artış , başta gençlik olmak üzere yeni arayışlar içinde olanlara oldukça büyük  bir alan açmıştı. Daha çok öğrenci evlerinde başlayan bu gibi faaliyetlerin daha çok insana ulaşması için ,mekan ihtiyacı giderek kendini hisettirmeye başlamıştı.Günümüzde  olduğu gibi, darbe sürecinin oluşturduğu şartlar içerisinde, vakıf veya dernek açmanın çok kolay olmadığı zaman diliminde bu ihtiyaca kitabevleri ile cevap verilmişti. Bu süreçte uzun tartışmalardan sonar, 1990 yılında o dönem yeni yeni oluşan kitapçılar çarşısında, Cemre ismi ile kitabevini açmış olduk. 1999a geldiğimizde ise gerek kitapçılar çarşısının yetersizliği,gerekse ve  daha önemli olmak üzere, Bursanın daha fonksiyonel bir kültür merkezine ihtiyacı çerçevesinde tarihi bir merkez olması hasebi ile aramakta  olduğumuz yeri Kozahanda bulduk. Bu projeyi,o dönem, başta rahmetli Cahit ağabey olmak üzere, önceliği kitap olan bir çok esnafa da  teklif etmiştik ,  ancak bir çok anlaşılır  nedenden dolayı gelememişlerdi.

- Kozahan Kitapevi’nin yerinin değişme haberini alınca herkes kadar içimiz burkuldu. Kitapevine adını veren Kozahan’dan neden ayrıldınız? Ayrılmak zorunda mı kaldınız? Nasıl bir süreç söz konusu oldu?

Kozahan’a geldiğimizde yukarıda söz ettiğimiz ideallerimizi de uzun süre canlı tuttuk. Hem bu konuda duyarlı olabilecek kitapçılara ,hem de yerel yöneticilere gereken bilgiyi vermemize ragmen yeterince geri dönüş alamadık. Ancak zamanla ve özellikle çay bahçesi adı altında işgaller başlayınca Kozahan’ın kitap/kültür merkezi olma ihtimali yavaş yavaş zayıflamaya başladı.Bu konuda sadece bizim değil ipekçi esnafının da yerel yöneticilere baş vurmalarına ragmen maalesef hiçbir karşılık  görülmedi. Devam eden zamanda  ses ve gürültü kirliliğinin de ayyuka çıktığı  Kozahan’da ,bırakın kültür merkezi olmayı, esnaf olarak kalmanın bile zorlukları ortaya çıkmaya başladı.Dolayısıyla daha uygun yer arama mecburuyeti ortaya çıktı. Her ne kadar kültür merkezi olma özelliği zayıf görülse de Sönmez kitapçılar çarşısı bu konuda daha uygun bir yer  olması açısından alternatif olarak ortaya çıktı.En az müdavimleri kadar üzülmemize yol açsa da, yukarıdaki nedenlerden dolayı ayrılmak zorunda kaldık. Ancak şunu da belirtelim ki mekan önemli olmasına ragmen, insani ilişkilerin ondan önce geldiği gerçeği ile, yeni yerimizde de aynı fonkyonelliği sürdürmemiz söz konusu açığı kapatabilir.

-Sizin de belirttiğiniz gibi bir kitapevi sadece ticarethane değildir. Düşüncenin üretildiği, fikirlerin buluştuğu, bu şekilde sanata, düşünce dünyasına katkıda bulunan yaşayan, gelişen bir mekteptir. Kozahan Kitapevi, Bursa için önemli bir buluşma noktası, ortak noktaydı. Bursalı okur için, sanatçı için nasıl bir yerde duruyordu? Bu bağlamda siz neler düşünüyorsunuz?

Özellikle kitabevinin kurulduğu ilk dönemelerden bugüne kadar, mektep olma özelliği, hep ön planda tutulmuştur. Dolayısıyla ticari kaygılar sadece kitabevinin ihtiyaçları çerçevesinde oluşmuştur. Mektep olma özelliği, düşüncenin konuşulduğu,tartışıldığı bir ortamla beraber ,daha önemli olması hasebi ile onların hayata geçirildiği bir pratiği de, içinde barındırıyordu.Altını özenle çizmekte fayda var , düşünsel sorunlarımızın tartışılılıp, bireysel ilişkilerimizin veya sorunlarımızın ıska geçildiği bir ortamdan söz etmiyoruz. Bağlı olarak ve aynı zamanda sorunlarımızın da çözülmeye çalışıldığı, paylaşıldığı ve özellikle birbirimizden haberli olmanın en üst seviyeye taşındığı bir ortamdan bahsediyoruz.

-Yıllar içinde kitapevi nasıl misyonlar yüklendi? Kuşkusuz Türkiye’nin iyi ve kötü sayısız günlerine şahitlik ettiniz…

Önceki söylediklerimize bağlı olarak kitabevleri ,özellikle üniversite öğrencilerinin şehre ilk  geldiklerinde buldukları adres ve devamındaki öğretim süresince irtibatlarını sürdürdükleri, bir anlamda ailelerinin devamı niteliğindeydi. Öğrenci ile mukimler arasındaki ilişkiyi de sağlayan bu mekanlar kültür alışverşinin de önemli bir mekanizması haline geliyordu.Ve arkasından oluşmuş olan bu birliktelik hem bu ortama dahil olanlara düşünsel bir seviye kazandırıyor hem de o topluluk var olduğu toplumsal yapı içerisinde ortaya koyduğu pratiklerle örneklik oluşturuyordu. En önemli tarafımız da bu özelliğimizdi kanaatimce çünkü okuduğumuz ve öğrendiklerimizle, kendi yaptıklarımız arasında tutarlılığa dikkat ediyor, öncelikli olarak iddialarımızın kendi günlük hayatımızda yaşanmasına olağanüstü önem veriyorduk. İslamın şiarlarından olan ‘’iyiliği emretmek ve kötülüğü men etmek’’ düsturunu kendi nefsimiz başta olmak üzere  bulunduğumuz  alanlarda, yaşanır kılmaya çalışıyorduk.28 şubat post-modern darbesiyle başlayan zulümlere  , ortaya koyduğumuz eylemlerle verdiğimiz cevaplar , söylediklerimize örnek olarak zikredilebilir.

- Kitapevinin müdavimleri kimlerdi?

Yukarıda değindiğimiz ,80 sonrası İslam dünyasında meydana gelen haraketlenmelere bağlı olarak, etkilenen ,farklı düşünce ve yapılardan gelen özellikle gençler asıl müdavimler olarak ifade edilebilir.Ve ayrıca özellikle Türkiyenin birçok yerinden gelen farklı kimliklere sahip gençlerin, yukarıda söz ettiğimiz düşünce ve pratik zeminine dahil olmaları, zikredilmesi gereken ilişkilerdendi. Aynı zamanda, Bursa’da yer tutan, düşünce ve edebiyatla ilgilenen müdavimler de söz konusuydu. Bir de eklenmesi gereken şehre  yolu düşen, işi olanların kendileri için bir irtibat adresi olarak görülmesiydi.

-Kozahan, ipek dükkanlarıyla ünlüdür. Oysa Kozahan Kitapevi, bu duruma rağmen hanın bahçe kısmında çok uzun yıllardan bu yana hizmet veriyordu, kendi yerini edindi. Bu durumun size nasıl yansımaları oldu?

992da ilk gittiğimizde ipekçi esnafından oluşan bir yoğunluk olmasına rağmen alt katı daha bakir ve kültür merkezi olmaya daha uygundu. Ancak zamanla yukarıda belirttiğimiz nedenlerden dolayı alt kat kozmopolitleşen bir çehreye büründü. Müdahale etmesi gereken ,özellikle yerel yöneticilerin ,bırakın müdahaleyi ,kozmopolitleşmeye ses çıkarmaması sonucu, kangren haline dönen Kozahandan  , belirttiğimiz  nedenlerden dolayı ayrılmak  kaçınılmaz oldu.

-Son yıllarda sayısız kitapevi kapandı. Bunun altında yatan farklı nedenler var. Ancak en çok göze batan unsurlardan biri de internet kitapevleri ve dijital yayıncılık. Hepimiz biliyoruz ki sadece kitapları değil, günlük matbu gazeteleri bile ciddi anlamda tehdit ediyor dijital dünya. Biraz farklı noktalara bakacak olursak, matbu iş yapan tasarımcıların bile dijital işlere yöneldiğini görüyoruz. Bu durumun sizin yer değiştirmenizle doğrudan bir bağı olmayabilir. Ama vaziyeti nasıl yorumluyorsunuz? Bunun kitaba, kitapçıya, yazara, okura etkileri ne olacak? Günümüzde kitapevlerinin başka nasıl sorunları var?

Kitabevlerinin giderek hayattan çekilmesnde, dijital dünyadaki gelişmelerin etkisi tabiki var ancak, tek başına bir neden olarak değerlendirilmemesi gerekir kanaatindeyiz. Özellikle 80’ler ve 90’larla karşılaştırdığımızda, yapısal sorunların daha ön planda olduğunu ifade edebiliriz. Kitabevlerinin kurulduğu dönem dünyadaki düşünsel gelişimin ve neden olduğu sonuçların bizi yoğun bir okuma süreci ile karşı karşıya bıraktığını söyleyebiliriz. Ama bu gün 2 kutuplu dünyanın çözülmesiyle birlikte, kapitalizmin ağırlıklı olarak tüketim alışkanlıklarını belirlediği gözden kaçırılmaması gereken bir gerçek.Bağlı olarak bu gerçeğin kültür üstündeki hegemonyası arttıkça ,giderek düşünsel sorunlarımızın “bir başka dünya mümkün’’den ,liberal tezlerle beslenen, bireysel kaygıların ön plana geçtiği neden olan bu yapısal dönüşüm asıl üzerinde durulması  gereken bir neden olarak ortada duruyor. Özellikle bir toplantıda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın üstünde durduğu siyasal iktidar olmamıza rağmen ,düşünsel ve sanat açısından iktidar olamayışımızın nedenlerini de burada aramak lazım diye düşünüyoruz.

Bunun yanında tabi ki insan insana ilişkinin, getirdiği bir yandan dinamizmi besleyen  diğer yandan da , sükünun getidiği avantajları kaybetmenin bu düşüşün nedenlerinden de  saymak mümkün görünmekte,Ayrıca insani hasletlerin ortadan kalkıp , yerini dijital dünyanın bırakması,  yaşanabilir düşüncelerin ve fikirlerin yerini ,medya ve sosyal medyada tartışma kültürüne evrilmesi de neden olarak ortaya konulabilir. Ama buna ragmen yeniden ayağa kalmak, “yeni bir dünya mümkün”ü dillendirmek hiçbir zaman ideallerimizden ayrı tutamayacağımız perspektifimiz olmalı. Başta mekanlarımız olmak üzere çabalarımız, emeklerimiz,gayelerimiz, kaygılarımız bu ümidi beslemeli ve yeni şartlara göre kitapevlerimizi oluşturup sonuna kadar sorumluluklarımızı yerine getiren birliktelikler oluşturmalıyız. Vesselam.

Röportaj Haberleri

“Suriye’ye geri dönüş tartışması, empati yoksunu ve yersiz”
Türkiyeli bir mücahid ile Suriye devrimi üzerine…
"Solun bir kısmı mezhepçilikten bir kısmı da İslam düşmanlığından Esed'i destekliyor"
Suriye'nin korku hapishaneleri: Sednaya, Tedmur ve Suriye’nin yeni hafızası
"Suriye devrimi Türkiye'nin de zaferidir!"