Köy Enstitüleri ne amaçla kuruldu?

Mehmet Dumancı/ Antalya; “Köy Enstitüleri hakkında çok farklı ve bir birine zıt şeyler duydum, bu konuda sizin değerlendirmenizi merak ediyorum.

Cevaplarsanız çok sevineceğim.”

* Köy Enstitülerinin amacı konusunda, Enstitülerin kurucusu Milli Eğitim eski Bakanı Hasan Ali Yücel şöyle diyor:

“Biz, istiklal mücadelesinden itibaren sosyal hayatımızda yaptığımız büyük devrimleri köylere götürecek adam yetiştirmek isteriz. Çünkü ümmet devrinin böyle bir adamı vardır. Bu, imamdır. İmam, insan doğduğu vakit kulağına ezan okuyarak, vefat ettiği vakit mezarının başında telkin vererek, doğumundan ölümüne kadar bu cemiyetin manen hâkimidir.

“Bu manevi hâkimiyet, maddi tarafa da intikal eder. Çünkü köylü hasta olduğu vakit de sual mercii imam olur. Biz imamın yerine, köye devrimci düşüncenin adamını göndermek istedik."

Bütün mesele bundan ibaretti: Osmanlı oluşunun kılcal damarlarında dolaşan “İmam”ın telkin ettiği “iman”ın yerini “devrimci öğretmen” kanalıyla “laiklik” alacaktı.

Hâlâ da bunun kavgasını veriyorlar.

Ünlü sosyolog Şerif Mardin’in, şu çok tartışılan, “Cumhuriyet öğretmeni imama yenildi” sözü bu çerçevede yapılan önemli bir tespittir.

Kısacası Köy Enstitülerinin kuruluş amacı “halkı biçimlendirip gütmek”tir. Şimdilerde buna “Toplum mühendisliği” diyorlar.

O günlerde önemli olan özgürlükler filan değil, CHP’nin altı okunu içsellemiş vatandaş tipinin sayısını mümkün olduğu kadar artırmaktı.

Münir Karadoğan/ Balıkesir;

“Resmi bir teyit almamak kaydıyla bazı forum sitelerinden Los Angeles-Amerika'da, Ridley Scott yönetiminde çekilecek olan "İstanbul'un Fethi" ile ilgili bir filme senaryo desteğinde danışmanlık yaptığınız haberine rastladım.

Böyle bir haberin aslı var mıdır efendim, teşekkür ederim. İyi Çalışmalar.

* Keşke biri böyle bir şey yapsaydı da ben ona danışmanlık hizmeti verseydim. Ne yazık ki böyle bir şey yok.

Merve Duman/ Adıyaman;

“Türk Ocaklarını kim kurdu, amacı neydi?”

* Türk Ocakları, II.Meşrutiyet döneminde, 25 Mart 1912’de İttihad ve Terakki Fırkası tarafından kuruldu.

Amacı “Türkçü-Turancı” nesiller yetiştirmekti. Cumhuriyet sonrasında da faaliyetlerine devam etti. Bu durum Serbest Cumhuriyet Fırkası kapatılana kadar sürdü. Serbest Cumhuriyet Fırkası ile gerçekleştirilmeye çalışılan çok partili hayata geçiş denemesinde yeni partiyi tuttuğu için onunla birlikte kapısına kilit vuruldu…

Tüm mal varlığı dönemin tek partisi CHP’sine bırakıldı. Ama o kadar bol malı vardı ki, tasfiye süreci 1931 yılından 1944’e kadar sürdü. Borçları, ocaklara ait emlâkin satışından elde edilen para ile kapatıldı. Mallarının bir kısmı ise yeni kurulan “Halkevleri”ne verildi.

Kısaca ve kabaca söylemek gerekirse, Türk Ocaklarının kuruluş amacı, “Toplumu biçimlendirme”ktir. Bu amaçla kurulan ocaklar o yıllarda İttihad-Terakki’nin propaganda merkezleri olarak görev yapmıştır.

Amaç, halkı yönlendirmek, “İttihad-Terakki Partisi’nin ilkelerine sıkı sıkıya bağlı Türkçü-Turancı vatandaşlar”a dönüştürmek suretiyle biçimlendirmekti.

Parti toplumsal yapının çeşitlendirilmesini, çeşitlendirilerek renklendirilmesini değil, aynı şeyleri düşünen, aynı şeyleri konuşan “tek tip” insanlar istiyordu…

Bu yüzden projeye, “tornadan çıkma insan projesi” denilebilir.

Cumhuriyet döneminde aynı “ocak”lar, bu kez “Cumhuriyet ideolojisi”nin, daha doğrusu CHP’nin hizmetinde görüyoruz.

1927 yılında toplanan kurultayda, Türk Ocağı Yasası'nda değişiklik yaparak Ocağın genel merkez yönetimini cebren CHP’leştirdiler. Buna rağmen kimi yerel merkezlerde CHP'nin hoşuna gitmeyen görüşlerin dillendirilmesini önleyemediler.

Bunun üzerine CHP’nin bir grup toplantısında Türk Ocağı’nın idam kararı verildi: “Kapatılacak”tı.

Ve “Hilafetçilik merkezleri”ne dönüştüğü gerekçesiyle 10 Nisan 1931’de Türk Ocakları temelli kapatıldı. Bu karardan sonra, 10 Nisan 1931’de olağanüstü kurultaya gidildi. Derneğin 264 şubesi ile birlikte tüzel kişiliğinin feshetmesine karar verildi.

Türk Ocağı'nın o günün parasıyla 600 bin liraya inşa ettiği muhteşem Genel Merkez binası başta olmak üzere, yurt sathına yayılmış 141 parça mülkü, bütün nakdi varlıkları ve mefruşatıyla birlikte Cumhuriyet Halk Partisi’ne devredildi.

Anlayacağınız CHP, sadece Hint Müslümanlarının İstiklâl Savaşı’mızda kullanılmak üzere dişlerinden tırnaklarından arttırıp gönderdikleri paralarla kurulan İş Bankası hisselerinin değil, böyle haksız yollardan ele geçirilen mal varlığının da üzerinde oturuyor.

VAKİT