Koster durdu, ancak...

Yıldıray Oğur

Bu kadar düşmanı varken barışı savunmak hiç kolay değil. Bundan bir ay önce Taraf, meşhur köprüaltı balıkçısından ‘Ramazan Ateşkesi’ çağrısını yazdıktan sonra barış cephesi de savaş cephesi de boş durmadı.

Ölümler, acıları biliyor herkes. Barış için çalışanların yaptıklarını hatırlatmakta fayda var.

Önce devlet içinde barış cephesi adımlar attı.

Habur’dan giren PKK’lı grubun sözcüsü mahkemenin resen verdiği bir kararla serbest bırakıldı. Mahkemece tutuklanamayan grubun diğer üyeleri de sınırdan Mahmur Kampı’na dönüşleri kolaylaştırılarak tutuklanmaktan kurtarıldı.

Ardından 12 yıl sonra ilk kez Öcalan’a ailesiyle açık görüş yapma hakkı verildi.

Bu arada önce BDP lideri Selahattin Demirtaş ateşkesten bahsetti, ardından Diyarbakır’da toplanan Demokratik Toplum Kongresi’nden çift taraflı ateşkes çağrısı geldi. Kürt siyasetinin en üst düzey çatı örgütü olan kongrenin başına Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk gibi iki ismin getirilmesi de önemli bir adımdı. Kongre bayraklı, gürültülü bir özerklik ilanını erteledi. BDP bölgede boykota beklendiği kadar asılmıyor. Bu arada Roj Tv’ye çıkan PKK yetkilileri devlet operasyon yapsa bile ateşkesin bozulmayacağını açıkladılar. Dün aynı kanala çıkan Kongra Gel Başkanı Remzi Kartal, “Peki PKK’lıların cesetleri yakılıyor bu şartlarda ateşkes nasıl olacak” minvalindeki bir soruya karşılık, “Ateşkesi halk istiyor” diye cevap verdi. Ayrıca Mahmur’a dönen PKK’lılar görüşmeler olursa yeniden Türkiye’ye döneceklerini açıkladılar.

Bu arada bölgeden pek çok STK, Barış Meclisi gibi örgüte yakın gruplar da üst üste ateşkes çağrıları yaptı.

 

AKP’nin referandum korkusu

Beklenen, daha önce de yapıldığı gibi bu açıklamaların hepsinin üstüne Öcalan’ın bu hafta avukatlarıyla yapacağı görüşmede referandum tarihine kadar ateşkes kararını desteklediğini söylemesi ve bugün de Kandil’den ateşkes kararının gelmesiydi.

Ayrıntılarını Burhan Ekinci’nin haberinden okuyacaksınız. Geçen hafta avukatları, İmralı’ya giden kosterin dibinin delindiği gerekçesiyle Öcalan’la haftalık görüşme yapamamıştı. Artık kontrolün Adalet Bakanlığı’na geçtiği cezaevi yetkilileri bu hafta için eğer koster tamir edilemezse, bir tane kiralayıp görüşmenin yapılacağı konusunda avukatlara güvence vermişlerdi. Ama buna rağmen görüşme bu haftada bu ‘teknik’ engel nedeniyle yapılamadı. Eğer avukatların cuma günü görüşmeye gitme başvuruları da kabul edilmezse 23 ağustosa kadar avukatları Öcalan ile görüşemeyecek.

Gelen ilk bilgilere göre yeni bir koster kiralanarak çok rahat halledilecek bu sorun teknik değil siyasi. Anlaşılan AKP referandum ve Ramazanı barış için bir fırsata çeviren bu yeni süreci milliyetçi kesimlerden gelecek eleştirilerle kaybedilecek birkaç oya kurban ediyor.

Halbu ki bu kez ortada gerçekten de çok ciddi bir barış imkânı var.

Yine de gelen iyi haberlere göre Öcalan’ın avukatlarıyla görüşmesinin engellenmesine rağmen Ramazan Ateşkesi süreci durmayacak. PKK birkaç gün gecikmeyle de olsa ilk silahlı eylemini yaptığı 15 ağustosun yıldönümünden itibaren geçerli olmak üzere 12 eylüle kadar hem referandum hem de Ramazan için ateşkes ilan edecek.

Çünkü ateşkes için kararın arkasında Öcalan var. İki hafta önce avukatlarıyla biraraya gelen Öcalan’ın ateşkesle ilgili olumlu görüşü Kandil ve diğer parti kurumlara ulaştırılmıştı. Hatta bu ateşkese dağ kadrolarının sıcak bakmamasına rağmen Öcalan’ın “Son kez” diyerek ateşkesin arkasında durduğu da iddia ediliyor.

 

Balıkçıdan iyi haberler var

Hem meşhur balıkçı hem de PKK’ya yakın kaynaklara göre eğer hükümet günü kurtarmanın, üç beş oyun derdine düşmezse bu ateşkes sadece referandumla da sınırlı kalmayacak.

Bu konuda atılan en önemli adım ateşkes kararının açıklanmasının ertelenmesinin de sebeplerinden de biri aynı zamanda. İddiaya göre PKK güçleri ateşkes sürecinde olası provokasyonları engellemek ve askerlerle karşı karşıya gelmemek için çatışmasız bölgelere doğru geri çekiliyor. Eğer bu süreç doğru düzgün değerlendirilirse bu kalıcı bir geri çekilmeye de dönüşebilir.

İkinci iddia ise PKK’nın silahsızlanma konusunda bir örnek olması için bir grup militanını silahsızlandırıp Birleşmiş Milletler’e teslim edeceği yönünde. Bir süre önce BBC ’ye konuşan Murat Karayılan’ın önerdiği çözümdü bu BM formülü.

Yani ortada bir Ramazan ateşkesinden daha fazla bir imkân var.

Barıştan başka bir çare de yok zaten. Artık uzatmaları oynanan bir savaş bu çünkü. PKK’nın uğruna adam öldürmeye devam ettiği en radikal özerklik taleplerinin Osman Baydemir tarafından ifade edilebildiği yeni bir zemin var çünkü.

Ve PKK’nın silahta ısrarı hem bu siyasi mücadeleye hem de bölgede PKK’ya yüklenen anlamlara zarar verecek bir hale geldi.

Karşımızda Kürt illerinde en çok satan gazete olan Taraf’ı boykotla tehdit eden, Batman’daki mayın patlamasını eleştirdiği için adı Diyarbakır’daki insan hakları mücadelesiyle birlikte anılmış eski Diyarbakır Barosu Başkanı Sezgin Tanrıkulu’yu, Dörtyol’a karanlık dediği için Diyarbakır tarihinin en cesur Ticaret Odası Başkanı Galip Ensarioğlu’nu bir çırpıda harcayan bir örgüt var.

Bu, şiddetin savunulamaz hale geldiğinin de bir göstergesi. Bu savaşın sonunun geldiğini, sivil siyasi mücadeleyle Kürt taleplerinin elde edilebileceğini Öcalan’ın gördüğü çok açık. Bunu Ankara’da görenler olduğu da biliniyor. Umarım onlara Desmond Tutu’nun “Bu işi çöz Mandela ol” diye seslendiği Başbakan Erdoğan da eklenir. Her meydanda “Bir şehit daha olmasın diye bütün iktidarımızı vermeye hazırız” diyen Başbakan’ın bu vaadini gerçekleştirme günü geldi...

TARAF