Ahmet Varol’un Yeni Akit’te yayımlanan konuyla alakalı yazısı (09 Nisan 2020) şöyle:
Keşmir’e Yeni Bir Oyun
Dünya kamuoyunun koronavirüs ile meşgul olmasını bir fırsata dönüştürmeye ve dönemin özel şartlarından yararlanarak kirli oyunlarını hayata geçirmeye çalışan yönetimler var. Bunların başında tabii ki siyonist işgal rejimi geliyor. İşgal rejimi Filistin topraklarındaki yahudileştirme faaliyetlerini hızlandarmak için muhtelif taktiklere ve oyunlara başvuruyor. Bu sıralarda salgın sebebiyle Mescidi Aksa tamamen ibadete kapatıldığı halde zaman zaman yahudi yerleşimciler işgal rejiminin polislerinin ve askerlerinin gözetiminde Mescidi Aksa’ya baskınlar düzenlemeye devam ediyorlar. El-Halil’deki Hz. İbrahim Camisi de ibadete kapatıldı. Ancak caminin himayesi ve hizmetleri için bekçilerinin ve hizmetlilerinin içeri girmesine karar verildi. İşgal güçleri bunların da girmesini engelleyerek virüs krizi sonrasında bu cami üzerinde yeni birtakım oyunlar oynamaya çalıştığının sinyallerini verdi.
Koronavirüs salgınının oluşturduğu şartları bir fırsat olarak değerlendirmeye çalışanlardan biri de Müslümanlara karşı ayrımcı politikalarıyla, çifte standartlarıyla ve ırkçı uygulamalarıyla öne çıkan Hindistan hükümeti.
Hindistan hükümeti 5 Ağustos 2019 tarihinde aldığı kararla, Anayasanın Keşmir’e özel statü veren 370. maddesini iptal etmişti. Hindistan 1974’te, Anayasasına Keşmir’e özerkliğe benzer bir özel statü veren 370. maddeyi eklemişti. Ancak 2019’un Ağustos ayında bu maddeyi iptal ederek Keşmir’in özel statüsünü kaldırdı. Hindistan’ın bu kararı hem Keşmir halkının hem de Pakistan’ın tepkisine neden oldu. Böyle bir kararın asıl amacının ise bölgede etnik tasfiye yaparak Müslüman nüfusu azaltıp Hindu nüfusu artırmak olduğu tahmin ediliyordu. O zaman Hindistan hükümeti bölgedeki halkın kitlesel tepkilerine karşı bir tedbir olarak buradaki asker sayısını artırdı ve baskı uygulamalarını daha da şiddetlendirdi. BM Güvenlik Konseyi’nin göstermelik olarak konuyla ilgili bir olağanüstü toplantı yapması ise bir şeyi değiştirmedi.
Irkçı Hindistan hükümeti Keşmir’e özel statü veren maddeyi Anayasasından çıkarmakla neyi amaçladığını ise geçtiğimiz günlerde aldığı bir kararla ortaya koydu. Alınan yeni karara göre 15 yıldan fazla Cammu Keşmir’de ikamet eden veya 7 yıldır burada okuyan ve 10 ve 12’nci sınıf sınavlarına katılan herkes kalıcı sakinler olmaya hak kazanacak. Bu kararın asıl amacı ise Cammu Keşmir eyaletindeki Müslüman nüfus oranını azaltmak, aslen bu bölgeden olmayanları buranın nüfusuna geçirmek suretiyle demografik yapısını değiştirmek böylece kademeli bir şekilde buradaki Müslüman çoğunluğu azınlık durumuna düşürmek.
İşin ilginç tarafı çıkardığı son vatandaşlık yasasında Müslümanlara ayrımcılık uygulayan, Pakistan, Afganistan ve Bangladeş’te daha önce yaşayan ve Hindistan’a göç eden muhacirlerden Hindu, Budist, Sih, Jainist, Hıristiyan ve Parsi olanlara vatandaşlık verilmesine imkan tanırken Müslüman olanlara bu imkanı tanımayan ırkçı ve ayrımcı Hindistan hükümeti sıra Keşmir’e geldiğinde aslen buranın nüfusundan olmayanları buranın nüfusuna geçirmeye imkan veren kararlar alarak nüfus kaydırması yapmanın önünü açıyor. Yani Müslümanlara karşı tam bir çifte standart ve ayrımcılık politikasının öne çıktığını görüyoruz.
Bilindiği üzere Hindistan’ın çıkardığı ve Müslümanları dışlayan vatandaşlık yasası Müslümanların büyük tepkilerine ve gösterilere neden olmuştu. Bu sıralarda koronavirüs salgınından dolayı olağanüstü durum söz konusu olduğundan Müslümanların bu konudaki talepleri de gündem dışına itildi. İşte böyle bir dönemde Hindistan, Keşmir’le ilgili yeni bir adım atarak buranın özel statüsünü kaldırmakla asıl neyi amaçladığını ortaya koydu.
Pakistan, Hindistan’ın kararının Keşmir’in özel statüsünü kaldırma kararının bir devamı olduğuna dikkat çekerek asıl amacın buranın demografik yapısını değiştirmek olduğuna dikkat çekti ve tepki gösterdi.