‘Korgenerallik rütbeni yarbaydan mı aldın?’

Ali İhsan Karahasanoğlu

Düzgün ameliyat yapmayan doktorlara çıkışılır: “Diplomanı, kasaptan mı aldın?” diye..

Davayı kaybeden avukata söylenir: “Diplomanı, manavdan mı aldın?”

Günlük hayatın gelişen/değişen kavramlarına göre, “Diplomanı, marketten mi aldın?” veya “Diplomanı, internetten mi aldın?” sözleri de kullanılmaya başlandı.

Şimdi AYİM’in son kararı ile birlikte, bunlara bir şablon daha eklenmiş oldu: “Korgenerallik rütbeni, yarbaydan mı aldın?”

Öyle ya..

Tümgenerallikten, Korgeneralliğe geçecek bir Tümgeneralin veya Tümgeneralliğe geçecek bir Tuğgeneralin terfi kararında bir yarbayın ismi varsa, bundan sonra şöyle bir deyimi duymaya alışmamız lazım: “Seni yarbay mı general yaptı?”

Gerçekten de, işi askerî hiyerarşi içerisinde değerlendirirsek, Yüksek Askeri Şûra’nın yapamadığını, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi’ne yaptırmak, öncelikle, YAŞ üyesi Orgenerallere saygısızlık etmek olur..

Nasıl?

Şöyle:

Yüksek Askerî Şûra toplanıyor. Orgenerallerin-Oramirallerin üyesi olduğu Şûra, üç generali terfi ettiremiyor..

Terfi edemeyen generaller gidiyorlar, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi’ne..

“Bizi terfi ettirin” diyorlar..

YAŞkararları sonucunda terfi edemeyen üç general/amiral, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi’nin kararı ile terfi ediyor!

Haydaaa!

Kim ki bu Askerî Yüksek İdare Mahkemesi?

Kim ki; Yüksek Askerî Şûra’daki orgenerallerin yapamadığını yapıyor?

YAŞ’taki orgenerallerden daha rütbeli generallerin bulunduğu bir kurum mu?

Mareşallerden oluşan bir kurum mu?

Yoo!

AYİM’deki en rütbeli kişi, bir tuğgeneral. O da sadece bir tane..

Diğerleri yarbay, albay!

Çoğunluğu yarbay/albay olan subaylar, oturup karar veriyor: “Orgenerallerin toplantısı sonucunda terfi işlemi yapılamayan  Tümgeneral Gürbüz Kaya, Tümgeneral Halil Helvacıoğlu ve Tuğamiral Abdullah Gavremoğlu’nun terfisine!”

Nasıl bir iş bu?

Akıl alıyor mu hiç?

Bir tümgeneralin terfi kararında, yarbayın imzasının bulunması bile, aslında terfi edecek generale saygısızlık değil midir?

Şöyle denilebilir: “YAŞ toplantısına katılan orgeneraller, bu üç generalin terfisini zaten istemişlerdi. Ancak bu istek, terfi işlemine son noktayı koyacak olan makamdan geri dönmüştü. Dolayısı ile, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’ndeki yarbay-albayların kararı ile, orgenerallerin kararı aynı yönde.. Orgenerallerin isteklerini, yarbay-albaylar yerine getirmiş oldu!”

İyi de; bu savunma da, başka bir çelişkiye davetiye çıkartıyor.

“Orgenerallerin isteği”ni bile, kabul etmeme hak ve yetkisi olan Cumhurbaşkanı, yarbay-albayların kararına boyun eğmek zorunda kalıyor!

Olur mu böyle bir şey?

Mantıklı mı sizce?

1970’li yıllarda, askeriye içinde dalga geçme konusu imiş: “Danıştay kararı ile general olmuş.”

YAŞkararları, o tarihte yargı denetimine açık imiş.

Terfi alamayan her subay da, Danıştay’a gidip, oradan alıyormuş kararı..

Böylece, “YAŞ’ta terfi alanlar” ve “Danıştay’da terfi olanlar” grupları oluşmaya başlamış!

“Danıştay kararı” ile terfi alanlar, TSK içinde dışlanır olmuşlar..

Sonra Anayasa’da değişiklik yapılmış.. YAŞkararları yargı denetimine kapatılmış!

Sırf bu gruplaşmayı önlemek için.

Ama bu amaçla getirilen “YAŞ kararlarının yargı denetimine kapatılması” düzenlemesi, mütedeyyin subayların ihracı için kullanılmış!

Şimdi; o haksızlığa son vermek için, YAŞkararları, tekrar yargı denetimine açıldı!

Ama; dindar subaylar, bu değişiklikten daha yararlanamadan, darbe sanığı olanlar yararlanmaya başladı..

Herşeye rağmen; sivil idare dik durursa, tüm bu yanlışlara dur demek mümkün.

Gerekirse, “Askerî Yüksek İdare Mahkemesi”ni lağvetmek bile mümkün..

Hangi Batı ülkesinde var ki, bizde de olsun!

YENİ AKİT