Feyza Gümüşlüoğlu / Fokus Plus
Körfez’de istisnai bir “Ana Kraliçe”: Şeyha Moza
Orta Doğu genelinde kadınların varlığının resmi alanda en az görünür olduğu bölgelerin başında Körfez ülkeleri gelir. Öyle ki, “first lady”ler bile pek bilinmez. Uzun yıllardır buna tek bir kadın istisna oldu. Katar Emiri Şeyh Temim’in annesi Şeyha Moza. 1990’lı yıllardan beri sürdürdüğü eğitim faaliyetleri ve sosyal yardım projeleri ile Şeyha Moza kendi ülkesinin de ötesinde kamusal bir figür haline geldi. Üstelik bunu şık ve zarif tarzı ile bir ‘moda ikonu’na dönüşerek yaptı. Zaman zaman aktivizme varan duruş ve söylemleri ile Şeyha Moza sadece Körfez’in değil kuşkusuz Orta Doğu’nun en tanınan, en göz önünde ve en aktif kadın figürü olabilmeyi başardı.
Şeyha Moza, Şeyh Temim’in babası Şeyh Hamad’dan iktidarı devraldığı 2013 yılından bu yana, first lady olduğu yıllarda gösterdiği güçlü varlığını sosyal medya da dahil her alanda devam ettiriyor. Katarlı kadınlar tarafından uzun yıllardır örnek bir rol model olarak görülen Şeyha Moza, uluslararası alanda da adından sıkça söz ettiriyor. Ancak zaman zaman moda ve stil dergilerinin kapaklarını süsleyen, uluslararası davetlerde giydiği kıyafetlerle dikkatleri çeken Şeyha Moza, şüphesiz bir “moda ikonu”ndan çok daha fazlası. Yalnızca Katar’da değil bölgede de etkisi olan önemli bir figür.
Peki, Türkiye’de pek çok insanın bir şekilde denk geldiği ancak belki de kim olduğunu bilmediği Katar Emiri’nin annesi Şeyha Moza kimdir? Bu yazıda kendisini daha yakından tanıtacağız.
Ailesi ve çocukluğu
Tam adı Moza bint Nasır el Misned, 8 Ağustos 1959'da Katar’da, başkent Doha’nın yaklaşık 50 km kuzeyindeki sahil kenti Al Hor'da doğdu. Katar’da petrol, Moza’nın doğumundan 20 yıl önce, 1939 yılında keşfedilmişti. Ancak ihracatı 1949 yılında başladı. 1920’li yıllarda inci avcılığı ve ticaretinin çökmesiyle ekonomik sıkıntıda olan Katarlılar için petrol yeni bir zenginlik kaynağıydı; daha önce hayal edemeyecekleri bir zenginliğin. Ancak petrol gelirlerinin akmaya başladığı ilk yıllar sıkıntılı oldu. Zira gelişmiş, kapsayıcı devlet kurumlarının olmadığı bir ülkede petrol gelirlerinin nasıl dağıtılacağı ve harcanacağı sorunu vardı ve bu sorun kısa sürede toplumsal bir muhalefetin ortaya çıkmasına yol açtı.
Katar’da o dönem yönetici aileye yönelik muhalefetin önde gelen isimlerinden biri de Moza’nın babası Nasır’dı. Katar’ın yönetici ailesi zamanla cömert bir refah devleti kurdu ve bu durum muhalefeti zayıflattı. Ancak Nasır söz konusu dönemde Katar’dan ayrılarak Kuveyt’e yerleşti.
Aslında bu Moza için bir fırsat oldu. Zira Kuveyt, petrolü çok daha önce keşfetmişti, haliyle eğitim kurumları Katar’a nispetle çok daha gelişmişti. Mesela, 1975 yılı itibarıyla Katar’da (nüfusu 200 bin civarı) kızlar için sadece 4 adet orta okul ve lise vardı. Aynı yıl Kuveyt’te (nüfusu 1 milyon civarı) bu rakam 60’tı. Bu istatistiği Durham Üniversitesi’nde yazdığı doktora tezinde sağlayan kişinin başka bir Misned kadını olması tesadüf değil. 2003’ten 2015’e kadar Katar Üniversitesi’nin rektörlüğünü yapacak, Şeyha Moza’nın babası Nasır’ın kız kardeşi, Şeyha bint Abdullah el Misned.
El Misned ailesinin 1972 yılında Katar’a dönüşü, Katar Emiri Şeyh Temim’in dedesi Şeyh Halife’nin iktidara gelmesiyle mümkün olabildi. Şeyh Halife, Nasır’ı ve ailesini Katar’a geri kabul etmekle kalmadı, veliaht prens olan oğlu Hamad’la Nasır’ın kızı Moza’yı evlendirdi. Çiftin ilk çocuğu Jasim 1978 yılında doğdu. Geleceğin emiri Temim ise iki yıl sonra. Çiftin beşi erkek, ikisi kız toplam yedi çocuğu olacaktı. Şeyha Moza evlendiğinde 18 yaşındaydı ancak evlilik ve doğumlar genç Moza’yı eğitiminden alıkoymadı. 1986 yılında Katar Üniversitesi sosyoloji bölümünden mezun oldu. Şeyha Moza yıllar sonra kendi kurduğu Şeyh Hamad bin Halife Üniversitesinden de İslam’da Kamu Politikası alanında yüksek lisansını alacaktı.
Katar Vakfı’nın kuruluşu
Şeyha Moza Şeyh Hamad’ın ikinci eşiydi. Kendisinden sonra Şeyh Hamad bir evlilik daha yaptı. Ancak kamusal görünürlük, üstlendiği roller ve yaptıkları ile en çok öne çıkan isim hiç kuşkusuz Şeyha Moza oldu. Hatta sadece üç eş arasında değil, bütün Arap dünyasının ‘first lady’leri arasında. Ne oğlu Temim’in dört eşinden herhangi biri, ne de Suudi Arabistan’ın devrimci veliaht prensi Muhammed bin Salman’ın eşi, en azından şu ana kadar Şeyha Moza’nın rollerini üstlenemedi.
Şeyha Moza’nın bu çarpıcı ve Körfez-Arap dünyası içinde sıra dışı sayılabilecek yükselişi Şeyh Hamad’ın 1995 yılında iktidara geçmesiyle gerçekleşti. Şeyha Moza aynı yıl, gelecekte bütün eğitim faaliyetlerinin çatısı olacak Katar Vakfı’nın (Qatar Foundation) kurulmasına öncülük etti. Vakfın bünyesinde ilk olarak üniversite öncesi eğitime yoğunlaşan Katar Akademisi açıldı. Akademi bugün itibarıyla 15 farklı okulu bünyesinde barındırmakta ve farklı eğitim ihtiyaçlarına cevap vermekte.
Mesela Avsac Akademisi öğrenme güçlüğü çeken çocukların eğitimine yoğunlaşırken, Katar Müzik Akademisi müziğe yeteneği olan öğrencilere eğitim sağlamakta. Akademi’nin mezunlarının ileride üniversite eğitimlerini de Katar’da alabilmeleri amacıyla 1997 yılında “Eğitim Şehri” (Education City) projesi başlatıldı. Bir yıl sonra Amerikan Virginia Commonwealth Üniversitesi sanat ve tasarım eğitimi vermek üzere Eğitim Şehri’nde kampüs açtı. Takip eden yıllar Eğitim Şehri’nin büyümesine şahitlik etti. Cornell Üniversitesi 2001’de, Texas A&M Üniversitesi 2003’te, Carnegie Mellon Üniversitesi 2004’te, Georgetown Üniversitesi 2005’te, Northwestern Üniversitesi 2008’de, HEC Paris ise 2010’da en güçlü oldukları alanlarda eğitim vermek üzere kampüslerini açtı: Cornell tıp, Texas A&M mühendislik, Georgetown uluslararası ilişkiler, Northwestern gazetecilik, HEC Paris ise işletme alanlarında. Katar Vakfı ayrıca 2012 yılında yüksek lisans ve doktora seviyesinde eğitim vermek üzere Hamad bin Halife Üniversitesini kurdu.
Şeyha Moza eğitim aktivitelerini sadece Katar’la sınırlı tutmadı. Nitekim 2003 yılında Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) İyi Niyet Elçisi oldu. Şeyha Moza bu rolü 2023 yılının Kasım ayına kadar üstlendi. Şeyha Moza ayrıca 2012 yılında Her Şeyin Üstünde Eğitim (Education Above All) projesini başlattı. Bu proje halihazırda yedi farklı eğitim programını sürdürmekte ve Bangladeş’ten Paraguay’a dünyanın farklı ülkelerinde okula erişimi kısıtlı çocukların eğitimine katkı sağlamakta.
Şeyha Moza’nın eğitimin ötesinde faaliyetleri de oldu. 1998 yılında Katar’da Aile İşleri Yüksek Konseyi’ni kurdu ve başkanlığını üstlendi. 2008 yılında Arap dünyasında gençler için yeni iş ve ekonomik fırsatlar yaratmak için Silatech’i kurdu.
Şeyha Moza üstlendiği kamusal roller ile dikkat çektiği kadar -ki Forbes dergisi tarafından 2007 ve 2010 yıllarında ‘Dünyanın En Güçlü 100 Kadını’ arasında gösterildi- giyim tarzı ile de çarpıcı bir profil çizdi. Kadınların kamusal kıyafet renklerinin ağırlıklı olarak siyah olduğu bir bölgede yine muhafazakar ancak rengarenk kıyafetleri ile belki de daha büyük cesaret gerektiren duruşunu sergiledi ve bunu kendine has stili ile yaptı. Öyle ki 2011 yılında Vanity Fair, Şeyha Moza’yı ‘Uluslararası En İyi Giyinen Kadınlar’ listesinde ikinci sıraya koydu.
Siyasi duruşu, İsrail karşıtı mesajları
Şeyha Moza daha çok eğitim, kız çocukları ile kadınların güçlendirilmesi ve insani yardım alanlarında söz söyleyen biri olsa da, Mısır, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn tarafından Katar’a karşı uygulanan ambargo dahil olmak üzere bölgesel krizler ve uluslararası insani meselelerde de sessiz kalmadı; sosyal medya paylaşımları ve röportajlar yoluyla sesini duyurmaktan geri durmadı.
Emir’in annesi, bölgede kendi dengi olan kadınlarla kıyaslandığında yine sıra dışı olarak tanımlanabilecek politik çıkışlarıyla da gündeme geldi ve gelmeye devam ediyor. Moza, özellikle son bir yıldır Filistin’e verdiği destek ve İsrail karşıtı sert söylemleri ile dikkat çekiyor. 7 Ekim sonrasında İsrail’e karşı kendisine denk konumdaki pek çok hemcinsi sessiz kalırken o, 8 Ekim günü Instagram’da 1.3 milyon takipçisiyle paylaştığı mesajda “Allah’ım Filistin’i sana emanet ediyoruz.” dedi. Nitekim 20 yıl çalıştıktan sonra, 15 Kasım 2023’te UNESCO İyi Niyet Elçiliği görevinden şu mesajla ayrıldı:
“Kuruma büyük saygı duyuyordum. Birlikte eğitim alanında bir şeyleri değiştirebileceğimiz ve koruyabileceğimiz konusunda son derece umutluydum. Ancak Gazze'de öğrenciler hedef alınırken ve okullar yıkılırken UNESCO'nun sessiz kalması beni hayal kırıklığına uğrattı; bu durum UNESCO'ya ve onun misyonuna hiçbir şekilde uymuyor.”
Şeyha Moza’nın son dönemde en cesur çıkışlarından biri de Hamas lideri Yahya Sinvar’ın öldürülmesi sonrasında geldi. Bütün Arap liderleri Sinvar’ın İsrail tarafından öldürülmesi karşısında sessiz kalırken, o şu mesajı yayınladı:
“Yahya yaşayan demek. Onu öldürdük sanıyorlar ama ölmedi, yaşıyor ve hep yaşayacak. Onlarsa (İsrail) yok olup gidecek.”
Şeyha Moza tüm bu yönleriyle hiç şüphesiz Körfez’de ve hatta bütün Arap coğrafyasında cesur, etkili ve güçlü bir kadın olmaya, pek çok hemcinsinin aksine ne giydiği ile değil ne yaptığı ve ne söylediği ile adından söz ettirmeye devam ediyor.