Körfezde sular ısınırken

Abdurrahman Dilipak

Korkudan değil. Ama endişelenirim işte.

Hani şu “kıyamet savaşı” dedikleri şey var ya.. Amerikano bir Mehdi’nin zuhuru. Şii-Sünni çatışması..

Alevilik konusu tartışılırken de aklım hep bu senaryolara gider..

Hac sırasında Arap asıllı, Sünni bir Türk, çıkıp Mehdiliğini ilan edecek ve fırka-i naciyenin Sünniler olduğunu ve Şia’nın batıl olduğunu söyleyecek ve başlayacak tartışma..

Mehdi’yi bekleyen Şia.. Sünniler Mehdi’nin zuhurunu imani bir konu olarak görmez, ama Şia için bu mesele nerede ise iman konusu.

Bir Mehdi çıkmış, Şia’yı reddediyor. Bunun nasıl bir şok meydana getirebileceğini düşünebiliyor musunuz, Şii dünyada..

Kimine göre, dem bu demdir.. Bugün değilse ne zaman.. ABD, Ortadoğu ve İslam dünyasına yönelik son kartını bu şekilde açacak..

Son günlerde füze kalkanı tartışmasının ardından Karagül’ün şu sorusu da bu tartışmayı getiriyor akla: “USS Abraham Lincoln uçak gemisi, beraberindeki savaş gemileriyle birlikte yakında bölgede olacak. USS Harry Truman uçak gemisiyle buluşacak. Ardından Fransa’nın tek uçak gemisi Charles de Gaulle, beraberindeki savaş gemileri, denizaltılar ve uçaklarıyla bölgeye gelecek. Arap Denizi, Umman Denizi dev bir donanma yığınağına sahne oluyor. Irak işgalinden sonra, bildiğimiz yeni bir işgal projesi yok. Kızıldeniz ve Basra Körfezi’ndeki bu askeri hareketliliğin sebebi ne olabilir?”

Herhalde ABD’nin niyetini anlamak için fal bakacak değiliz..

Sahi, ABD Somali’yi mi, Yemen’i mi, İran’ı mı işgale hazırlanıyor?

Bu endişelere birilerinin cevap vermesi gerekir..

Rusya ve Çin’de bir hareketlilik yok. Arap Birliği, Afrika Birliği, İslam Konferansından da bir açıklama yok..

İngiltere ve İsrail bu senaryoda nerede?

Kasım’la birlikte Ortadoğu’da sular ısınacak gibi gözüküyor..

İsrail cephesinde de bir hareketlilik var.. Mısır zaten için için kaynıyor.. Mısır’da batıcılar kaybediyor, Müslüman Kardeşler yükseliyor.. Mısır’ın kaybı Batı ve İsrail için ağır bir yenilgi olur.

Suudi Arabistan’ın durup dururken silahlandırılması da boşuna değil..

Türkiye’nin füze kalkanı ile ilgili olarak baskı altına alınmaya çalışılması da bu senaryonun bir parçası olabilir mi? Ya da Türkiye ile Çin’in askeri alanda yakınlaşması, İsrail’le yaşanan MOSSAD krizi bu işlerle ilgili olmasın sakın..

Kurban Bayramı ayın 16’sında başlıyor. Körfezdeki donanmaların hareketliliği de tam o günlerde en üst seviyeye çıkıyor..

İnşallah gereksiz bir endişedir benimkisi..

O gün geçince, bir şey olmadı ise bu planlar rafa kalkacak değil. İklim şartları, siyasi gelişmeler, daha birçok faktör planların ertelenmesine sebeb olabilir.

Bir de akılsızca başlatacakları bir işden kendilerinin görecekleri büyük zararın farkına varıp geri adım atmış olabilirler.. Bölgedeki hiçbir operasyondan hangisinde başarılı oldular ki, bu son dönemde.. Kaldı ki, bu konuda kendi aralarında da görüş birliği içinde değiller.. Bu endişeleri destekleyen o kadar çok şey var ki, dini sebebler, ekonomik sebebler, ideolojik sebebler..

Batılılar şunu çok iyi görüyorlar, her gelen gün geçen günlerini aratıyor.. Süreç aleyhlerine işliyor ve bu bölgeyi, kaybetmeleri durumunda sadece bölgede değil, dünyadaki etkinliklerini de kaybedecekler..

Bu arada İran da boş durmuyor. Press TV, İran Silahlı Kuvvetleri ile Devrim Muhafızlarının kasımda ülke genelinde ortaklaşa büyük bir tatbikat yapacağını duyurdu. İran, bu yıl içinde “Velayet 89” adlı tatbikatın yanı sıra ülke genelinde ve belli bölgelerde çok sayıda tatbikat yapmıştı. Batılı ülkeler, bu işi Ortadoğu’nun geleceği açısından değil, kendi gelecekleri açısından hayati bir konu olarak görüyorlar..

Zamanın çarkı dönüyor. Sonuçta her şey olacağına varacak.. Görelim Mevlam neyler.. Onların bir hesabı varsa, Allah’ın (cc) da vardır bir hesabı!. Peki bizim hesabımız ne? Selâm ve dua ile..

YENİ AKİT